HAYATA BAĞLAYAN RESİMLER
KÜLTÜR SANAT 19.06.2016 15:28:18 1261 0

HAYATA BAĞLAYAN RESİMLER

evrenin sonsuzluğu içinde hayal güçlerinin izinde resim sevgisini paylaşmayı sürdürdükleri? vurgulandı.

/resimler/2016-6/19/1538327574233.jpg

Kubat Sanatevi ressamlarının yıl içindeki yapmış oldukları tablolarının sergilendiği ?Hayata Bağlanmak? adlı karma resim sergisinde,

/resimler/2016-6/19/1538138198794.jpg

Kubat Sanatevi ressamlarının yıl sonu resim sergisi 16 Haziran Perşembe günü Adana Çimento Sanayi Sergi Salonu´nda açıldı. Adana Güzel Sanatlar Derneği Başkanı ve Kubat Sanatevi eğitmeni Veysel Kubat ve Prof. Dr. Fikri Akdeniz ile birlikte Alaattin Altaş, Gülruh Badakal, Sema Filiz ve Nuri Börüban gibi sergiye de katılan ressamların yanı sıra sergide Musa Boz´un yıl içinde yaptıkları tablolar sergilendi.

/resimler/2016-6/19/1537531167112.jpg

 Sergiye ?Hayata Bağlanmak? adını veren ve bu koşutta, sergi hakkında hazırladığı yazıyı açılışta okuyan Prof. Dr. Fikri Akdeniz; ?Sanat, bir toplumun ortak duygu ve düşüncelerinin, yaratıcılığının, ortak zevklerinin ve yaşam tarzının en belirgin yansımasıdır. Diğer bir yaklaşımla;  sanat, duygu ve düşünce dünyasının estetik ölçülerle birlikte anlatım biçimi olarak tanımlanmaktadır.? diyerek konuşmasına başladı. ?Doğal olarak, bir toplumun sanat değerleri o toplumun kültürünün en önemli bileşenini oluşturur. O nedenle günümüzün çağdaş toplumsal yaşamında sanatın özellikli ve vazgeçilmez yeri ve önemi bulunmaktadır. Sanat, toplumların kültürel değişiminin ve gelişiminin en temel öğelerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Bu genel anlayışın bir sonucu olarak sanat, bireylerin ve toplumların varlık gösterdiği her alanda bir farkına varma durumu biçiminde simgeleşmektedir.? diyen Fikri Akdeniz; Sanat, çağımızda yitirilmeyecek salt gerçeği ve güzeli aramaktadır.

/resimler/2016-6/19/1539076637301.jpg

Bir sanatçı, evrimini ancak bu tür arayışlarla sürdürebilir. İster resim, müzik, fotoğraf, ister heykel, tiyatro, roman olsun, her ne olursa olsun, insanlar bunları kendi iç dünyalarının yol haritasına göre okumaya çalışır ve yorumlar. Böylece birey, kendi duygu ve düşüncelerinin ne olduğunu anlayıp yaşadığı toplumu, doğayı, olay ve olgularını biçimlendirmeye çalışır.? dedi. Sürdürdüğü konuşmasında; ?O halde sanatın amacı nedir? Sanatın amacı: Toplumu eğitmek, halka bir kültür ve yaşam biçimi vermek olmalıdır. Sanatlar, bilim ve akıl ile birlikte insanların doğayı öğrenmesini sağlar. Sanat hem duyguları hem de aklı yetkinleştirir. Sanatçı, zekâsı ve sezgileriyle, ürettikleriyle çağının önünde giden insan olmalıdır. Kültürünü ve ülkesini tanıtmak, köklü bir geçmişe sahip olmasını sağlamak görevi sanatçıya düşmektedir.? vurgusunu yaptı. Sanatçının toplumun duygu ve düşüncelerini, bunlara kendi düşünce ve yaratıcılığı ile duygularını da katarak çeşitli şekillerde, dile getiren ve bunu toplumla paylaşan kişi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Fikri Akdeniz; ?Sanatçı, bir dünya görüşü ve bir duruşu olan, algıladığını yorumlayan, yaratıcı gücü olan, estetik bilgiyi özümseyip, konunun en farklı anlatımını tasarlayan ve özel bir teknikle somuta indirgeyebilen kişi olduğunu anımsatırken; ?sanatın birleştirici özelliğinden yola çıkarak sanatçının paylaşma ve sunma arzusu aracılığı ile ortaya çıkan sanatsal birliktelikler sayesinde bireysel ve sanatsal farklılıklar ortaya

/resimler/2016-6/19/1539529763164.jpg

 

CEBBER OĞLU MEHEMMED

kaman civarına bahar gelince yıkılır ovadan apdal çadırları
yücesinde pare pare duman tutmuş
düdüldağ´ın yaylasında mekan kurulur
hoş gelmişsin evvel bahar
nisan ayı içinde donanır dağlar
donanır yeşilinden alından
istasyon deresi kabarmıştır
hacıdağ´ın selinden
dağlar sıra sıradır eylim eylim
dağlar uzanır bir uçtan bir uca
dağlar birbirinden yüce
yamaçlarında kireç yakılır
bir ömür boyunca kahrı çekilir
kimse anlamamış sırrını hikmetini
bu bereket nereden gelir
başınızdan duman eksilmesin gavurdağları
siz hikayet eylediniz bana
bahçe kazasının kaman köyünden
cebbar oğlu mehemmed´in hikayesini

yılların yücesinden şöyle bir seyran edelim
bir avuç toprağıma çöreklenmek için
yürümüş selamsız sabahsız
destursuz girmiş memleketime
yedi çeşit frenk askeri
uğursuz bir hava çökmüş
üstüne memleketimin
uğursuz ve karanlık
çocuklar gülmemiş artık
sessiz sessiz ağlamış analar
oduna giderken vurulmuş
ve yahut harman yerinde
avuçları buğday kokan delikanlılar

ve nice gavurdağı kızlarının
birer birer ırzına geçilmiş
yalvarmış ihtiyarlar allah´a
- rivayet şöyledir kim -
dumanlı bir güz akşamı
şu mor dağlar efendim
destur demiş de yürümüş
silkinip kalkmış ayağa

gel haberi öteden verelim
çıkmış dağlara kendiliğinden
cebbar oğlu mehemmed
fransız´a silah çekmiş
hür yaşamak uğruna
ırz uğruna namus uğruna
ana için baba ve kardeş için

şu mübarek topraklar
şu mübarek vatan için
derken efendim
bir gün kaman´dan öte
uğrun uğrun haber ulaşmış
urfa´nın antep´in köylerine
gözü kanlı maraş beylerine

cebbar oğlu mehemmed
burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı
omuz vermiş bir ağaç gölgesine
usul usul türkü söylüyor
- hasret kuşun kanadında
deli kuşlar uçun gayrı
yazımız böyle yazılmış
bu diyardan göçün gayrı -
kirveleri durdu ve süleyman
on sekiz adım gerisinde
şahin gibi tünemişler kayaların üstüne
avuçları sıcak bakışları ok gibi
deliyor her dokunduğu yeri
biri doğuya bakıyor diğeri batıya

iptida durdu görüyor geleni
yel midir toz mudur anlamıyor
lakin bıyıkları terlemeden
çeteci olan garip ökkeş
çok geçmeden getiriyor haberi
tabur tabur üstümüze varıyor
düşman yola çıktı savranlı´dan

hemen mevzie sokuldu mehemmed
yanıbaşında durdu ve gerisinde süleyman
çeteler yer tutup pusu kurdular
kanlı geçit boyuna
düşman yanaşırken kaman köyüne
bekletmeden yaylım ateşi açıldı
mermi kurşun yağmur gibi saçıldı
ilk seferinde on beş kişi vurdular
ve bir hayli düşman kırdılar
yamaçlarda koptu kızılca kıyamet
cesaretlerine söz yoktu ama
neyleyip nitsinler düşman daha çoktu
düştü birer birer bütün yiğitler
gürültüler boğazda sustu nihayet

demek diz üstü düşmüş mehemmed
kirvesi durdu´nun yanıbaşına
kanlar akar yarasından
al al olmuş çevresinden

köpük köpük gözlerini doldurur
bir başına mehemmed yedi düşman öldürür
mavzerinin namlusu hala sıcak
tutulmaz
ölümün derdi büyük yiğenim
çare bulunmaz

aynı akşam doğurmuş karısı döne
mavi gözlü bir çocuk sarışın
bir avuç toprak sarmışlar altına
ve kemal koymuşlar adını

    Attila İlhan

/resimler/2016-6/19/1540389295411.jpg

 

halk şiiri

 

DERTLER BAŞIMDA

Yüce Mevla´m derdi başıma sarmış

Dökülürüm sel sel gözümde acım

Beni deli boran ayazla karmış

Sökülürüm tel tel yazımda acım

 

Garip bu hallerim vallahi garip

Dertleri içime urganla sarıp

Belalı başımı taşlara vurup

Bükülürüm dal dal dizimde acım

Selvinaz derdini biçse bir orak

Zamanı gelmezse düşmez tek yaprak

Eninde sonunda sonumuz toprak

Yok olurum sal sal mazimde acım

 

                          Âşık Selvinaz

 

 

***ŞİİRLER YEDEKTİR-YER KALMAZSA GİRMEYİZ**

 

 

YALAN

Gözlerimden buğusu gitmiyor yalnızlığın 
ama adımlarım usul, adımlarım külhan 
bakışlarımda yalancı bir serserilik 
oysa seni umursamadığım yalan 
***
ince sızılar dolaşıyor eskimiş bedenimde 
beden eskise de yüreğim filizdir sözlerim yalan 
suçluluğum gerçekse, suskunluğum erdemdir 
ete kemiğe bürünmüş düşüncelerim akla ziyan 
***
saçlarım su tutuyor hâlâ, üstelik beyaz köpüklü 
henüz aynalara bakabiliyorum kimseye çaktırmadan 
seni ve kendimi düşünüyorum hiç adım atmadan 
hani hareket olmazsa dururmuş ya zaman... 
***
can kırıklarını toplama partisi var bu akşam 
ellerim kanıyor sitemden, 
iç yanmalarını saymıyorum 
şimdi neye dokunsam ağulu 
dokunmasam, 
gözlerimde yalnızlığın koyu buğusu 
***
kırık canlar ordusu için çalıyor bu akşam 
ölüm sessizliği makamında toplan borusu...

Yunus Güzel

 

RENKLERE AĞIT

 

                        -Ressam Ahmet Yeşil´e

Düşlerimin can simidi

Pembelerim çürüdü.

Zaman tünelinde eridi

Erguvani tonlarım.

Mavilerimi

Azgın bir dalga aldı.

Kayboldu renklerim

Buğulu aynalarda

***

Dilek kuyularında

Yiten, yeşillerimdi.

Göze geldi allarım

Bir çırpıda yandılar.

Sarılarımdı solan

Güneşin gözlerinden.

Dost bildiklerimdi

Yaşadığım yılların

Aklarını çalanlar.

***

Söz düştü karalara,

Giyenler taşlandılar.

Bilmeyene kahvemi

Hatır saydılar.

Bozulmuşluk örneği

Grileri sevmezdim.

Kırlaştıkça saçlarım

Yakın dostum oldular.

 

            Şükriye Turan 

 

AYDINLIK


Aydınlığı yasaklamışlar...
Kim önleyebilir ki güneşin doğuşunu.
Geceyi bile ay aydınlatmıyor mu?
Hadi bulutlar sakladılar diyelim,
Yıldızlar var efsunlu lambalar gibi.
Aydınlığı engellemek ne mümkün!

Kim kendini kandırabilir?
Kim örtebilir ışığı?
O ki, içimizdeki umudun en büyük yakıtı.
Sinsi bir zaferle saldırmışlar üstüne
Ne fayda?
Gözlerimizi kapattığımız 
zaman yaktığımız fenerler yok mu?
Hadi gelin söndürün mümkünse!
Söndüremezsiniz!

Aydınlık gün gelir bir kedinin bakışlarında ışıldar,
Gün gelir cin gibi bir çocuğun tebessümünde,
Ve her daim
 sevgilinin ellerinde bir elmas gibi.
Yasaklasınlar yasaklayabilirlerse...

 

BİR DAHA DÜŞÜN

 

Güneşin bulutların arkasına girip
Gökyüzünün gölgeye kavuştuğu bir an gibi
Çöktü karanlık aniden.
***
Oysa bilinmezlikmiş acıtan
 insanın canını.
Hançerlenmek kolaymış,
Havaya kalkan hançeri izlemekten.
***
Bir damla su nasılsa,
Öyle saf hislerim senin için.
Bir
 gül yaprağı nasıl titriyorsa savrulurken rüzgarda,
Öylesine titriyorum beklerken için için...
***
Beni atmışsın uzaklarına,
Güvendiğin liman değilmişim artık
Doğru mu?
***
Küçük bir adım kadar uzakmışsın artık ellerime,
Doğru mu?
***
Mas
mavi tarlalarında koşuşturan martıların kanatları kırılmış,
Kedilerin asabı bozuk
Tüm yaseminlerin boynu bükük,
Portakal
 çiçeklerinin gözleri yaşlıymış
Ve ellerin hazırmış sırça kalbimi arasında bin bir parçaya bölmek için
Doğru mu?
***
Bir daha düşün susmadan önce,
Bir daha bekle kırmadan önce
Ve bir daha düşün öldürmeden önce.
***
Okyanusun bir damlasını eksiltme,
Bataklık eksik kalsın o bir damladan.
Ellerin bulanmadan kanıma,
Bir kez daha düşün.
Kırmadan kanatlarımı bir zalim gibi...

Elif Gülnur Parmaksız

              SUÇLADILAR BENİ

 

Barışı suiistimal eden özgürlük

Dilinde, hasiyet ve namus,

Göbeğinin altında kahpelik taşıyan sürtükler

Sundukları ağulu badelerinden içmedim diye,

Beni meyhaneden kovdurlar.

***

Ruhlarını destana dönüştüren

Pembe, mavi zafersiz aşklar

Ve Casuarina tutukluları

Ağlayarak kendilerini işkenceden kurtarıp,

Gülerek,

Beni yerlerine bağladılar.

***

Medeniyetlerini kaybeden sersem gençlik rüzgârları 

Gerdanlarına Lamia, Zernigar takınan

Gramofon kadınlarının kavalyeleri

Vals´ın ritmine ayak uyduramayışlarından  

Beni suçlayıp, cezalandırdılar. 

 

Gül Witt

                     MUCUR

                     Şu gelen Fadime gelin.

                     Sırtındaki de üç aylık Mehmet

                     Kıçını da kıl kolan kesmiş

                     Önündeki gücük eşek

                     Mucurdan su getiriyor belli ki

                     Mucur üç saatlik yol

                     Gelen bir teke derisi su

                     Ne yapsın Fadime gelin bu suyla?

                     Yemek mi yapsın?

                     Bulaşık mı yıkasın?

                     Banyo, çamaşır dersen aydan aya.

                     Susuzluk bitmeyen bir çile

                     Fadime çaresiz, Fadime fakir

                     Umutlarda olmuş susuz toprak gibi ,

                     Kupkuru, tamtakır!...

                                                       Hasan Taparlı


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

“STOA FELSEFESİ VE TARSUS'TA STOACILIK”KİTABI ARATOS YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ KISA FİLM FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

ADANA’DA BAĞLAMA GÜNLERİ’NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Düş ve Gerçek Arasında Çareli Çaresiz Çizgiler Kitabı

Sanatçı Selva Özelli Solo Sergisi ile ABD’de

“Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı

HÜSEYİN SÖZLÜ, "AĞUSTOS AYI TÜRK'ÜN ZAFER AYIDIR"

İZMİT ALTIN PİŞMANİYE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ‘’BELGESEL FİLM YARIŞMASI’’ FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

EMEKLİLERİN YENİ ADRESİ ‘EMEKLİ KÜTÜPHANESİ’

İZMİR KULLUK İLE TANIŞIYOR

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

“Soul Müziğin Diva”sı Imany, 7 Eylül’de Türkiye’de

‘ÇOK YAŞA CUMHURİYET’ ÖDÜLLÜ BESTE YARIŞMASI BAŞVURULARI İÇİN SON HAFTA!

TÜRK RESSAMLARIN LONDRA ÇIKARMASI!

YILDIZ TOZU KARAKTER ANALİZLERİ

"ZAFERİN RENGİ" GÜÇLÜ OYUNCU KADROSU İLE ÇEKİMLER İÇİN GERİ SAYIMA BAŞLADI!

Büyükşehir ve YEDAM’dan bağımlılıkla mücadelede iş birliği

AVRUPA HAREKETLİLİK HAFTASI’NDA TÜM TÜRKİYE "ŞEHRİNİ KEŞFEDECEK- GELECEK ENERJİSİNİ KORUYACAK!”

12. ULUSLARARASI İZMİT PİŞMANİYE, MÜZİK ve DANS FESTİVALİ,25-27 AĞUSTOS’TA

‘’20. GELECEĞİN SİNEMASI’’ YARIŞMASININ JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı