Doğrudur, uzun bir geçmişten gelen ve hepimizin hedefini belirleyen karşı konulmaz bir ivmenin her yeni güne başlarken bizleri görevlerimize doğru ittiğini duyumsuyoruz. Ağır sorumluluklarımızın kaynağını nereden bulduğumuzun farkındalığını da yaşıyoruz. Ama her yıl 25 Aralık günü yaklaştıkça, çizgiler daha da netleşiyor, bugün ne yapmak zorunda olduğumuzu, geleceğe neleri taşıma yükümlülüğü altına girdiğimizi daha açık biçimde anlıyoruz. İlkelerimizin ve inandığımız değerlerin tazelenmesi, pekiştirilmesi anını yaşamaya başlıyoruz.
93 yıl... Ülkemizin koşulları dikkate alındığında gerçekten azımsanmayacak bir süre, bir gazete, hatta hangi sektörde olursa, olsun bir kuruluş için... Daha gençlik çağını süren ve büyük siyasal/ekonomik çalkantılardan kurtulamamış olan Cumhuriyet döneminde istikrarlı bir yapıya erişilmediği düşünülürse, geçmişi bugünlere ve yarınlara taşıyacak kurumlaşmanın zorluğu daha da iyi anlaşılabilir. Yeni Adana bunu bir ölçüde başarmıştır bugüne kadar. ?Çağının Tanığı? olduğu kadar, toplumsal ve siyasal yaşamın etkili aktörlerinden birisi olabilmiştir.
Nereye kadar gider bu koşu? Bu soruya yanıt ararken kronik ekonomik zorlukların yanısıra bugün kimi yaygın medyanın üstlendiği aykırı işlevler ve büründüğü topluma güven vermeyen kılıklar, olumsuzlukların ilk sıralarında yer alıyor. Kitleler gazetelerde yazılanlara, ekranlarda sergilenenlere itibar etmiyor. Siyasal iktidar çevrelerinin, halkın gönencini dikkate almayan kimi holdinglerin ve dış kaynaklı kışkırtmaların, dahası ulusal çıkarlarımızı hiçe sayan saldırıların taşeronluğunu yapar hale gelen basın yayın kuruluşları, bu halleri ile ülkenin her yanında yaşam savaşı veren Anadolu medyasının önünü kesmiş oluyor ve sektörün kaynaklarına da el atıyor. Bu konumları ile meslek ilkelerine sahip çıkmaya uğraşan medya çalışanlarının hak ettikleri saygınlığı da aşındırmış oluyor.
Olumsuzlukların bir başka boyutunu, Türkiye´nin giderek hukukun üstünlüğü işleyişlerini hiçe sayan bir yönetim modeline doğru koşar adım gitmesi oluşturuyor. Halkın gerçek iradesini, katılımcılığını ve de parlamenter demokrasiyi anlamlı kılan ?kamusal denetim? mekanizmalarını devre dışı bırakan düzenlemeler, uygulamalar, Anayasal düzeni de yerinden oynatıyor. Basın´ın temel işlevleri arasında bulunan ?milletin müşterek sesi´ olma özelliği de böylece askıya alınma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Otoriter bir rejimin gölgesinde, ülkemizde geçmişte de yaşandığı üzere, ?gazete ve gazetecilik? edilgen bir role yönleniyor.
İştebu koşunun nereye kadar gidebileceği sorusuna yanıt aranırken karşımıza şu vazgeçilmez iddia çıkıyor: ?Yeni Adana önümüzdeki yıllarda öncelikle bu olumsuzlukları aşmak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da meslek ilkelerini ve ulusal çıkarları savunmak zorundadır.´ Ama bu hiç de kolay değildir! Medya´nın çarpıtılmış görünümünü düzeltme olanağı hemen bulunamayacağına ve de rejimin üzerine çöken tehditlerin bertaraf edilme koşulları bir çırpıda yaratılamayacağına göre, Yeni Adana yalnız başına, sadece kendisine güvenen kesimlerin desteğini ve işbirliğini geliştirmek zorunda kalacak ve olumsuzlukları hiçe sayarak yoluna devam edecektir.
Ancak kimsenin kuşkusu olmasın ki, uzun koşusu sırasında Yeni Adana, böylesine bir savaşım vermesine olanak sağlayacak derecede deneyim ve kararlılıkla donanmıştır. Bunun üstünde de toplumumuzun aydınlık insanları en az kendisi kadar bu olumsuzlukların farkındadır ve tehditlerle baş etmenin çarelerini bulmaya hazırdırlar. Bu yüzden Yeni Adana için geleceğe güvenle bakmanın temel koşullarının var olduğunu söylemek mümkündür. Yapılması gereken 93. Yılın başına gelindiğinde, şimdiye kadar yapılandırılmış olan ilkelerin ve inandığı değerlerin ve edinilen deneyimlerin gerçekçi biçimde uygulama dinamiklerine dönüştürülmesidir. İnsanımızla ve toplumumuzla olan ilişkilerinde ?güvenilirliğini´ koruyabilmektir. Aydınlık insanların beklentilerine yeterince yanıt verebilmesidir.
Yeni Adana ve onu ayakta tutanlar, bizler, bugün elinizde tuttuğunuz gazetenin de sayfalarına özenle taşımaya çalıştığımız, Kurucumuz Ahmet Remzi Yüregir´in de taşıdığı, geçmişten gelen görev bilincinin ve ulusal sorumlulukların tam anlamı ile farkındayız. Onun için de önümüzdeki yılların getirebileceği zorlukları göğüslemeye hazırırız. İlk hamlede hedefi, çağdaş Türkiye´nin güven içinde olacağı koşulların yaratılması uğruna savaşım vermeyi sürdürüp, YÜZÜNCÜ YIL´a başarı ile ulaşmak olarak koymaktan çekinmiyoruz.
