Dr. Arabacı, yaptığı açıklamada, kadınların genelde sağlıklarına daha düşkün gibi görünüp daha sık doktora gitseler de, günümüzün hızlı ve hareketli yaşam tarzı nedeniyle onların da tıpkı erkekler gibi kendi sağlıklarıyla ilgili konuları sürekli ertelemeye başladıklarını ifade etti. Arabacı, ?Kadınlar genellikle bu konu hakkında konuşmayı pek sevmezler. Ama yakın çevresinde veya tanıdığında bir meme kanseri öyküsü duyduklarında kadınların çoğu bu hastalığın sanki hep başkalarının başına geleceğini düşünseler de ´Bir doktora kontrol için gitsem mi?´ sorusu akıllarının bir kenarında kalır. Ancak bu düşünce maalesef, çoğunlukla birkaç gün içerisinde unutulur gider. Ta ki bir sonraki meme kanseri öyküsüne kadar? dedi.

ERKEN TANI İLE SEVİNDİRİCİ SONUÇLAR MÜMKÜN
Meme kanserinin kadınların en büyük korkularından biri olduğunu belirten Dr. Arabacı, kontrole gidildiğinde hekimin öncelikle bireyin aile öyküsünü, kişisel ve ailesel risk faktörlerini değerlendireceğini söylüyor. Dr. Arabacı, ?Görüntüleme metotlarında ise günümüz teknolojisinin sunduğu mamografi, meme USG ve meme MRI gibi yöntemler sayesinde hekim meme sağlığının son durumu hakkında bilgiler verebilmekte. 40 yaş üzeri mamografi, 40 yaş altında ise meme USG tanısal yöntemler arasında birinci seçenektir. Gerekir ise biyopsi gibi ileri yöntemlere de tanı amaçlı başvurulabilir? diye konuştu.
Dr. Filiz Arabacı, sonuçların hasta için olumsuz olduğunda bile meme kanserinin günümüzde, özellikle de erken tanı konulduğunda, yaşam süresi ve kalitesi açısından en yüz güldürücü sonuçların alındığı kanser türlerinden birisi olduğunu sözlerine ekledi. (İHA)