Arada sırada bu tarih konularına takılmadan olmuyor; neden bilmem öteden beri çok severek okuduğum bir konudur. Geçen yıl yazılarımdan birkaçında yine bu konuya değinmişim; Tarih konusuna.
Vakanüvislik, biliyorsunuz, bir meslektir. Eski dönemlerde sarayda olayları yazan bir devlet görevlisi. Yazdıkları çok da inandırıcı olmamış. Neden? Çünkü Devletin resmi görevlisi. Bu nedenle olayları yazıyor yazmasına da biraz taraflı yazıyor. Ekşi Sözlük, ?Kralım Haklıdırcı? tarih yazımına vakanüvislik denir diye tarif ediyor. Mesleğin ilk icra edildiği zamanlarda bazı zorluklar çektikleri kesin! İşin ucunda ?getir bakalım vakanüvis efendi şu yazdıklarını bir görelim? diyerek sigaya çekilmek de var.
Bizim memlekette Tarihçiler ikiye ayrılırlar; Cumhuriyet yanlıları, Hilafet yanlıları. Cumhuriyet yanlılarının ne yazdıkları ve ne yazacakları bellidir. Roman yazmazlar. Çünkü Tarih somut belge ve bilgilere dayanırsa Tarih olur. Aksi takdirde başka bir şey olur; ona da Tarih denilmez. Hilafet yanlıları her ne kadar ?tarihçi? olduklarını söyleseler de değiller. Çünkü bilimle belgeyle işleri yok. Onlar duruma göre, aldıkları talimata göre ?Tarih düzenlerler.? Bundan dolayı çok da utandıkları söylenemez aksine saldırganlaşıyorlar! Bir gerçeği teslim etmekte yarar var: İşleri zor! Nasıl zor olmasın Adam bu gün söylediğini yarın yalanlıyor!
Her şey bir eşgüdüm içinde cereyan ediyor. Sermaye ehlileşip siyasetin emrine girdi. Eğitim, Savunma, Turizm, Ekonomi aklınıza ne gelirse artık siyasetin emrinde. Söylemeye gerek var mı? Emir komuta ile faiz düşürülüyor KHK´lerle işçi işveren ilişkileri düzenleniyor. Siyaset zaten AKP Genel Başkanının emrinde?
Yazıya iyi ki resmi tarih var diye başlamamın nedeni bu. Resmi tarih olmasa her şey yanlış her şey yalan. Örneğin; II. Abdülhamit, Mustafa Kemal´den büyük. Çanakkale ne ki? Asıl zafer Kutül ammare!
Lozan´ı zafer diye yutturdular. 30 Eylul 2016 tarihinde bir yabancı tv kanalında yaptığı konuşmada ?Birileri bize Lozan´ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Bağırsan sesimizi duyuracağımız adaları verdik? buyurdu AKP Genel Başkanı? İşin trajikomik yanı şu o TV kanalı Lozanda taraf olan ülkelerden birinden gelmişti! Şimdi de ?artık şu Araplar bize ihanet etti yalanını da bırakalım.? Buyuruyor? ?Tarihçiler? derhal devrede; II Abdülhamit ne kadar büyük bir padişah ve devlet adamıydı üzerine makaleler döşendiler. Kut´ül Ammare üzerine şarkılar piyesler anma geceleri düzenlendi. Arapların Osmanlıya sonuna kadar bağlı kaldıklarına dair makaleler yakında ortalığa saçılır.
İşin neresinden bakarsanız bakın mızrak çuvala girmiyor. Resmi tarih not düşmüş: o bağırsanız sesinizin duyulacağı adalar Lozan´dan çok önce verilmişlerdi. Hem de İtalyanlara. Bırakın I. Dünya Savaşında Osmanlı ordusuna cephe gerisinde verilen zararı; bin bir meşakkatle yapılmış ?Hicaz demiryolu bu gün hala çölde sökülmüş rayları devrilmiş Lokomotifleriyle İhanet Anıtı gibi durmuyor mu? Her şey bir yana 70 yıllık Kıbrıs Türklerinin mücadelesine bir tek arap ülkesinin desteği var mı?
Nasıl bağışlanacak? Devletlerarası ilişkilerde ebedi dostluklar ya da ebedi düşmanlıklar olmaz bunu anlayabiliyorum ama ortada bir gerçek varsa ve acıysa ne kadar uzak geçmişte kalmış olursa olsun bu günü etkiliyor.
Evet tarih de Tarihçiler de siyasetin emrinde. Her şey bir yana Türk Tarihi gözlerimizin içine bakıla bakıla bozulup değiştiriliyor.
Çağdaş Vakanüvisler ne yazarlarsa yazsınlar, ne söylerlerse söylesinler; ?İyi ki Resmi tarih var.?
