Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


BİR GARİP ORHAN VELİ


"Bir Veli pak-ı nihale lütfedip Rab-bı Celil; Verdi bir mahdum-u mergub kim misal-i afitab; Nur-u Ahmed pertevinden halk olan Orhan´ın Hak; Ömrün-Efzun eylesin, hem kendin ali cenap. Ulu Allah (bu) temiz gence bir veli(sahip çıkan) lutfedip, güneş misali sevilen bir hanım/efendi verdi. Hz.Muhammed´in ışığından yaratılan Orhan´ın Allah ömrünü uzun etsin, hem de onu şereflilerden kılsın.?

Doğduğunda yazılan bir yazıda bu cümlelerin olduğu bir insanın yaşam öyküsüyle ilgili sonradan edindiğim bilgiler, on dört yaşımda okumaya başladığım dizeleri kadar etkilemişti beni.

Garip akımının öncüsünün yokluk içinde bir dergi ?Yaprak- çıkarması, Rumelihisarı´nda ona her gün yeniden türkü söyleten hayatına bir belediye çukuruna düşüp beyin kanaması geçirerek veda etmiş olması, yaşamı, Biliyorum, kolay değil yaşamak, ama işte, bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil kardeşler. Ölmek de değil. Kolay değil bu dünyadan ayrılmak ve Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da, bir tek kökü kalmış ağacın toprakta. Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi kolsuz ve bacaksız yaşamakta dizelerindeki gibi çok sevenbir yüreğin, bunca sevdiği hayattan bu kadar erken ayrılması dokunmuştu.

Beykoz´da doğmuş. Arkadaşlarıyla tiyatro oyunları sahnelemeyi, yürüyüş yapmayı, balık tutmayı çok severmiş. Kimseyi kırmamaya özen gösterirmiş.

Bir kış akşamı balkonda sigara içmeye çıktığında, fırfırım dediği kız kardeşi, ağabey, babam nasılsa biliyor sigara içtiğini, soğukta üşüme, gel içerde iç teklifinde bulunduğunda, Fırfırcığım, babamın 3 günlük ömrü kaldı, onu kırmaya değer mi dediğinin üzerinden üç gün sonra kendisi ölmüş.

Hayatında iki büyük varlığı olmuş: Şiirleri ve sevdası.

Bir sonbahar rüzgarında, Boğaziçi´nde, bir vapurda tanımış en büyük aşkı Nahit Hanımı. Otuz altı yıllık kısacık ömrünün yanık aşk mektuplarını yazmış ona.

"Bir de sevgilim vardır, pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun."

Dizelerini söyleten aşklarını sır gibi saklamışlar.

Mektuplarında sık sık bahsettiği konu, parasızlıkmış. Vaziyetim berbat. Mesela bu mektubu postayla gönderemeyeceğim herhalde. Bugün Dora´yı arayacağım. O yarın sabah Ankara´ya gidiyor, onunla göndermeye çalışacağım. Vaziyetimin kötülüğüne bir misal daha vereyim: Burada fena halde yağmurlar başladı. Tam bir kış havası. Buna rağmen benim değil pardösüm, ceketim bile yok. Yağmur altında dün gömlekle dolaştım. Üşüdüğümden çok, utanıyorum... satırları kadar yanmış yüreği.

Utancı, üşüdüğünü bastıran ozanın hep bir umudu olmuş geleceğe dair:

"Yüz sene sonra bugünkü dünyadan
Bir tek insan kalmadığı gün,
Sicilya sahillerinde yaşayan balıkçı
Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize
Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp
Benden bir mısra mırıldanacak şarkı halinde."

Ölümsüz olmak böyle bir şey sanırım. Hayatı, aşkı anlamış insanların kelimelere döktükleri sevdalarıyla yüzyılların sevgisini kazanmak.

Çok isterdim; bir kenarda sessizce oturup onu dinlemeyi, içine çektiği havaya eşlik etmeyi, gözlerinden şiir olarak yayılan o ışığa tanıklık etmeyi. Saygıyla Orhan Veli.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22