Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DENGELER DEĞİŞİRKEN


Değişime devam eden Dünya dengelerinde, ABD, etkinliğini artırma ya da en azından mevcut olanı koruma yönünde tedbirler almaya çalışırken, kontrol dışı ilişkilerin getirileriyle ortaya çıkabilecek sonuçlar, muhtemelen, Dünya´yı şaşırtıcı şekilde değiştirecek.

Bu konuda önemli adımlardan biri, Kuzey Kore ve Güney Kore arasında atılıyor gibi. İkinci Dünya Savaşı sonrası dengelerle oluşan bloklaşmanın etkisiyle, soğuk savaş döneminin ilk silahlı çatışmasına dönüşen savaş sonrası bölünen Kore, günümüzde, iki farklı ülke olarak ve farklı ideolojiler altında muhteşem başarılara imza atıyor. Kuzey Kore nükleer silah teknolojisiyle ABD´ye kafa tutarken, Güney Kore, endüstriyel gelişimi ve güçlü ekonomisiyle Dünya devleriyle boy ölçüşüyor. Bu iki ülkenin, yapılacak girişimler sonrası birleşime yönelmesi sonucunda, tek devlet olarak yapabilecekleri, başta ABD olmak üzere, küresel güçleri ürkütüyor.

Uzakdoğu´daki dengesel değişime yönelik gelişme nükleer denemeler ve tehditlerle devam ederken, Ortadoğu´da, İran´ın ulaştığı nükleer teknoloji seviyesi, buradaki dengelerde değişimin sinyallerini vermeye başladı. İran´ın, aynı zamanda kendi ideolojisini bölge üzerinde etkinleştirme ideali, Irak ve Suriye´deki varlığıyla, tarihselliğinde en üst seviyeye ulaşınca, İran, ABD Ulusal Güvenlik Stratejisine düşman olarak girdi.

Türkiye, Rusya ve İran´ın bölgesel dengelerde bir arada durabilmeyi başarabilmesi, bölgesel coğrafyaya dış müdahaleler için önemli ölçüde caydırıcılık sağlayacak mı, göreceğiz. Ancak, İkinci Dünya Savaşı sonrası bloklaşmanın başatlarından, küresel güç Rusya´nın bölgesel aktivitesi arttı. Batı Bloğunun sınır ülkesi olarak komünizmle mücadelede Kore´ye kadar uzanmış ve NATO´nun, ABD ardından en önemli askeri gücü olmuş, bölgenin geçmişinde önemli roller üstlenmiş Türkiye, belirlediği yeni stratejiyle bölgede fiilen aktivitesine devam ediyor. Perslerden bu yana devlet geleneğine sahip, nükleer güce ulaşmış, bölgesel dengelerde etkiliğini fiilen sahada bulunarak artırmış İran, hedeflerinden vazgeçmek istemiyor. Günümüzde bir araya gelerek, bölgeyi sahiplendiklerini göstermeleri ve bölge halklarının haklarını korumak için yaptıkları girişimleriyle bu üç ülke, yeni bir bloklaşmayla ilgili akılları karıştırırken, karşı cephenin oluşumunun Suudi Arabistan, İsrail, Mısır üçlüsü ile şekilleneceği biliniyor. Tabi ki arka planda ABD ile birlikte. Suudi Arabistan, sosyal yaşam ve inanç bağlamında değişime başlamışken, yönetimsel değişimde de önemli adımlar atıyor. Ortadoğu´da ikili bir kutuplaşmanın getirisi, bölgede orta vadede önemli gelişmelerin sinyalini veriyor. Bir cephe, konumuyla enerji kaynaklarında kontrolü artırmaya ve bölgesel kaosu ortadan kaldırmaya çalışırken, diğer cephe, yeni enerji kaynakları ile ticaret yollarını elinde tutarak, her yönden kazancını garanti altına almaya çalışıyor. Bu durumda konumuyla, Basra Körfezi ve Süveyş Kanalı kadar, Türkiye´nin de önemi artıyor.   

ABD bu güne kadar müdahale ettiği tüm coğrafyalarda, doğrudan müdahalesinin ardından diğer güçleri devreye sokarak yavaşça sıyrılmaya çalışırken, her dönem, kendi kazanımları dışında hiçbir dengeyi veya insani boyutu düşünmedi. Kore, Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye? Uzayıp giden müdahale listesinde sonuç hep aynı oldu. Yönetimler değişirken, bölgeye sadece kaos ve küresel güçlerin kapitalist şirketleri egemen oldu. Arkada ise her zaman, çekilmiş görünen ABD´nin demokrasi anlayışı ile birlikte, masum insanların dökülmüş kanlarıyla, dağılmış hayatları kaldı. ABD şimdi de Suriye´den çekileceğini dile getirirken, burada da aynı gelişmeler yaşandı. ABD, şimdi en büyük kazanımı ya da kârdan en az zararı nasıl sağlayacağının derdinde ve ortaya, yaptığı harcamaların karşılanması istemini attı.

Bu arada Balkanların üzerinde, Karadeniz batısında sessiz bir gelişme daha var ve Romanya ile Moldova birleşmeye hazırlanıyor. 1800´lerden bu yana bölgesel denge mücadelesinde sınırlar değişim gösterir ve ayrışıma yönlenirken, bu gün yeniden birleşime dönüş olması, bölgenin geleceğinde, sorunlu olan ve yeni sayılabilecek devletlerin durumunu tartışmaya açıyor. AB´nin dağılım sürecinde olduğunun tartışıldığı günümüzde Balkanların birleşmesi, I.Napolyon´dan bu yana Fransa, Almanya, Rusya ve daha yakında İtalya´nın, bölgesel hedeflerinin ne yönde gelişeceğini göstermesi açısından önemli.

Bu anlatımla sıradanlaşmış olan, ?Türkiye´nin çevresi ateş çemberi.? söyleminin realite olduğu, bir kez daha görülüyor. Dünya siyaseti, dengesel değişimde ivme kazanırken, Türkiye´nin, bu yeni dengelerde yerini bulması ve etkinliğini koruması gerekiyor.

Can UĞURATEŞ

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92