Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


BAŞKAN ve BEN


                 O günler belediye´ye ilk girişimdi.

                 İlk defa kamu kurumunda görev yapacaktım. Başımdaki şef ne yapacağımı tek tek anlattı. Sonra Belediyedeki görevine gitti. Ben yalnız kaldım. Bulunduğumuz yer Adana Belediyesine ait bir otoparktı. Gelen arabalardan; gündüz için 2,5 lira, gece kalacaklar için 5 lira alıyor, makbuz kesiyordum. Kestiğim makbuzların bir koçanı bende kalıyor, diğer koçanını araç sahibine veriyordum.

                İşim kolaydı.

                Şimdiye kadar yaptığım bütün işlerden daha da kolaydı. Boş zamanımda elimdeki koçanları Belediye defterine işliyor, toplanan paraları rapor halinde yazıyordum. Makbuz bitince de Belediye´ye gidiyor, parayı yatırıyor, yeni makbuzlar alıyordum.

              Hemen hemen iki güne bir makbuz almaya gidiyordum. Her gelişimde Gelirler şefi Veysi Bey beni güler yüzle karşılıyor, İşimi yapıyor, üstüne de bir çay söylüyordu. O ve diğer çalışanlar beni çok seviyorlardı.

               Bir gün yine makbuz almaya gittiğimde Veysi Bey dedi ki;

               ?Ahmet yeğenim sen çok dürüst birisisin. Ne olur böyle kal.?

               Önceleri bu sözlerin ne anlama geldiğini anlayamamıştım. Fakat bir gün bana şöyle seslendi;

               ?Ahmet yeğenim, sen gerçekten çok dürüst birisisin. Senden başka orada çalışan iki kişi daha var. Onlar senin getirdiğin paraların ancak dörtte birini getiriyor. Hepimiz onların yaptıklarını biliyoruz ama bir şey yapamıyoruz.?

                 Gerçekten benden başka iki kişi daha çalışıyordu. Birisinin karısı Belediye meclis üyesi imiş. Toplanan paraların yarısından fazlasını cebine atar, kayıt yapmazmış. Ayrıca her gün işe sarhoş gelirmiş. Belediyenin kontrol memurları da korkusundan ona bir şey yapamazmış.

                Veysi Ağabeyin ve diğerlerinin bana hayranlıkla bakmaları bu yöndenmiş.           Diğer çalışanlardan Mustafa Ağabey de Elazığlıydı. Her konuşmasında Selahattin Çolak´ın dayısı olduğunu söyler, onun sayesinde çalıştığını anlatırdı. Belediye çalışanları ona da bir şey yapamıyordu.

                O yıllarda Belediye başkanı Ege Bağatur´du. Bir arsa meselesi yüzünden vurulmuş, yerine Ahmet Albay Başkan Vekilliği görevini yürütüyordu. Ben her ikisini de gazetelerden tanıyordum. İkisiyle de konuşmuşluğum veya birlikteliğim olmamıştı.

                O yıllar, on sekiz yaşındaydım ve Lisede okuyordum. Belediyeye eski patronumun sayesinde girmiştim. Eski patronum Belediye meclis üyesi ve CHP İl sekreteriydi. Başkan Vekili Ahmet Albay ile yakın arkadaşlardı. Benim Belediyeye girmemi o istemiş, Ahmet Albay da onaylamıştı. Ama ben Ahmet Albay´ı hiç tanımıyordum.

               İş yerime bayağı alışmıştım. Birçok insan para vermemek için benimle samimi olmak istiyor, fakat ben kimseye müsamaha göstermiyordum. Biliyordum ki Belediye kontrol memurları gizli gizli dolaşıyorlar, bir hata bulurlarsa rapor ediyorlar, maaşımdan alınmak üzere ceza kesiyorlardı. Benden kesmeseler de diğer çalışanlardan kestiklerini biliyordum. Bunu bana çalışan işçiler anlatıyordu. Her maaşı alınca küfrü basıyorlar,

              ?Bak yine maaştan şu kadar kesmişler.? diyorlardı.

              Bir gün yeni bir araba geldi ve park yerine durdu. Hemen koştum, arabanın plakasını makbuza yazdım. Birini koparıp içinden çıkan adama uzattım. Adam bana baktı;

              ?Ne o?? dedi.

                Bende;

              ?Makbuz.? dedim.

              ?Makbuz olduğunu biliyorum da. ?dedi. ?Benden de mi alacaksın??

              ?Herkesten alıyoruz Ağabey.? dedim. ?Bana öyle söylediler.?

              ?Ama!? dedi. ?Ben, Belediye Başkan vekili, Ahmet Albay.?

               Bu isim bana bir şeyler çağrıştırmıştı, ama yine de direttim.

               ?Olsun Ağabey.? dedim. ? Herkesten alıyoruz.?

                Adam etrafına baktı. Diğer çalışanlardan biri var mı diye gözetledi. Tanıdık kimsenin olmadığını anlayınca. Tekrar bana döndü;

                ?Bak evladım.? dedi. ?Sen şu Belediye binasını biliyor musun ??

                  Ben;

                  ?Biliyorum.? dedim

                 ?İşte.? dedi.?  Ben oranın Belediye başkanıyım. İsmim Ahmet Albay. Kime sorsanız bilirler.?

                 ?Olsun Ağabey.? dedim.? Bana herkesten alacaksın.? dediler.?

                  Adam tekrar sağa sola baktı. Elini omzuma koydu.

                  ?Adın ne senin ??dedi.

                 ?Ahmet.? dedim.

                  ?Bak Ahmet adaşım.? dedi. ?Seni takdir ediyorum. Bana senin gibi çalışanlar lazım. Bir işin düşerse, yanıma gel. ?Ahmet Albay ile görüşeceğim.? de. Tamam mı ??

                   ?Tamam, Ağabey.? dedim. ?Bir şey olursa gelirim.?

                   Adam cebinden 2,5 lira çıkardı ve makbuzunu aldı. Sonra da yan taraftan yola çıkıp belediye binasına doğru yürüdü. Nöbetim bitmek üzereydi. Yazıhaneye geri döndüm. Makbuzda kayıtlı arabaları deftere yazdım. Daha sonra diğer nöbetçiye devrettim ve eve gittim.

                 Adamın davranışları kafamı karıştırmıştı. Dürüst ve kültürlü birine benziyordu. Harekâtlarında dürüst ve samimi idi. Bir anda kendini sevdirmişti. Daha önce de Borsa başkanı gelmiş,

               ?Ben buranın başkanıyım.? demişti. Bunu da onun gibi biri sanıyordum. Eve gelince bir büyüğümüzle karşılaştım. Ona dedim ki;

               ?Bu Ahmet Albay kim biliyor musun ??

               ?Adam yüzüme baktı;

               ?Ya.? dedi. ?Sen Belediyede çalışmıyor musun ??

               ?Çalışıyorum.? dedim. ?Ne ilgisi var ki ??

              ?Ne ilgisi olur mu? Adam, oranın Belediye başkanı.?

               Kafam dank etti. Çok büyük bir hata yapmıştım. Koskoca Belediye Başkanından otopark ücreti istemiş, onda da ısrar etmiştim. Af edilecek bir hata değildi. Yarın işime son verirlerse yapacak hiçbir şeyim yoktu. Sabaha kadar onu düşündüm. Sabah olunca saat tam sekizde iş yerine koştum. Yine ayyaş halde Meclis üyesinin kocası vardı. Ona durumu anlattım.

            ?Takma kafanı.? dedi. ?Ödesin pezevenk. Onda bok gibi para var.?

            Onun söyledikleri de kafama yatmamıştı. Hala işten atacaklar korkusuyla yaşamaya devam ediyordum. Saat dokuza doğru Gelir idaresi şefi koşarak yanıma geldi. Adam yine bana hayran hayran bakıyordu.  İçten ve samimi bir gülüşü vardı. Onu görünce;

           ?Ağabey.? dedim. ?Çok büyük bir hata yaptım. Belediye Başkan vekili Ahmet Albaydan para istedim. O;? Ben Başkan Vekiliyim.? Dedi ise de dinlemedim. ?Olsun Ağabey.? dedim. ?Bana herkesten para alacaksınız dediler.?

            Veysi Ağabey bana baktı.

          ?Gel Ahmet´im.? dedi. ?Seni bir kucaklayayım. Şu anda bütün Belediye personeli seni konuşuyor. ?Helal olsun.? diyorlar. Özellikle Belediye Başkan Vekilimiz beni buraya gönderdi. O çocuğa sahip çıkın, ne isteği varsa, yerine getirin.? dedi. Bende bu müjdeyi sana vermeye geldim.?

              İnanılacak gibi değildi. Ağlasam mı? Gülsem mi?  bilmiyordum. Ama belediyede bu kadar insanın içinde, bir anda şöhret oluşum, biraz saflığımdan, biraz da geri zekâlılığımdan olacak hata etmiştim. Onun Belediye Başkanı olduğunu bilmem gerekiyordu. Ne yazık ki Belediye Başkanı da bilmeden yaptığım davranıştan memnun kalmıştı. Çünkü dürüst bir insandı. Dürüstlüğe önem veriyordu. Belediyede herkesin bu saf ve temiz davranışı duyması için çaba göstermişti. İstiyordu ki herkes dürüst olsun. Mevkiden, Makamdan korkarak yanlış yapmasın. Devletin malına, sahip çıksın. Verilen görevi doğru ve dürüst yapsın. Rüşvet, yolsuzluk, su istimal yapmasın. Bu davranış herkese örnek olsun.

              Daha sonra Başkan Vekili Ahmet Albay ile patronun yazıhanesinde karşılaştık. Beni görünce çok sevindi. Hemen bir kahve söyledim. Halini hatırını sordum. Oda bana okula devam edip, etmediğimi sordu.

              ?Okul bitti ? dedim. ? Üniversiteye gidemeyeceğim. Yakında askere gidiyorum.?

               Askere gideceğimi duyunca.

               ?Ahmet´im.? dedi. ?Askere git gel, işin benden.?

               Çok sevinmiştim. Ahmet Albay gibi bir dürüst siyaset adamının bana sahip çıkması hoşuma gitmişti. Asker dönüşü eski patronuma Ahmet Albay´ı sordum.

            ?Hiç sorma.? dedi. ?Ahmet Albay´ı geçen sene vurdular.?

             Bir anda iki damla gözyaşı gözlerimden akıp gitti. O dürüst bir siyasetçiydi. Atatürkçü idi. Vatanını, milletini çok seviyordu. Kimseye bildirmese de inançlı biriydi. Memleketten bir dürüst adam daha harcanmıştı. Ve benim yakından tanıdığım tek başkandı.?Allah rahmet etsin.?diyor, onu saygıyla anıyorum.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00