Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


BİR MİLLETİN YENİDEN DOĞUŞU


Dokuz ay öncesinden tasarlanan bir taarruz planıyla kararını çoktan verir Mustafa Kemal Paşa. Aynı zamanda, stratejik plan gereği taarruz tarihinin gizli kalması gerektiğini düşünür, cepheye gittiğinin çok az kişi tarafından bilinmesini ister, onlara da sanki hala Ankara´da imiş gibi davranmaları gerektiğini söyler. Öyle ki herkes Yunan tehdidini tartışırken o, İzmir yönündeki Türk taarruzunun tarihini kararlaştırdıkları, ordunun Ağustos ortalarında taarruz için hazır olmasını emrettiği Genelkurmay toplantısını gizlemek için kurmay heyetiyle birlikte Akşehir´de bir futbol maçı seyreder.

Elini öpüp vedalaşmak üzere gittiği annesine bile bir çay ziyafetine gittiğini anlatır. Onun üniformasına, çizmelerine bir göz attıktan sonra bunun bir çay ziyafeti olmadığını anlayan Zübeyde Hanım ise daha sonra kendisine ?Oğlum seni bekledim. Gelmedin. Çaya gittiğini söylemiştin bana. Ama cepheye gittiğini biliyorum. Senin için dua edeceğimi bilmeni isterim. Savaşı kazanmadan geri gelme? diyerek bir mektup kaleme alır. Yakınlarından birkaç kişiyle Ankara dışında bir yerde yemek yer ve: ?Şimdi doğru cepheye gidiyorum, taarruza başlamak için. Taarruzun başlangıcından on dört gün sonra Yunanlıları denize dökmüş olacağım? diyerek yola koyulur.  

Bu sırada kuvvetli noktaları kuzeyde Eskişehir, güneyde Afyonkarahisar olan, Marmara´dan Menderes vadisine kadar beş yüz kilometre boyunca uzanan Yunan cephesi ise hücumu Türkler´in geniş çapta yığınak yaptıkları kuzeyden, Eskişehir´den beklerler. Onların böyle sanmalarını isteyen Mustafa Kemal Paşa,  aslında güneyde, İzmir tren yoluna hakim durumdaki Afyon´a karşı hücumu hedefler. Bir ay süresince gerekli birlikleri gizlice kuzeyden güneye çeker, kıtalar gece yol alır, gündüzleri köylerde ve ağaç altlarında dinlenir. Böylece keşif uçuşu yapan düşman uçakları onları göremez. Bir yerde yol yapılacağı vakit, düşmanı aldatmak için gereksiz yerlerde de aynı şekilde yapıma girişilir. Bu arada Eskişehir önünde sadece küçük bir kuvvet kalmış olduğu halde, sanki bir sürü tümenden kurulu bir yığınak varmış gibi, geceleyin ateşler yakılır ve gündüz bunları takviyeye yeni birlikler gönderiliyor sanısını vermek için yollarda toz kaldırılır.

25-Ağustos akşamı, Anadolu ile dış dünya arasında bütün haberleşmeleri kesme emri veren, karargahını ovadan Şuhut kasabası yakınlarındaki dağlık bölgeye, oradan da Kocatepe´nin arkasındaki bir kampa taşıtan Mustafa Kemal Paşa, hücum saati yaklaşırken kıtalarına bir savaş emri çıkarır: ?Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz´dir! İleri!? diyerek, on iki yıldan beri savunma durumunda kalmaya zorlanmış bir ulusun ilk büyük taarruzunu başlatır, bütün paşalara birliklerini cephe hattından yönetmeleri talimatını verir.

29-Ağustos sabahı gün doğumuna bir saat kala Kocatepe´nin zirvesine doğru atıyla ilerler, düşüncelerine gömülür, konuşmaz. Durmadan doğuya, ufka bakar. O sırada hafif bir kızıl parıltı belirir, Anadolu üzerine güneş doğar. Sonra birden, gürüldeyen gök gibi, topçu ateşi başlar. Afyon´da gittikleri bir balodan iki saat önce dönmüş, geceleyin gizlenerek karşı yamaçlardan kendilerine doğru tırmanmış olan bu kuvvetlerin varlığını akıllarından bile geçirmeyen, hücumun doğudan geleceğini sanan Yunanlılar uykularından uyanıp da yaptıkları yanlışın farkına vardıklarında savaşı kaybettiklerini anlarlar. Sabah dokuz buçukta, iki tanesi dışında bütün hedefler Türkler´in eline geçer, kuran okuyarak, sabah namazını kılan erler, başlarında subayları olmak üzere tel örgülerin üzerine atılırlar. Her bir vurulanın arkasından başkaları öne geçer. Kısa bir zaman sonra, tepeden bir imamın ezan sesi duyulur ve savaşın kazanıldığı anlaşılır.

30-Ağustos sabahı Dumlupınar dolaylarına doğru ilerleyen Türk birlikleri, burada, geri çekilmeye çalışan Yunan ordusunu bir çukura sıkıştırır. İlk taarruzdan dört gün sonra ordularının yarısı yok edilmiş, ya da esir alınmış, kalan yarısı da denize doğru kaçan düşman, aldıkları emir gereği bir yok etme savaşının gereğini yaparak, köyleri yakar, ekinleri ateşe verir, kadın, çocuk demeden herkesi öldürür. Buna rağmen, savaş alanı yakınında, harap olmuş bir köyde, ahırın damına kurulmuş çadırından çıkıp, sessizce yolun kenarındaki bir sandalyeye oturan Mustafa Kemal Paşa, üstleri başları perişan, kan toz içinde kalmış Yunan esirlerine bakarak üzüntüyle sarsılır, yerde gördüğü bir Yunan bayrağının kaldırılmasını ve bir Yunan tüfeğine sarılmasını emreder. Sadece on beş günde kazandığı bu zaferle Ankara´ya döndüğünde ise arkadaşlarından özür dileyerek: ?Kusura bakmayın. İnsan bazen hesabında yanılabilir. Tahminimde bir günlük bir yanlış yapmışım? der.

Böyle anlatıyor Lord Kinross, Atatürk-Bir Milletin Yeniden Doğuşu adlı eserinde o yılları. İşte böyle kazanılmış bu zafer. Bir dehanın aklı, ona inanan milletin kahramanlığı ve yokluklar içindeki ordunun gücü birleşmiş, kurtuluşa yemin eden bir ulusun isterse neler yapacağı bütün dünyaya ilan edilmiş.

Kutlu olsun, daim olsun.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00