Kore´ye Türk askeri taşıyan o gemi, Mekke hizalarında durup yönünü o tarafa dönmüştü ve subaylarla erler topluca namaz kılmıştı geçen hafta. Yolculuğumuza, her gün yazılan bu mektuplarla birlikte kaldığımız yerden devam edelim.
15-Haziran-1957 - ??Hamamda dahi bu derece terlediğimi hatırlamıyorum. Terlemekten, vücudumuzdaki tuz miktarı da azaldığı için tuz hapları yutmaya başladık. Gökyüzünü bulutlar kapladı, yağmur yağsa da biraz serinlik çıksa diye dua ediyoruz. Zifiri bir karanlıkta da yol alıp duruyoruz??
16-Haziran-1957 - ??Saat 08:00´de Aden hizalarındayız. Sıcaktan, kamaralara giremedik. Kızıldeniz´den henüz ayrılmadık. Bütün erlere deniz tutmaması için haplar dağıtılıyor ve yerleri kirletmemek için herkese kusmuk torbası veriliyor??
17-Haziran-1957 - ?Gece saatler bir saat ileri alındı. Biz saatleri Sakız Adası´nı geçtikten sonra ileri almıştık, böylece Türkiye saati ile 2 saat fark olmuş oluyor. Sabahleyin uyandığım vakit Umman Denizi´ne girmiş bulunuyorduk. Koca koca dalgalar arasında gemimiz bir limon kabuğu gibi oynuyor. Dalgaların tesiri ile gece başım ağrıdı. Güverteye çıktım. Kusan, inleyen, bağıran, sağa sola çarpıp hafif yaralananlar, manzara müthiş. Biraz sonra benim de başım dönmeye başladı. Saat 11:00´den sonra dalgalar üst güverteye kadar çıkmaya başladı. Bu dalgalar ile güverteye balıklar düşüyor. İnsanlar bir aşağı bir yukarı kayıp duruyor. Uyuyamadım. Sabah olmasını bekliyorum.?
18-Haziran-1957 - ??Bir tek kara parçası görünmüyor. Biraz sonra Umman Denizi bitip Hint Okyanusu başlayacak? Kendimi zorla uyumaya terk ediyorum.?
19-Haziran-1957 ? ?Gece 24:00´de saatler birer saat daha ileri alındı. Koca okyanusun 48 saat devam eden dalgaları biraz hafiflemişti??
20-Haziran-1957 - ?Kara yüzüne sekiz günden beri hasretiz. Öğle yemeğini müteakiben birden bire Amerikalıların bağırmasını duydum. Herkes bir tarafa koşuyor. Gemi bir taraftan düdük çalıyor. Bazı arkadaşlar alarm var zannı ile cankurtaran yeleklerini giymişler. Nihayet bir üsteğmenin denize düştüğünü öğrendik. Birkaç tane cankurtaran simidi denize atılmış, bir de ayrıca üsteğmenin düştüğü yere yeşil bir ilaç atılmış ve geniş bir saha yemyeşil olmuştu. Bu ilacı atmaktaki maksat da köpekbalıklarının yanaşıp üsteğmeni parçalamaması içinmiş. Geminin sürati azaldı ve bir daire üzerinde dönmeğe başladı, ayrıca bir de filika indirdiler, üsteğmeni kurtardılar. Geminin her hususta yetişmiş personelinin çalışması karşısında insan hayran kalıyor. Sabahleyin Kolombo´ya varacağımız söylendi.?
21-Haziran-1957 - ??Saat 10:00´da Seylan Adası uzaktan görünmeye başladı. Büyük bir sevinç içindeyiz. Saat 11:00´de rıhtıma yanaştık. Öğle yemeğinden sonra izinli çıkabileceğimiz söylendi. Hepimiz elbiselerimizi giyinip hazırlandık. Geminin etrafını yerli halk sardı. Muzlar, ananaslar, Hindistan cevizi, biblolar, sandallar dolusu. Yerli halkı görmek gerek, bellerinde sadece bir peştamal var, ayakkabı, elbise arama, hatta bazılarının da yalnız ön kısımları örtülü, diğer kısımları tamamen çıplak. Saat 13:30´da gemiden izinli olarak ayrıldık. Hakikaten Kolombo görülmeğe değer bir şehir. Bir taksi ile pazarlık yaparak Kolombo´nun en çok görülmeğe değer hayvanat bahçesine, Buda mabedine ve en büyük oteline gitmek üzere yola çıktık. Saat 17:30´da tekrar gemiye döndük.?
22-Haziran-1957 - ?Sabahleyin 05:45´de Kolombo´dan ayrıldık. Akşamüzeri de geminin Bankong´a uğrayacağını öğrendik. Bu suretle yolumuz dört gün daha uzamış olacak? ?
23-Haziran-1957 - ?Gece yarısından itibaren saatler yarım saat daha ileri alındı. Yine Hint Okyanusu´ndayız. Hava oldukça sıcak, kamaralara girilmiyor??
24-Haziran-1957 - ?Gece yarısından itibaren saatler bir saat daha ileri alındı. Türkiye´yle aramızda şimdilik beş saat fark oldu. Gece kızıl Çinlilerin bombardıman ettiklerini ve iki Rus destroyerinin kanaldan geçmek için müsaade istediklerini öğrendik. Memleket haberlerine hasretiz. Bankong´tan da bir bölük siyam askeri alınacağı bildirildi. Sumatra Adası´nın kuzeyinde seyrediyoruz??
25-Haziran-1957 - ??Saat 16:00´da Malakka Yarımadası´nın sahillerini görmeğe başladık. Sahil epey derinliklere kadar boydan boya ormanlık. Akşam, yeşilli, beyazlı, kırmızılı ışıklarla süslenmiş büyük bir şehrin hizasından geçiyoruz. Saat 21:00´de sinemaya gittim. Grace Kelly´nin çok güzel, renkli bir filmi vardı??
26-Haziran-1957 - ?Gece 23:00´de Singapur´a gelmişiz. Şehre iki saat kala şehrin bulunduğu kısımda gökyüzü tatlı bir yeşil renkte, güneş doğuyormuş gibi aydınlık olarak görünüyor. Gemi çok açıkta durdu. Kıyıdan, daha evvel telsizle bildirilen, apandisit ameliyatı yapılmış bir eri almak için deniz motoru geldi??
27-Haziran-1957 - ??Bankong´a doğru ilerliyoruz. Geç vakte kadar kitap okudum.?
28-Haziran-1957 - ??Sabahleyin 07:00´de Bankong´a geldik, 14:30´a kadar Siyamlıları bekledik, nihayet küçük bir gemi ile geldiler. Ayrıca bir de küçük bir motor refakat etmişti. İçinde de ihtimal subayların yakın akrabaları olsa gerek, kadınlar vardı. Siyamlıların gemilerinin içi baştan başa çiçeklerle dolmuştu. Fakat o çiçeklerin çelenk şeklinde yapılışının ve çeşit çeşit renkte kurdelelerle boyu aşacak şekilde birbirlerine tutturulmuş vaziyetlerini görmek ve kokularından bizzat koklamak lazım. Hülasa Siyam milletinin ordusuna karşı olan sevgi ve alakasına hayran kaldık.?
29-Haziran-1957 ? ?Her gün sizleri düşünüyorum ve özlüyorum??
30-Haziran- 1957 ? ?Gece, saatleri 1 saat daha ileri aldık. Bu suretle sizin saatlerle aramızda 6 saat fark olmuş oldu. Akşam Judy Garland´ın Bir Yıldız Doğuyor adlı filmine gittim??
1-Temmuz-1957/Pzt. ? ?Yolculuğumuzun bitmesine 5 gün kaldı. Saat 09:30 sıralarında bir Amerikan uçağı gemimizin etrafında dolaştı, gitti??
2-Temmuz-1957/Salı ? ?Nöbetçi subay olduğum için daha erken kalktım bugün. Yarın Formoza Adası´na varmak ihtimalimiz var. Diğer günlerimize nazaran sıkıntılı bir gün geçiriyoruz. İhtimal, Kore´ye yaklaşmamızdan olacak. Gönül ve Emel kim bilir şimdi ne yapıyordur? Tayfuna yakalandık.?
3-Temmuz-1957/Çarş. ? ?Öğle yemeğinden sonra Taylandlılar tarafından tertip edilen caz orkestrasını dinledik ve bu suretle birazcık olsun derin düşüncelerden azade kalabildik. Saatlerimizi 1 saat daha ileri alıyoruz, böylelikle aradaki fark 8 saat oluyor.?
4-Temmuz-1957/Perş. ? ?Bizim tabur öğlenden sonra gemiden ayrıldı ve saat 16:00´ya kadar rıhtımda treni bekledik. Gördüğümüz manzara anlatılmakla ifade edilemeyecek kadar acıklı. Trenle 16:00´da hareketle Seul şehrini geçerek ordugah bölgemize geldik. Sabahleyin 06:00´da İnçan Limanı´na vasıl olacağımız bildirildi. ?
5-Temmuz-1957/Cuma ? ?Sabahleyin 05:00´te İnçan Limanı´na giriyoruz. Saat tam 06:00´da limanın bir kilometre kadar açığında gemimiz demirledi. Biraz sonra çıkarma gemileri geldi ve ilk kafile yarım saat sonra gemiden inmeye başladı. Eski Tugay Kumandanı ve bir heyet bizi karşılamaya geldi. Seyahatnameye burada son veriyorum. Bu hatıratı günü gününe yazdığım için belki bazı günler birbirinin aynı ve tekrarı gibi olacak herhalde bu durum da sizlere bıkkınlık vermez??
7-Temmuz-1957/? ?Evvela hepinizin bayramını candan kutlar her türlü üzüntüden azade, sıhhat, neşe dolu günler temenni ederim. Bizler de Kurban Bayramı´nı kutladık. Kore´ye geldiğimiz gün arkadaşların çoğuna mektup gelmişti. İnsan böyle uzak bir diyarda mektubun moral üzerine olan tesirini bizzat yaşamak suretiyle daha iyi anlayabiliyor. Ordugah bölgemizin her tarafı köy dolu. İnsanların yaşam koşulları ve halleri oldukça üzücü. Çoğu hayata küsmüş durumda. Yazarken dahi büyük bir üzüntü duyuyorum? ?
Sanki bir roman okumuş ya da film izlemiş, hepsinden öte 1 ay boyunca o gemideymiş gibiydim kayınpederimin kayınvalideme yazdığı bu mektupları okurken. Kahraman Türk askeri, her zaman olduğu gibi canını önüne katmış, gücünü, insanlığını, dostluğunu yanına almış bu kez de Kore topraklarına adımını atmıştı.
Anılarına saygıyla.
