Ne yöne baksam, bir yanık ağaç
İnsanlar sersefil karınlar aç
Şu vatan toprağı, nasıl da kıraç
Yangından küller kalmış geride
Gökte bulut, dökmez olmuş yaşını
Ağaçlar bu yerde, eğmez başını
Âşıklar yitirmiş, sır gardaşını
Yangından bir ağıt kalmış geride
Bu dizeler yangından sonra ormana yazılmış bir şiirimdir. Fakat bu günlerde o kadar çok ülkemin durumuna benziyor ki, anlatmakta zorluk çekiyorum.
Belki ?Anlatmakta zorluk çekiyorum.? sözü yerine, ?Duyurmakta zorluk çekiyorum.? olsaydı, daha iyi olurdu. Çünkü o kadar çok söylemişiz ki, değişen hiçbir şey olmamış. Eskilerin;
?Dilimde tüy bitti.? cümlesi gibi bizimde yazdığımız yazılar sadece gazete köşesinde kalmış. Ne okuyan bir mana vermiş, ne de yetkililer bir çaba göstermiş. İktidar hayranları ise, ne duymuş, ne okumuş, ne de anlamış; Kafasına taktığı liderinin her konuşmasıyla kendinden geçmiş, şeyhin müritleri gibi büyülenmiş de büyülenmiş.
Peki, ne yapmışlardı da biz ne söylemiştik. Aklıma gelenleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Hatam varsa cevap verebilirsiniz. Tabi ki okuyanlar için söylüyorum. Okumayanlar için kimsenin yapacağı bir şey yok.
Yıllar önce Suriye Devlet başkanıyla henüz düşman değildik. O kadar içten samimiydik ki, birlikte parlamento toplantıları yapacak kültür seviyesindeydik. Bu duruma çok sevinmiştik. Çünkü Suriye Arap devletlerine girişin ilk adım atıldığı yerdir. Oraya adımını atan, bütün Arap ülkelerine ucuz bir seyahat edebilir. Çünkü mazot ve benzin Suriye´den itibaren bedava denecek kadar ucuzdur. İlk önce bundan yararlanırdık. Bütün sınır bölgesi halkı geçimini ucuza alıp, pahalı sattığı petrol üzerinden sağlardı. Onların başka geçim yolları yoktu.
Ne yaptınız biliyor musunuz?
Dokuz yüz Kilometrelik sınır bölgesini mayınlardan temizleme kararı aldınız. Amaç sınırdaki arazileri tarıma kazandırma düşüncesindeydiniz. Bu işi zorla kanun çıkararak İsrail´e vermeye çalıştınız.
Biz ne dedik?
? İsrail´i Suriye ile aramıza sokma.? dedik. ?İsrail bize dost değil.? dedik.?Ülkenin sınırını tehlikeye atma.? dedik.
Siz; Yani AKP hükümeti ve lideri bizi duymadınız. Meclisi sabahlara kadar çalıştırıp her türlü gücünüzü kullanarak, meclisten onay aldınız. Biz bir şey yapamadık.
Çok geçmeden Suriye Devlet başkanı ile bir anda düşman oldunuz. Sınırdan binlerce terör örgütlerini adamın üzerine gönderdiniz. Komşumuzda kan gövdeyi götürdü. Milyonlarca Suriye vatandaşı ülkemize girdi. İstanbul´da toplantılar yapıp, Irak, Şam, İslam örgütü adı ile İŞİT´in kurulmasına en azından göz yumdunuz. Daha sonra adını ?DAİŞ? diye çağırdınız.
Sonuç Komşumuz Suriye yerle bir oldu. Şehirler terör örgütleri ile dolup taştı. Bir taraftan ABD, bir yandan Suudi Arabistan ve Katar´la Suriye´yi sıkıştırdınız. Olaylar karşısında Rusya burnumuzun dibine yerleşti. Olay uluslararasına dönüştü.
Bizim zararımız sizin değişinize göre kırk milyar doları geçti.
Bu konuda hala şunu söylüyoruz. Suriye ile barışın. Komşumuzun sorununu birlikte çözün. Bütün güçler orayı terk etsin. Suriye´ ye barış gelsin. O gün bizi dinlemediniz bari daha kötüsü olmadan bu gün dinleyin.
Başka konular da var;
Mesela köprü yaptırdınız. Tünel yaptırdınız. Adamlara neden dolar karşılığı ödeme yapıyorsunuz? TL kazanıp, dolar ödeme nasıl bir zihniyetin eseri? Ayrıca yaptığınız anlaşmaya göre firma üç senede, bilemediniz beş senede yaptığı masrafı kurtaracak. O firmalara yirmi beş sene dolar akıtmayı nasıl becerdiniz?
İnsanın aklına çok kötü şeyler geliyor. Bizi dinlemiyorsunuz. Dinlemediğinizden daha beteri dinletmiyorsunuz. Yüzlerce televizyonlar, gazeteler sesimizi kısıyor. Sizi göklere çıkartıyor. Bizi görmüyor, duymuyor.
Dahası var.
Daha geçen yıl, Merkez Bankası Başkanını ve Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanını Saraya çağırdınız. Dolar daha üç lira olmamıştı. Faizler 7,5 civarındaydı. Onlara;
?Bu faiz çok fazla aşağı çekin.?talimatını verdiniz.
Şu konuyu ekonominin içinde olan benim gibi biri bile çok iyi bilir. Dolar yükselmeye başlayınca faizler yükseltilir. Bu genel bir uygulamadır. Dünya ekonomistleri bunu yaşayarak öğrenmiş ve kural haline getirmişlerdir. Çünkü paranın bir akım yönü vardır. Ve siz onu kullanmak mecburiyetindesiniz. Döviz, altın, borsa ve faiz denklemi kurulur. Birinin çıkma eğilimde diğeri devreye sokulur. Bu işi de dünyanın her gelişmiş ülkesinde Merkez Bankaları yapar.
Siz, ?Faizi düşürün.? dedikçe, döviz çıkmaya başladı. Bu hatanızı size kimse söyleyemedi. Çünkü tek adamdın ve kimseyi dinlemiyordun. Sonuç; ülkenin durumu ortada, dolar yükselmiş. Ona bağlı olarak ithal edilen her şey yükselmiş. Bunun sebebi olarak petrol yükselince, bugünkü yangın ortaya çıkmış. Bu yangın yerinde neler var bilir misin?
Bulgur, 2-2,5 TL dan 5 lira olmuş. Artış % 100(Buğdayı daha yeni 93 kuruştan aldılar.)
Gübre, 50 kilosu 60 TL den, 200 TL olmuş artış %330
Mazot, 4.30 TL den 6.37 TL olmuş.
Yukarıda yazılı olan, fakir fukaranın ve çiftçinin çarkını döndüren temel maddeler. Bunun manası ne demek bilir misiniz?
Ekmeyin, biçmeyin, yemeyin.
İşte ülkenin düştüğü yangın yeri bu!
Dediniz ki,?Başkan olacağım.?
Biz sana dedik ki,
?Cumhuriyet kurulurken savaş vardı. Dünya emperyalizmine karşı yapılan büyük bir savaş. Daha önce dünyada buna galip gelen hiçbir ülke olmamıştır. Ama Cumhuriyetin kurucuları ülkenin her yerinden seçilip gelmiş sade yurttaşlarıyla o mecliste karar alarak savaşı kazanmıştır. Kurdukları Cumhuriyetin her taşını yaşayarak yerleştirmişlerdir.
Onu yok etmeyin. Tek adam olmaya heveslenmeyin. Tek adamı biz daha önce çok yaşadık.? demiştik.
Ama siz bizi dinlemediniz. Tek adam hevesine girdiniz. Şimdi susturulmuş veya bastırılmış bir meclisimiz var. Kim oldukları bilinmeyen, hiçbir sorumluluğu olmayan, bakanlar icat ettiniz. Onlar hata yapsa, kime hesap verecek. Hesap verme şeklini de değiştirdiniz. Ya dört yüz oy verilecek, ya da seçimde millet değerlendirecek. Yöntem bu.
Şimdi tekrar soralım; Devletin bütün kademelerini ele geçirmiş bir iktidarla kim adaletli seçim kazanabilir. Bu mümkün mü sanıyorsunuz?
Biz bunun gibi seçimleri Saddam memleketinde gördük. Esatlar memleketinde gördük. Hüsnü Mübareklerin Mısır´ında gördük. Libya da Kaddafi de gördük. Onlar otuz yıl iktidarda kaldılar. Gidişleri ile birlikte ülkelerini de götürdüler. Onlara da, ülkelerine de, halkına da çok yazık oldu. Biz bunu gördük.
Çok yakında bir uçak meselesi oldu. Katar Emir´i bir uçak hediye etmiş. Orası Katar. Demokrasi ile Cumhuriyet ile seçimle falan bir ilgisi yok. Kabile devleti gibi bir yer. Onlara göre bir uçak hediye etmesi normal. Başka şeyler vermesi de normal. Ama bize göre normal olamaz. Böyle bir hediye çıkarımıza olsa da kabul edilemez. Çok kötü durumda olsak bile, dünya üzerimize gelse, halkımızın dostlara ihtiyacı olsa bile, belki. Henüz orada değiliz. O uçağı alamayız.
Yukarıda söyledim ya, biz Katar gibi değiliz. Ekonomi güven ister, cesaret ve bilgi ister. Sn. Ecevit 2001 krizinde durup dururken Kemal Derviş´i getirmedi. O´nun Uluslararası bir saygınlığı vardı. Belki ondan daha iyi ekonomistler vardı ülkede, fakat uluslararası saygınlığı olan az insan vardı.
Bu konuyu düşünmeden dövizi durduramazsınız. Bu yangın yükselmeye devam eder. Enflasyon yine çıkar. Faiz yine yükselir. Yangın sönmez. Bizden söylemesi.
Sürçü lisan ettik ise af ola, isterim ki, insan önce insan ola.
