Ahmet ERDOĞDU


ATATÜRK´ÜN İZİNDE (2)

SELANİK ATATÜRK EVİ


/resimler/2016-10/24/1503529907065.jpg

Değerli okurlar, Atatürk´ün İzinde yazı dizimizde bu hafta sizlere Selanik Atatürk Evi´ni anlatacağız. Selanikli bir ailenin çocuğu olarak, uzun yıllardır görmek istediğim Atatürk Evi´ni, 25 Haziran 2016 tarihinde ziyaret ettim.  Bu ziyaretle ilgili anı ve görüşlerimi buradan sizlerle paylaşacağım.

25 Haziran sabahı Selanik Atatürk Evi´ne geldiğimizde, bizden önce gelen tur otobüsleri nedeniyle bize sıra gelene dek yakın çevreyi gezme fırsatımız oldu. Tabi bu arada hatıra eşyalar, Atatürk Evi maskot, anahtarlık, magnet vs. gibi pek çok küçük obje aldık. Burada dikkatimizi çeken en önemli şey ise bütün esnafın Atatürk objelerinin satışını yaparken Atatürk´ten ?Baba? diye söz etmeleri idi. Bu bizi çok duygulandırmıştı. Çünkü Yunanistan´da gezdiğimiz tüm şehirlerdeki esnaf hep bu şekilde satış yapıyordu.

/resimler/2016-10/24/1505166002481.jpg

Sıra bize geldiğinde 20 dakika içerisinde, bu mini turu tamamlamamız istendi (çünkü bizden sonra da evi ziyaret edecekler bulunmaktaydı). Dış kapıdan itibaren evi büyük bir heyecan içerisinde gezdik, fotoğraflar çektik, duygulandık. Benim için bu gezi hayatımın unutulmaz anıları arasında yer alacaktır. Şimdi gelin bu sayfada Atatürk Evi´ni birlikte gezip hakkında bilgilenelim.

/resimler/2016-10/24/1505373971705.jpg

Atatürk´ün doğduğu ev, bugün Selânik´te Apostolu Pavlu Sokağı´nda 71 numaralı ev olup, Türkiye Konsolosluğu´nun bahçe sınırları içindedir ve müze haline getirilmiştir. Ali Rıza Efendi, bu evi Atatürk´ün doğumundan birkaç yıl önce kiralamış, son yıllarını burada geçirmişti. O zamanlar evin karşısında, yetimler için açılmış Mithat Paşa Sanayi Mektebi bulunuyordu ve bu okul, Islahhane olarak anılıyordu. Ali Rıza Efendi´nin ölümünden sonra, Zübeyde Hanım, çocu­klarıyla beraber bu evin bitişiğindeki daha küçük bir eve taşınmıştı. Atatürk 1907 yılında Selânik´e atanınca, doğduğu ve ilk çocukluğunu geçirdiği eski evi, annesi adına satın almış, aile­ce tekrar buraya yerleşmişlerdi. Onun Selânik´ten ayrılmasından sonra annesi ve kız kardeşi, bir süre daha bu evde oturmuşlar, 1915 yılı Mart sonlarında ayrılarak İstanbul´a gelmişlerdir. Bu ev daha sonra Lozan Antlaşması´na göre Yunan Hükümeti´ne geçmiş, Yunanlı bir aileye satılmıştı. Selânik Belediyesi, 29 Ekim 1933 tarihinde aldığı bir kararla 4 Kasım 1933´te evin dış duvarına -Atatürk´le ilişkisini göstermek üzere- bir hatıra levhası koydu. 12 Şubat 1937 tarihinde de evi, sahibinden satın alarak Atatürk´e armağan etti.

/resimler/2016-10/24/1504292251576.jpg

10 Kasım 1953´te ?Atatürk Evi? olarak Selanik´te ziyarete açılan yapı, 60 yıl sonra yeniden düzenlenerek ziyarete açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı´nın 2010´da başlattığı çalışma 3 yılda tamamlandı. Üç kattan oluşan binanın zemin katındaki ?Atatürk ve Çocuk Odası? ile başlanılan tarihi yolculukta, uğranılan her oda Atatürk´ün yaşamını ziyaretçilere aktarıyor. Binanın üst katlarındaki sofalarda evin eski teşhir düzenini gösteren maketler sergilenirken birinci katta ?Selanik Odası?, ?Manastır Odası?, ikinci katta ?İstanbul Odası? ve ?Ankara Odası? yer alıyor. Müze-evin yılda 50 binden fazla ziyaretçisi olduğu söylenmektedir. Evin bahçesindeki Atatürk´ün babası Ali Rıza Efendi tarafından dikildiği rivayet olunan tarihi nar ağacı, tarihi ve kültürel değeri nedeniyle müzenin en çok ilgi çeken noktalarındandır.  Ev, 2011´de Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından ?modern anıt? olarak tescil edilmiştir.

/resimler/2016-10/24/1506337566521.jpg

Bu 20 dakikalık süre sonunda, birlikte tura katıldığımız hiç kimse evden ayrılmak istemiyorduk. İstanbul´dan Selanik´e özel olarak Atatürk´ün Evi´ni ziyaret için her gün onlarca tur yapılmakta olduğunu tur rehberimiz bize açıkladı.  

Evin dış kapısından çıkarken bir görevi yerine getirmenin mutluluğu içerisindeydik.  Bundan sonra başlayan Selanik gezi turumuz, akşama kadar devam etti. Şimdi sizlere biraz da Selanik hakkında bilgi verelim.

Selanik, Osmanlı modernleşmesinin merkezi konumunda olması Jöntürk hareketinin gelişmesine ev sahipliği yapması, İttihat ve Terakki Cemiyeti´nin merkezi olması nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır. Selanik özellikle Sultan II. Abdülhamid istibdadının baskısından İstanbul´a nazaran uzak kalması nedeniyle özgürlükçü fikirlerin gelişip kök saldığı bir yer haline gelmiştir. Osmanlı Devletinin son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti bu kentte örgütlendiğinden dolayı ve cemiyetin askeri kanadından Selanik merkezli 3. Ordu subaylardan bir kısmı isyan bayrağını kaldırarak 27 Temmuz 1908´de Rumeli´de hürriyet ilan edip Sultan II. Abdülhamid´e Meşrutiyeti yeniden ilan ettirmelerinden dolayı İttihat ve Terakki taraftarları buraya ?Kabe-i Hürriyet? ?Mehti Hürriyet? gibi adlar vermişlerdir. 1909´da 31 Mart Vakasını takiben isyanı bastırmaya İstanbul´a gelen Hareket Ordusunun Selanik´ten yola çıkmış, Sultan II. Abdülhamid´in tahttan indirildikten sonra Selanik´e sürgüne gönderilmiştir. Fakat Selanik 3 yıl sonra Balkan Savaşları sırasında Yunanların eline geçince İstanbul´a geri gönderilmek zorunda kaldı.

Osmanlı Devleti´nin İstanbul´dan sonra 2. büyük kenti olan Selanik, Balkan Savaşları sırasında, 9 Kasım 1912´de merkezden destek alamayan ve panik içinde dağılan Osmanlı Ordusu´nun direnişinin mümkün olmayacağını düşünen garnizon komutanı Tahsin Paşa Yunan Ordusu´na hiçbir direniş göstermeden şehri teslim etmiştir. Şehirde bulunan 25.000 kişilik Osmanlı Ordusu´nun direniş göstermeden teslim olması, Türk sözcük literatürü´ne ?Yürek Selanik? deyimini yerleştirmiştir. Ordunun teslim olması, halkta büyük bir şaşkınlık ve panik ortaya çıkarmış ve binlerce Müslüman Osmanlı vatandaşı Yunanlar tarafından katledilmiştir. Selanik´te bulunduğumuz süre içerisinde sahilde bulunan en önemli tarihi yapılardan biri olan ?Beyaz Kule? yi de gördük ve bu eser hakkında da sizleri bilgilendirelim.

/resimler/2016-10/24/1507440693001.jpg

Halen Selanik´in simgesi olan bu kule Osmanlı Devleti tarafından Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır. Mimarının Mimar Sinan olduğuna dair bazı iddialar vardır. Kule Osmanlılar tarafından Kale, garnizon ve hapishane olarak kullanılmıştır. 1912´de Balkan Savaşlarının sonucu olarak Selanik Yunanlıların eline geçince kule sembolik bir vaftiz uygulaması olarak beyaza boyanmıştır. İsmi buradan gelmektedir. Ancak zamanla kule eski rengine dönmüştür. 

Bizans Kulesi´nden Beyaz Kule´ye

Söylenen odur ki; Başpiskopos Eustathios tarafından kentin doğusunu korumak üzere yaptırılan Eski Bizans Kulesi´nin, 1430 yılında kentin Osmanlıların eline geçmesiyle birlikte yazgısı değişmiştir. Yerine yenisi yapılana kadar geçen, yaklaşık yüz yıllık zaman boyunca kule yıkık bir halde miymiş yoksa sağlam mıymış, sağlam ise Osmanlı askerleri kuleyi kullanılmışlar mı yoksa kuleye gerek duymamışlar mı bilinmez, ama zamanı gelince, 1535 yılında yani, Kanuni Sultan Süleyman´ın emriyle Bizans kulesinin yerine bir Osmanlı kulesi yapılmıştır. 
Kulenin mimarının kim olduğu konusunda kulaktan kulağa dolanan rivayetlere tarihçi Franz Babinger, kulenin 1537´de Arnavutluk´ta bir kulenin güçlendirmesini yaptığı bilinen Mimar Sinan tarafından yapılmış olabileceğini söyleyerek bir yenisini daha eklediyse de binanın Venedikli mimarlar tarafından yapılmış olduğu kabul edilmiştir.

Selanik´ten İstanbul´a dönüş yolumuz üzerinde Kavala, İskeçe, Gümülcine, Dedeağaç gibi eski Türk şehirlerini de ziyaret ederek İstanbul´a döndük. Bu haftaki yazı dizimizi bir Selanik Türküsü ile sonlandıralım istedik.

/resimler/2016-10/24/1508429756486.jpg

Çalın davulları çaydan aşağıya amman amman

Mezarımı kazın bre dostlar belden aşağıya

Suyunu da dökün boydan aşağıya amman amman

Aman ölüm zalim ölüm/ Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı / Götür yare ver

Selanik içinde selam okunur amman amman

Selamın sedası bre dostlar cana dokunur

Gelin olanlara kına yakılır amman amman

Aman ölüm zalim ölüm / Üç gün ara ver

Al başımdan bu sevdayı / Götür yare ver

/resimler/2016-10/24/1509054913208.jpg

Değerli okurlar, bu hafta sizlere Selanik ve Atatürk Evi´ni anlatmaya çalıştık. Gelecek hafta ?Atatürk´ün İzinde? yazı dizimizde Hatay Dörtyol Atatürk Evi ve İlk Kurşun Müzesini anlatmaya çalışacağız.

  Devam Edecek

Çetin Türker/ KOCAELİ
29.10.2016 15:16:55
Sayın Erdoğdu, Bu güzel yazınızı 29/Ekim Cumhuriyet Bayramı günü okudum ve o Ulu Önderimizi bir kez daha özlediğimizi, onu ve bizlere ışık tutan fikirlerini asla unutmayacağımızı ve de onu gelecek nesillere anlatmamız gerektiğini anladım, ellerinize sağlık teşekkürler.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00