ALİ TAŞ ADN.


?19.YÜZYIL´DA HARPUTLU İKİ ŞAİR MUSTAFA ÂSIM VE ÇERİBAŞIZÂDE ALİ BEY´LER?-2


Kökeni Yeniçeri ocağına dayanan Çeribaşı ailesinin bireyleridirler  Harputlu iki kardeş şair Mustafa Asım ile  Çeribaşızâde Ali Bey? Mustafa Âsım Adana ve Mersin yöresinde görev yaparken ve bu yörede şiirlerini de yazarken,  Çeribaşızâde Ali Bey (Serseri Ali) ?Olaydı Yâr Olaydı? türküsünün güftesiyle tanınmaktadır. Her iki şair ise, şiirleri de bulunan Adanalı Av. Ali Şahin Vural Atal´ın babası İsmail Hakkı Atal´ın babası ve amcasıdırlar.

*Mersi´nde Fındık Pınar Yaylası´nda Güft-i Âsım

            15 Ağustos 1917

            1-Yaylalar içinde, Fındık Pınarı

                   Denilse sezâdır, sıhhatin yâri

                   Bu ferahfezâya, vardığım zaman

                   Temmuz evveliydi, gördüm baharı

                2-Menba´-ı kırk gözde, kırk biri saymak

                   Mümkün değildir ki, buz gibi câri

                   Âb-ı hayat desem, şâyetse elhak

                   Çopur gediğiyle, Sıtma pınarı

                3-Dizlerime takat, ağzıma lezzet

                   Verdi hoş muhabbet, leyl ü nehârı

                   Refik oldu bana, Ahmed Efendi

                   Kıbrıslıdır güzel, sohbet-nigârı

                4-Mihr-i câna gittik, şeref bahş etti

                   Hazret-i müftî, fekâhat kârı

                   Paşa çeşmesinin soğuk suyundan 

   İçmelidir mutlak, Kevser damarı

              5-Âb u hevâsının, emsâli yoktur

   Fakat yollarının, çoktur hicârı

   İntizâm bulursa, eğer yollar

   Rağbetlenir daha, her bir civârı

6-Bir hafta bulundum, reng aldı rûyum

   Âyineye baktım, oldum mesâri

   Bu dilgüşâ yerde, gördüğüm zevât

   Zümre-i irfandır, ulûm-ı kibârı

7-Dönmemek isterdim, Mersin´e ammâ

   Tenezzüh ettirmez, vazîfe-dârı

   Hengâm-ı târihi, gonce-i nevdir (1319/1909)          

   Güllere bülbüller, iderdi zârı

8-Geçmiş zamân olur, hâtıra alsın

   Âsım-ı şeydâyı bu yâdigarı (s.185)

                                                               Mustafa Âsım

Mustâfa Âsım Mersin´de görevliyken genç bir kadının gelip atını suladığını görür; kadının ata binişine ve ata hâkimiyetine bir asker olarak hayran olur. Bu Yörük kızı, İsmail Hakkı´nın talihsiz annesidir. Onunla evlense de, kadının sert ve özgür mizacı yüzünden bu evlilik uzun sürmez. Eşi, loğusa döşeğindeyken boşanma kağıdı ile karşılaşır. Mehmed İsmet (1905 Mersin- ) ise babasının ölümünden sonra okula devam edemeyerek marangoz olur. Nureddin (1909) Diyarbakır´da doğmuş. Enise, Hayriye, Mehmed Nuri (9 yaşında vefat etmişi) ve Mehmed (1902) eşinin doğumundan üç ay sınra vefat etti.

İsmail Hakkı´nın bu konudaki duyguları oldukça kahırlıdır?

?Rahmetli Babam Mustafa Asım Beğ:

                1317 yılında rahmetli annem ile evlenip zifaf gecesi ben oğlu İsmail Hakkı´yı gebekalup 1318 yılının yayla mevsimi olan Mayıs ayı içinde doğumun Fındık Pınarı Yaylası´nda olması düşüncesiyle annemi çok âciz yüklü bir vaziyette dayım rahmetli Usta Hasan ile yayla (ya)  sevk etmiştir. Takdir-i İlâhi muhakkak vâki olacağına hiç şüphe yoktur. Ben ise Mersin´in Turunçlu köyü deresinde bir ay kalıp yaşama kapalı bir duvar içinde doğmuştum. Fakat aynı gün anamı boşamak için karar veren ve bu karara müstenîden doğum sancıları çeken bir kadını bile bile boşayan insafsız babam Mustafa Âsım Bey maiyetinde bulunan Yusuf Akbaşî adındaki bir zaptiyeye yazdığı ve boşamaya ait bir mektupla yola çıkıyor. O mektup Fındık Pınarı´na kadar gidecek ve boşandığı biçâre anama tebliğ edilmiş olacaktır.?(s.188)

                  ?Fakat süvari onbaşı Yusuf, Turunçlu kahvesinde anamın doğum hâlinde olduğu o zamanın kahvecisi Dereli Ali Ağa merhumdan duyuyor. Kahveciden Hacı Kadın vasıtasıyla mektup anama veriliyor. Keşke anam okuryazar olmasaydı!  Mektubu okuyunca bütün bütün hayalleri kırılıyor  ve kendinden geçiyor. Doğum anında anamın başında bulunan ebem (Ninem) Usta karısı Aişe ile Usta İbrahim karısı himmetiyle işden fenalığını önlemek üzere benim anamı emmememi te´min ediyorlar. Çünkü muhitindeki sözlerin fenalığını göz önünde tutup nineme teslim ediliyorum. Yoksa babam benim doğumum hakkında ne bir şiir ne de neş´e değer yazısı yoktur.? (s.189) 

                 ?Mersin´de Nâdirler Bahçesi´nde geceleri terennüm-sâz, muhrik-âvâz ?Karolin? isminde bir duhter-i Rûmî-yi peykernâzın esnâ-yı temâşâsında leylen yazılan gazeldir.?

           1-Yeter ey gözleri âhû aç perde güzel

                Raks-ı nâzın görelim seyredelim bir de güzel

           2-Kıldı insânları meftûn bu gece işvelerin

                Seni Allah nerede eyledi perverde güzel

           3-Senin ol türlü edâlarla yanık şarkıların

                Düşürüp ehl-i temâşâyı bütün derde güzel     

           4-Yaktı, yandırdı delikanlıları şîvelerin

                İhtiyarlar da hele kalmadı hâl fer de güzel                      

         5-Seni Allah Karolin ismiyle âhû-yı beşer halketmiş

                Böyle boy böyle sîmâ, böyle sadâ nerde güzel    

           6-Seni candan sevenin vasfedenin

                Biri de Âsım-ı şeydâ gibi medhiyyesi her yerde güzel(s.163-164) 

Mustafa Âsım

 ?Dini İçerikli Şiirler?, ?Şikâyet-nâme ve Arz-ı Hâl Hüvyetindeki Şiirler?, ?Nasihat-nâme?, hicveden şiirleri vardır. Mustafa Âsım´ın ?Mecmua-i Yâdigar?ın içinde bulunan 88 şiirinden 83´ü aruz vezniyle yazılmış, üç şiir hece vezniyle yazılmış. ?Kasîde?, ?Arz-ı Sitâyîş?, ?Na´t-ı Şerif?, ?manzûme?, ?Müzdeviç Müsemmen?, ?Terc-i Bend?, ?Müseddes Terci-i Bend?, ?Münacât?, ?Gazel?, ?Bahâriyye? gibi şiirler.

Mustafa Âsım´ın şiirleri hakkında bir eleştiri de, güzel okuyan ağızlarda şiirin parlasın dileğiyle ?aferin? aldığı  ?Miralay Mûmâileyh Tarafından Takriz? notunun altında yeralmaktadır?

?Miralay Mûmâileyh Tarafından Takriz?

            1-Âferin ey Âsım-ı şîrin sühen

                   Parlasın şi´rin, okunsun hoş dehen. (s.183)

Mustafa Âsım

Mustafa Âsım yaşadığı, etkilendiği olaylar ve izlenimlerle, yansıtmak istediği dilek ve şikâyetlerini şiir olarak dile getirir. Bu tür bir sanatsal yaklaşım o dönemin sanat ortamına da uygun düşer. Yurt içi ve yurt dışında gittiği, görevli bulunduğu yerlerde şiirler yazan Mustafa Âsım; Nesime Ceyhan´ın da değindiği gibi kendisiyle ve başkalarıyla dertleşirken şiiri araç yapmış, dilekçe yerine de kullanmıştır. Allaha, padişaha, peygambere, Mevlana´ya, Sultan Reşat´a, Sultan Reşat´ın Çanakkale şehitleri için yazdığı şiire tahmis yaptığı gibi; kız istemeye gidilmesine, tesbih hediye edilmesi, bir yemeğe davet edilmemesi, kendisinin beklenmeden yemeğe başlanması, hakaret görmesi, kendisine bir yudum zemzem ikram edilmemesi, maaşını ve terfisini alamaması gibi etkilendiği güncel yaşam olay ve kırgınlıkları ile doğum, ölüm tarih düşmelerini şiire döker.

*Adana´da maaşını alamayışı yüzünden Adana Jandarma Kumandanı Miralay Hüseyin Dâim Bey´e takdim ettiği şiir şöyledir:    

           1-Bahtiyardır ehl-i Seyhan çünki âli himmetin

                Emn-i âsâyiş yolunda sarfedersin fıtratın

                İstikâmet ehlini mesrûr kılmak niyetin

                Keşfedersin nîk ü bed ahvâlin her sîretin

                Herkesi tatyîb-i eltâf etti kalb ü rikkatin

                Bende perverlikte yektâdır hakîkat hilkatin

                               *Dâim etsin hazret-i Allah beğim ulviyetin

                               *Parlasın burc-ı süreyyâ misli şan ü izzetin     

           2-Azmimiz Bağdad´a olmuştu zaman-ı iğtişâş

                Gitti elden hâne, eşyâ kalmadı bir tek kumaş

Hep ucuz sattım o hengâm yalnız kaldı firâş

Kalmadı   dünyada babam, kardeşim bir özge baş

Beş nüfuz aileye her günde lâzım nân ü âş

Kalmışım fânide bîkes tek muînimdir maâş

*Görmesin ekdâr-ı dünya, dâim olsun sıhhatin

*Parlasın mehtâb-misal ikbâl-i necm-i devletin  

           3-Çünkü âdilsin kumandanlık sezâdır şânınıza

Evelallah melceimsin düşmüşüm dâmânıza

Şem´-i lütfunda gezen pervâne-veş devrânıza

Arza geldi bilvekâle arzuhâlim yanıza

Vâsıl olsa şüphesizdir mutlaka meydânıza

Bezlgâh etsen acırsın âsım-ı şeydânıza

                *Eylesen âlâm-ı dünyadan masun hakkkuvvetin

                *İsterim celb-i maâşâtım için tenfîz lutf-ı nusretin (s.127-128)

                                  Mustafa Âsım

Maaşını alamadığı için Adana valisine, başka bir dileğini de ifade etmek için de Adana Jandarma Alay Kumandanı´na ve ayrıca, evlenmek için gittiği Mersin´de, kendisine aracı olmasını istediği  Mersin Mutasarrıfına da şiirler yazmıştır. Bunun yanı sıra; Mustafa Âsım, doğan çocuklar için yazılan ve ?Târih-i Tevellüdât? özelliğindeki şiirlerinden bazılarını da Mersin Müftüsü Abdullah Efendi´nin oğlu Mehmed Bahâeddin´in doğumu; Mersin Ceza Reisi Rumelili Mehmet Tevfik Bey´in oğlu İhsan´ın doğumu; Mersin Ziraat Bankası memuru Tarsuslu Emin Bey´in oğlu Mehmed Feyzi´nin doğumuna da şiirler yazmıştır.

*Maaş alamayışı hakkında yazdığı diğer bir şiir de vardır?       

1883 yılında Dersim ili Mazgird sancağında tahrîrat müdürü vekili iken bayram maaşını alamayışı yüzünden mutasarrıflığa yazdığı şiir:         

       1-Bir maaş vermediler gûyâ bugün bayrâmdır

          Kesemiz sîm  ü zere son derece lerzândır

       2-Akçe almak hevesiyle senedim tanzîm edip

          Eyledim vaz´-ı hayâl sandığına ilhâmdır

       3-Çokları aldı maâş biz unutulduk kaldık

          Allah Allah bu ne bed tâli´ü nâfir câmdır

       4-Kendi ahvâl-i perîşanımı fikr eyler iken

          Geldi bir fazla merâk aksine bir eyyâmdır

       5-İsmimiz dâire-i defter-i şeyhe derc olmuş

          Şeyhten ayb olacak lâzım olan ikrâmdır.                                                               

       6-Nice te´min edelim şeyhi garîbdir Âsım

          Başka yok çâresi te´vîl ile istirhâmdır.(s.81-82)

Mustafa Âsım

                ?Mustafa Âsım´ın asrın değişen şiir anlayışını neredeyse kaide kaide izleyebildiğimiz şiirlerine; Mihnet´i Keşân´ın taşrayı bir ayna gibi takip eden gözü, zaman zaman Ziyâ Paşa´nın küskünlüğü, kırgınlığı ve tenkitçi bakışı; devrin şiirinin şekli ve veznine dâir esnek tavrı; mahallî söyleyişler kadar modern kelimelerin şiire dahli; ve her şeyden önce şahsî hayat manzaraları ile bir tür hatıra-şiir gibi özellikler hakimdir.? (s.54) diyerek, Mustafa Âsım´ın şiirleri hakkında görüşlerini dile getiren Nesime Ceyhan, şairin biçimden çok içeri önem verdiğini de şöyle belirtir: ??ancak Mustafa Âsım´ın ta şiiri yazışı esnasında minikasîde´ler ve haddinden uzun gazel´ler kaleme alması, herhangi bir dîvan şiiri şekline uyduramadığımız şiirlerinin mevcûdiyeti şâirin ilk şiirinde de belirttiği ?irfan ehline yâdigar olmak üzere sergüzeştinden haber vermek´ kastı taşıdığını yâni muhtevâyı şeklin önünde algıladığını bize gösterir.? (s.55)  

            *Mersin Mekteb-i Rüştiyesinin tarihi

            1-Pâdişâhım şevket ü kudsiyyetünle çok yaşa

                   Âli-himmet eyledi bu mektebe Nâzım Paşa 

                2-Ruh-fezâdır dilgüşâdır gonce-nevdirtarihi(1318-1902)

                   Etmeli rahmetle yâd bânîsini subh u mesâ

               Mustafa Âsım

            ?Görüldüğü gibi Mustafa Âsım, 19. asrın genel şiir eğilimine uygun hareket edebilmiş, devrin İstanbul´unda da gözlediğimiz şâhsi hayatın şiire dahil olduğu, klasik şiirin şeklinin deforme edildiği, şâirin bir özne olarak kuvvetlendiği, dilin sadeleştiği şiir algısına taşradan katılabilmiş bir taşra şâiridir. Mustafa Âsım´ın kaynaklarda geçen ?Halk şâiri? algılamasının dışında, dîvan şiirinden de çok; dönüşen ve modernleşen şiire yatkın bir kalem olduğuna şahit oluyoruz

*?Mersin müftüsü faziletli Abdullah Efendi mahdûmu Mehmed Bahâeddin târih-i tevlîdi.? 

1-Sevindim gurretü´l ayn Hak kılıyor bir halef ihsân

   Fazilet sahibi müfti-i Mersin nesline şâyân

2-Huda eslâf u ecdâdı misâli eylesin âlim

   Muhammed Nakşî kıldı levh-i dilde hazret-i Mennân

3-Sezâdır ismine karşı Bahâeddin´le yâd olsun

   Okur murg-ı gönül tarih-i mevludî bilir irfân

   1317/1901 (s.188)

Mustafa Âsım

            ?Târih-i Vefeyât? ve ?Târih-i İnşaât? bölümlerinde de vefat eden ya da yapılan inşaatların tarihini düşmüştür?. ?Târih-i Vefeyât? bölümünde Mersin Ziraat Bankası´nda çalışan Şükrü Efendi´nin kız kardeşi Fıtnat Hanım´ın vefatı;  Mersin Ziraat Bankası memurlarından Mustafa Bey´in eşi Hatice Hanım´ın vefatı; lohusa hâlinde Mersin´de vefat eden ilk eşi ile ondan üçay sonra annesine kavuşan oğlu Mehmed´in vefatları; Mersin´de defnedilen Kâtip Garib Mehmet Efendi´nin, Mersin Müftüsünün on sekiz yaşında iken kaybettiği akrabası Fahri Efendi´nin vefatları için tarih düşülen şiirler yazılırken; ?Târih-i İnşaât? bölümünde Mersin´de Maarif adına yaptırılan otelin, Mersin Mekteb-i Rüşdiyesi´nin, tarihi Tarsus Camii´n ve Girit Muhacirleri için Mersin Mutasarrıfı Ziya Paşa´nın Mersin´de inşa ettirdiği camiin yapılış tarihleri için yazılan şiirlerdir. Tüm bunlarla beraber, Mustafa Âsım´ın, son iki dizesinin başka bir şairin yazdığı beşlik şiirinde kullanılmasıyla oluşan ve dönem edebiyatında yaygın bir yeri olan tahmisler de vardır. Tarsuslu Fehmi ile (Mersin) Jandarma Miralayı Âhid Bey´in birer gazeline yazdığı tahmisler de vardır. ?Ayrıca,  Adanalı Sırrî Efendi ile Tarsuslu Muhammed Naîm Bey´in Mustafa Âsım´ın gazellerine nazîresi yanında İzzet Palu´nun Mustafa Âsım´ın gazeline tahmîsi yine bu kısımda karşımıza çıkar. Jandarma Miralayı Âhid´in Mustafa Âsım´a cevap mahiyetindeki iki küçük beytini de anmalıyız?? ?Mekâtibât? bölümünde de Mustafa Âsım´a ve Serseri Ali´ye yazılan mektuplarla, onların başkalarına yazdıkları mektuplar bulunmaktadır? Serseri Ali Bey´e yazılan bir aşk mektubu dikkati çekerken; Ali Bey´in, Zileli Hûlisi Bey´e yazdığı ve ayrıca Mustafa Âsım´ın Mersin´den, Adana´daki bir dostuna yazdığı mektup şiirle birlikte Mersin Mutasarrıfı Mehmed Cemâl´ın Mustafa Âsım´a yazdığı mektup da bulunmaktadır. (s.48-49-50)

*? Mersin ceza reisi Rumelili Mehmed Tevfik Bey´in dünyaya gelen mahdûmu İhsan´ın tarihi.?  

1-Mîr Tevfik´i sevenler de sevinsin her ân

   Kıldı hayru´l-halef Allah Ramazan´da İhsân

   Gonca nevdir dese tarihine Âsım lâyık

   1318/1902

   Sahib ü feyz ü kemâl eyleye Rabbü´l Mennân. (s.189)

Mustafa Âsım

*?Mersin Ziraat Bankası memuru Tarsusî Emin Bey´in mahdumu Mehmed Feyzi´nin tarih-i tevellüdü.? 

                1-Bârekallah eyledi İhsan Rabbü´l-Âlemin                                                                                                                       
Şehr-i şevval şerîfte tıfl-ı nevzâd Emin                                                                                                                        
  İsmini yazdım Muhammed oldu Feyzirehberi                                                                                                               
1317/1901                                                                                                                                                                           
İffet ü rif´atle olsun vâlidinine mu´în (s.190)

Mustafa Âsım

*?Mersin Ziraat Bankası´nda Şükrü Efendi´nin hemşîresi Fıtnat Hanım´ın kabir taşına.? 

1-Her bakan görsün mezar taşımdan alsın ibreti

   Genç iken zâlim ecel gösterdi mevt-i gurbeti

2-Kûşe-i bağrımda yaslanmış üç aylık yavrumu

   Vermedim dünyâya göğsümde yatar gör hikmeti

3-Gözlerim dünyayı gözlerken görüptür gülşeni

   Hûriler mihmân idüptür rûh-i pâk-i FRıtnat´ı

4-Vâlidînimce heman Hallâk u zü´l-fadli´l-Azîm

   Eylesin ihsân sabırlar, zâil etsin kasveti  (s.192)

    11 Temmuz 1316/1900 

Mustafa Âsım

*?Mersin Ziraat Bankası memurlarından Mustafa Bey´in merhûme hareminin kabir taşına?

1-Leyle benzer mevt-i insânın hayatıdır bahar

   Çünkü Kur´ân ?Yahrucü´l-Hayy mine´l-meyyit? yazar 

2-İbret alsın âlem dünyada ebnâ-yı beşer

   Mâhitâbın çerh-i gerdûnundan ömre itibar

3-Bir zaman ben de kapıldım, gâfil oldum fâniye 

   Yorma, zihnin bî-vefâ dünyâya, mihnet âşikâr

4-İşte sağımda, solumda iki mağsûmem benim 

   Her ikisinin Hatîce ismidir tev´em cüdâ

5-Sinnim olmuştu yirmi yedi dünyâdan geçüb

   İffet ü ismetle geldim hûrîlere bergüzar

6-Yazdı kabrim taşını Âsım okudu Fâtiha

   Siz de ihdâ ediniz kılsın kabûl perverdigâr (s.192)

   12 Temmuz 1316/1900  

                                                                              Mustafa Âsım

*?Mersin´de  medfûn Kâtip Garîb Mehmed Efendi´nin kabir taşına yazılan?

1-İstersen eğer rahmet-i Yezdânîye mazhar

   İlminde amel eylediğin bâkîde göster

2-Dünyda sâdet arayan olmalı sâlih

   Zirâ ki bekâsında tüter misk ile anber

3-Kıl her işini emr-i ulûhiyete tefviz

   1316/1900

   Sinn-i hâtimede kılma heder olma mükeddder

4-Yok fâidesi servet-ü sâmân-ı cihânın

   Sa´yet olasın hil´at-ı îmâna müyesser

5-Her hâtırı ta´mîre çalış Âsım-ı şeydâ

   Rahmet okur ahbabına, kabr ola münevver (s.194)

Mustafa Âsım

*?Mersin´de müftü efendinin akrabasından on sekiz yaşında olduğu hâlde vefat eden Fahri Efendi´nin kabir taşına yazılan tarihi?

1-Etmedi dünyada Fahri Hazret-i Yusuf dahi

   Şâb u şeyhi aldatır sehhâr-ı dünyâ ey âhi

2-Fikr kıl her dem bek3ayı mâsivâdan çekelin

   Miskin istersen, mesâkîni sevindir ol sahî

3-Misl-i ömrüm gonca nevdir terk-i dünyaeyledim

                 1318/1902                                                                                                                                                                         
Okudu ihlâsı sûzîş yazdı Âsım tarihi (s.194)  

        Mustafa Âsım

***TARİH-Î İNŞÂÂT

 *?Mersin´de maârif nâmına yaptırılan otele tarih:?

1-Bu nüzhetgâha revnak bahşeden nûr-ı maâriftir

   Hezârân mâşâallah bu nazargâh-ı avâriftir

2-Temâşa eyledikçe bahre karşı şâd olur diller

   Yaşasın sarf-ı himmet eyleyen ehl-i maâriftir

3-Bulupdur feyz-i umrân bahtiyardır Mersin´in halkı

   Gidipdür küllî masraf ammâ şâyân-ı mesâriftir.

4-Ağustos mâhına doğru idi ikmâl-i inşâsı

   Yazılsın düştürengîn tarihiÂsım tesadüftür. (s.196)  

    1317/1901

Mustafa Âsım

*?Tarsus Câmi-i Şerîfinin târih-i imârı:? 

1-Kalb-i mü´mine verirmanzarası nûr-ı cilâ

   Câmiu´n-nûr makâm-ı Nebî-zîşân-ı safâ

2-Müftehir olmalıdır dâimâ Tarsus halkı

   Enbiyâ merkezidir çünki nazargâh-ı Hudâ 

3-Kılsın îmar edeni Hazret-i Hâlık mağmûr

   Eyledi murg-ı gönül tarih-i Âsım imâ (s.198)  

   (1316/1900)

Mustafa Âsım

*?Girit muhacirîn-i İslâmiyesiyçün Mersin Mutasarrıfı Ziya Paşa tarafından Mersin´de inşâ edilen Câmi-i şerîfe tarih:?

1-Kalır dünyada bâki yâdigar bu mescîd-i ra´nâ

   Büyük âsâr bıraktı sâhibü´l-hayrat Ziyâ Paşa

2-Muhacirîne vâcib rûz u şeb elhâk

   Duâlar eylemek evkât-ı hamse bâniye ihdâ

3-Hezârân maşâallah ruhu şâd eyler

   Verir rûhâniyet elbette ?subhâne´l-lezî esrâ?sı

4-Muhibb-i kıblegâhım söyletir ilhâm-ı Rabbâni

   Eder murg u gönül târihi îmâ Âsım-ı şeydâ (s.120)  

   (1316/1900)

Mustafa Âsım

*?Âsım´ın Mersin´den Adana´da bir muhibb-i sâdıkına yazdığı mektup?

1-Mevsim köhne bahâr oldu gülü reyhânın

   Verir elbette temâşâsı safâ Seyhân´ın

2-Gönül ister, gele ol semte, ayak bağlar var

   Zâhiren yoksa da manen ârâda dağlar var 

3-Bir de ailesi çok ailemiz yayladan

   Geldiler, kurtularak sîlte-i vâveylâdan

4-Şimdi ahrârları erzak-ı şitâ bahsinde  

   Ekle şâyan olacak cinsi de yok Mersin´de

5-Ya´ni bulgurluğa layık görünen hıntadan

   Vâr imiş belde-i Seyhân´da güzel hıntadan

6-Kaynatılmış dahi olsa bulgurun

   Daha memnûn oluruz hazırına uygunun

7-Altı ölçek kadar olsa kâfidir

   Döğmelik de iki ölçek vâfidir

8-Kaç kuruş tutarsa akçeyi takdîm edeyim

    Emr ü iş´ar ediniz yerine teslim edeyim  (s.205 

   (1316/1900)

Mustafa Âsım

*MEKTUP

Mersin´den Yemen´e, Urfa´ya, Malatya´ya, Haleb´e, Adana´ya mektuplar gelir gider. Dağılan dersim vilayeti memuriyetinden kaldığı anlaşılan dostluklar mektuplarla sürer. Hal hatır sorulur mektuplarla; Haleb´e gönderilen fidanlardan söz edilir, Adana´dan bulgur istenir; mektupların içinde bazen şiirler, dizeler de olur. 

Örneğin; 16 Aralık 1903 tarihinde Mahmud Ferid tarafından yanıt olarak yazılan bir mektup da, Mustafa Âsım´ın mektup içerisinde gönderdiği şiir hakkında şunları söyler:?Keşîde-i sülk-i belâğat buyurulan gazel-i bî-bedellerini o kadar âhenkli buldum, okadar sevdim ki tarîf edemem. O dildar ?ı hûnhâr çok bahtiyâr imiş ki böyle kıymettar bir medîhaya sezâvâ olmuş. Bâkî hürmet ü hasret. (S.233) 

Yine, 13 Mart 1904 tarihli Mahmud Ferid imzalı mektupta, dönem insanını temsilen, karşı tarafında şiirle ilgili olduğu algılanabiliyor??Hayli vakittir bir âlem-i sükûn içinde bulunuyordunuz. Şâirlik hâli böyledir. Zamân-ı inbisâtta bahâra tesadüf etmiş bülbül-i şûrîde-âsâ âram üsükûnet bilmedikleri gibi aksi hâlinde de vakt-i hazânı andırır bir sûret-i garîbânede ihtiyâr-ı inzivâ ile sâmit ü sakit bulunurlar.?(s.232)   

 

Âsım Efendi-zâde Mehmet Nûri

Hozat´ta geldi dünyâya; gönlüm sürûru

Amucası Ferhat gibi olmaya mağmûm Yâ Rabb

Pederi bahtı gibi olmaya mahzûn mehcûru (s.228)

                                                                                     Mustafa Âsım

*TEŞEKKÜR

            Haruniye doğumlu Avukat Ali Şahin Vural Atal (1944), Atatürk´ün 1001 numaralı Kıdemli Jandarma Başgediklisi olan babası İsmail Hakkı Atal´ın oğludur. Prof. Olan NadireYüksekışık, (ikizi) Hazine Avukatı Zeynep Seval Ünlüer, Timur Erdoğan ve  Mimar Ali Rıza Atal olmak üzere beş kardeştirler. Oğlu İsmail Hakkı (1970) ve MEB´da İngilizce öğretmeni Hatice Duygu Atal Hatice Duygu Atal (1975) ile birlikte Adana´da avukatlık yapmaktadırlar. 1960 yılından berişiir yazan, bazı şiirleri bestelenen Ali Şahin Vural Atal, atalarına aitolan bilgi ve belgeleri tarafımıza iletmesi sonucunda bu inceleme yazısını yazmış bulunmaktayız. Sayın Av. Ali Şahin Vural Atal´a teşekkür ederim.                                                                                                                                                                                 -son

* (Yrd. Doç. Dr. Nesime Ceyhan/Selis Kitaplar/Ocak 2010/256 sayfa)

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51