Ahmet DUMAN


30 Ağustos ve Fırat’ın Doğusu…

Çok okuduğumu söyleyemem ancak en azından yazılarıma kaynak olacak bilgi veya belgeleri nerden bulacağımı bilecek kadar kitap karıştırmışlığım vardır.


Çok okuduğumu söyleyemem ancak en azından yazılarıma kaynak olacak bilgi veya belgeleri nerden bulacağımı bilecek kadar kitap karıştırmışlığım vardır. Birkaç yıldır bazen gittiğim yerlere de taşıyarak sürekli okuduğum veya anlamaya çalıştığım bir kitap var. Doğal olarak yalnızca bu kitabı okuyor değilim başka kitaplar da var.  Margareth  MacMillan’ın yazdığı “Paris 1919”dan söz ediyorum konuyla ilgilenenlere salık veriyorum. Hele de Ortadoğu niçin böyle diye merak ediyorsanız hatta Ortadoğu’ya üzülüyorsanız şiddetle salık veriyorum…

 Son yıllarda edindiğim bir alışkanlığım var; okuduğum kitapların yanında,  bir de Sevr antlaşmasını okuyorum. Bu okumalarımı çok önemsiyorum. Belki geçmiş yazılarımda değinmişimdir: 20 yıla yakın zamandır iç ve dış politika mali ve askeri bir yığın olay yaşadık yaşıyoruz bu olayları Sevr Antlaşmasının ilgili maddeleriyle karşılaştırıyorum ve şaşırıp kalıyorum: Sanki bir takım gizli eller aracılığıyla Antlaşma yürürlükte tutuluyor ve u y g u l a t ı l ı y o r!

Örneğin, Cumhurbaşkanımızın ağzında yıllardır “Fıratın Doğusu” diye bir kavram var. Zaman zaman Orada bir terör koridoruna izin verilemeyeceği, güney sınırlarımızın güvenliği için Fıratın doğusunu hallaç pamuğu gibi atacağımızdan söz etmeyi de ihmal etmiyorlar… Şimdi olasılıkla siz yine “ne ilgisi var kardeşim Sevr’le filan diyerek itiraz edeceksiniz. Biliyorum. Fakat şimdi yazacaklarıma dikkat buyurunuz lütfen!

Kürdistan konusu Sevr Antlaşmasının “üçüncü bölüm” başlığı altında ele alınmıştır ve şöyle başlamaktadır:

”Madde 62: Fırat’ın doğusunda gelecekte belirlenecek olan Ermenistan’ın güney sınırının güneyinde ve 27. Maddenin ikinci kısmının ikinci ve üçüncü fıkralarının tanımlamalarına dayanarak saptanacak ve Türkiye’yi Suriye ve Elcezire’den ayıracak sınır çizgisinin güneyinde yerleşik Kürt unsurunun sayısal olarak çok olduğu bölgenin yerel özerkliği işbu antlaşmanın yürürlüğünü izleyen altı ay zarfında İstanbul’da oluşturulacak İngiltere, Fransa ve İtalya devletlerinden her birinin bir yetkilisi tarafından oluşturulan bir komsiyon tarafından hazırlanacaktır….”*

“Madde 63: Osmanlı Hükümeti 62. Maddede sözü edilen komisyonun kararlarını kendisine bildirilmesinden sonra üç ay içerisinde uygulamak mecburiyetindedir.”

“Madde 64: İşbu antlaşmanın yürürlüğe girmesinden bir sene sonra 62. Maddede anılan yöredeki Kürtler, bu yöredeki Kürtlerin çoğunluğu Türkiye’den ayrılarak bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Cemiyet-i Akvam’a başvururlar ve meclis de yerleşik halkı bu bağımsızlığa uygun görür ve onlara bağımsızlık vermesini Türkiye’ye tavsiye eyler ise Türkiye işbu tavsiyeye uymak ve bu bölge üzerindeki tüm hak ve yetkilerinden vazgeçmeyi şimdiden taahhüt eder….”*

Bunlar, olanaklar elverdiğince kısaltarak aldığım Sevr Antlaşmasının Kürdistan ve “Fırat’ın Doğusu” ile ilgili maddeleri.

Margareth MacMillan şöyle anlatıyor “26 Ağustos 1922 günü nihayet Türk karşı saldırısı başladı ve İzmir’e doğru yöneldi. Verilen emir kesindi: “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” Yunan kuvvetleri darmadağın oldu…

Bu maddeler ve bütünüyle Antlaşma yırtılıp atıldı. Hep böyle bildik ve inandık ama; ne yazık yaşadıklarımız inandıklarımızdan çok ayrı. Ne dersiniz?

Bana kalırsa bir "Sevr Antlaşması" edinin izlemeye başlayın…

*Bu maddelerin çevirilerini Osmanlıca metinden (Prof. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuk ve Siyasi Tarih Metinleri c.1, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1953) yaptım. 62. ve 64. Maddelerin biraz uzunca olmaları nedeniyle konuyla en ilgili bölümlerini aldım.

 

 

 

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00