FAİZ

Faiz konusundan ne zaman söz edilse bir güney ilinin ilçesine yaptığım bir seyahat aklıma gelir ki, bu seyahat otantik düzlemde, yöresel diyaloglu güzel bir öykü bile olabilirdi. 
Yöresel giysili bir adamla konuştuğumuzda, banka açmaya gittiğimizi düşünüp bana sakın banka açmamamızı, çok günah olacağını, faize karşı savaş ilan edercesine söyleyip duruyordu. 
Kaldı ki, biz bir banka açma yetkisine sahip değildik. Banka açılması yukarda kesinleşmişti biz sadece, olsa olsa bir teknik eleman olarak binanın banka olabilme özelliğine bakıp,ona göre rapor yazacak ve yine binanın son proje durumunu belirleyebilmek için, yerinde röleve çizimi yapacaktık ki, daha sonra, masa başında projesini çizebilelim. 
Her neyse, durum bu işte… 
Tabii faizin kökeninde bir helal haramlık olayı var biliyoruz ki… Müslümanlığın doğuşunda faiz yasaklanmış, doğal olarak tefecilik faizidir bu, birbirini boğazlamak isteyen insanların  ellerindeki sıfırlama silahıdır faiz tabii ki. O günkü algılanan olay bu kısaca.. Bu yüzden de yasaklanmış faiz. 
Fakat o günden bugüne bin dört yüz küsür sene geçmiş… Yerinde sayan bir şey yok. Çok şey değişmiş. Diyeceğimiz şudur ki… Devletlerin ekonomik sistemleri değişmiş.. Ekonomi almış başını gidiyor. Ve çok iyi yönetilmesi gerekliliğinin yanı sıra;toplumların dinamikleri olan  insanların, kurumların, devletlerin güncel alışverişte zarara uğramaması gerekir. 
 Sonuçta, alışveriş birimleri olan altın, döviz, tahvil vs. sürekli olarak güncel ekonominin gücüne bağlı olarak artı ya da eksi değişimler sergilerken, paranın da değişime ayak uydurması gerekmektedir. 
Enflasyonun seyri oranında kart vaziyeti alan para, yönünü faize göre belirlemektedir. Burda tabii, bütünüyle ekonomik işlev taşıyan ve birbiriyle orantılı bir işlev taşıyan enflasyonun reel olarak belirlenmesi gerekir.     
Faiz gerçekçi olarak belirlendiğinde, bankalara giden paranın yönü de dolulaşır. 
İşte bu nedenle, inanışla ilgili bakış açılarının da doğru ve gerçekçi olarak belirlenmesiyle bankaların uygun piyasa faiziyle topladığı paranın yönü de ekonomiye doğru kayabilir. Bunun aksi durumunda ise güven yitiren ekonomi zarar verici bir noktaya gelecektir ki, tedirgin ve güven bunalımını yaşayan para  ekonominin ufkunu aydınlatmaktan yoksul kalabilecektir.  
Bu nedenle, faiz olayında güncel ve gerçekçi olmak gerekir ki, para ekonomiye tabi bir eşleşmeyle doğru kullanılsın, dolayısıyla da kişi,kurum ve ekonomiye yararlı bir hâle gelebilsin.