Her geçen gün daha da farkına varıyorum ki;
Orhan Kemal´in, ?Çukurova´da her bahar harikadır. Gök masmavi, kırmızı topraklar yemyeşildir. Çukurova´nın bereketli toprağına dört kilo çiğit at, seksen kilo kütlü versin? dediği Bereketli Topraklar Üzerinde,
Yaşar Kemal´in, ?Çukurova´da her şey saydamdır. Kayalar, toprak, ağaçlar bile. Kuşlar, böcekler, yılanlar, insanlar bile. Gökyüzü ışıktan bir mavidir. Geceleri de ortalık silme yıldız döşelidir? diyerek tanımladığı bir coğrafyada olduğum için gerçekten şanslıyım.
Doğup, büyüdüğüm, ekmeğini yiyip, suyunu içtiğim buraya ait ne varsa daha bir ayrı seviyorum, Adana´nın izini tarihe bırakanları andıkça daha bir farklı mutlu oluyorum ve üretken, verimli, pek çok değerli sanatçı yetiştirmiş bu şehirde sanatsal, kültürel faaliyetleri gördükçe daha bir özel keyif alıyorum. Bunu gerçekleştirmek için çalışanlarla da ayrıca gurur duyuyorum.
Ocak ayı her zamanki gibi bu anlamda bereketiyle geldi şehrimize. Bir taraftan, yılın ilk fuarıyla bir kez daha kitap kokusunu içimize çekiyorken, bir taraftan da kurtuluş günümüz anısına çeşitli sanatsal olayların içinde bulduk kendimizi. 5-Ocak günü açılışı yapılan ve hala devam eden, ?Adana´nın İzini Bırakanlar; Şemsettin Başkurt/Adnan Ateşok? resim sergisi de bunların en önemlilerinden biriydi.
Seyhan Belediyesi, Altınoran Düşünce Ve Sanat Platformu, Adana Lions Kulüpleri ve 20 sanat, eğitim ve meslek kuruluşunun birlikte düzenlediği, küratörlüğünü Haluk Uygur´un ve Mehmet Emin Arıcı´nın üstlendiği, Yaşar Kemal Kültür Merkezi, Abidin Dino Sergi Salonu´ndaki bu sergide Adana´nın değerlerini sanatlarına aktaran iki üstadın, Şemsettin Başkurt´un ve Adnan Ateşok´un eserleri yer almakta.
Günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak bilinen Sanayi-i Nefise yani Güzel Sanatlar Akademisi´nde eğitim görmüş olan sanatçılarımızın aralarında kuşak farkı olmasına rağmen bu eğitim her ikisinin de sanat anlayışında benzerlik görülmesini sağlamış.
Şemsettin Başkurt, Atatürk´ün kurulmasını sağladığı Halkevleri´nde yetişmiş. 1932´de öğretmen olarak atandığı Adana´da, Tepebağ Ortaokulu ve İstiklal Ortaokulu´nda resim öğretmenliği yapmış ve 1948 yılında vefat etmiş. Buradaki yıllarında Abidin Dino ile tanışmaları, yıllar sonra Abidin Dino´nun Paris´te Şemsettin Başkurt sergisini açmak istemesine vesile olmuş. Ancak bazı sebeplerden ötürü Paris´te açılamayan sergi, öğrencisi ve aynı zamanda yakın dostu Yaşar Kemal tarafından İstanbul´da gerçekleşmiş.
Adnan Ateşok ise, Tepebağ Ortaokulu ve Adana Erkek Lisesi´ni bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Fakültesi´ne kaydını yaptırmış. İstanbul´da yaşadığı sürede Sanayi-i Nefise´ye misafir öğrenci olarak devam etmiş. Gençliğinden beri resme ilgisi olan Ateşok, aynı zamanda çiftçilikle uğraşırken vefat ettiği 2004 yılına kadar resim yapmaktan vazgeçmemiş. Başka sanatçılara da destek vermek için Adana´nın ilk özel sanat galerisini açmış. Adnan Ateşok Sanat Galerisi, bir çok sergiye ev sahipliği yapmış.
Tarzları benzeyen, konuları Adana olan, ikisi birbirinin devamı olarak değerlendirilen sanatçılarımızdan, Adnan Ateşok´un vefatından sonra açılan ilk sergisi olması sebebiyle ve bir kısmı talihsiz bir yangından kurtarılmış ve Yaşar Kemal´in öğretmeni Şemsettin Başkurt´un saklandığı yerden bulunup çıkartılan, Abidin Dino tarafından Paris´te açılmak istenmiş ama toparlanamamış eserlerinin yer aldığı, ikisinin birlikteliğinin Adana sanatının tarihsel gelişimine ışık tuttuğu bu sergi önemlidir. Bütün bu değerleri bizlerle buluşturmak, Adana´nın sanata olan ilgisini canlı tutmak isteyenlerin çabaları da son derece anlamlıdır. Dilerim ki şehrimize izini bırakanlara her geçen gün yenileri eklensin, Adana hep sanatla, kültürle anılıyor olsun ve hak ettiği gururu uzun yıllar yaşasın.
Tüm emeği geçenlere teşekkürlerimizle.
