Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


ARAP BİRLİĞİNDEN SURİYE´YE DAVET


Suriye´nin bütünlüğü konusunda bölgesel gelişmeler çarpıcı hızla yön değiştirmeye devam ederken, bu ülke toprakları ile demografik yapısına yönelik stratejik planların, yeniden değerlendirilmesinde fayda var.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun, Arap Birliği Dönem Başkanı olarak, Suriye´nin üyeliğe dönüşü için resmi çağrıda bulundu. Mişel Aun, aynı zamanda, yine Arap Birliği toplantısında, uluslararası toplumun, Suriye´den göç eden sığınmacıların yeniden Suriye´ye dönebilmesi için, gerekli koşuları hazırlaması gerektiğini de söyledi. Bu davet, Suriye gelişmelerinde yeni bir dönüm noktası olurken, mevcut yapısı ile birlikte Arap Birliğine kabul edilmek, Esad rejiminin de elini güçlendirdi.

Böyle bir gelişme durumunda, kuvvetle muhtemel bir Arap Birliği Silahlı gücü, barış gücü konumunda Suriye´ye müdahale imkânı bulabilecek. Bu durumda, Suriye rejiminin eli daha da güçlenecek ve kendi çağrısıyla ülkesinde olan ve kuvvetle kendini destekleyen Rusya ile birlikte, ülkesi genelinde daha radikal hareket etme imkânı bulacak.

ABD´nin Suriye´den çekilme planıyla yenilediği bölgesel stratejisine uygun olarak, gecikmeli ve sınırlı çekilmesiyle birlikte boşaltılan yerler, muhtemelen Arap Birliğinin görevlendireceği bir Arap Barış Gücü tarafından doldurularak, Türkiye´nin bölgede aktif rol almasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Daha da önemlisi, Türkiye´nin haklı ve konjonktüre uygun gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla fiilen bulunduğu coğrafyadaki konumu, Suriye´nin bütünlüğü kapsamında sorgulamaya açılacak. Daha önce Suriye rejimi tarafından, TSK, Türkiye´nin hedefine yönelik ısrarlı söylemine rağmen, buralarda işgalci olarak gösterilmek istenmişti. Astana süreci ile halen İdlip´te bulunan TSK Kontrol Noktaları da Suriye rejimi ve Rusya işbirliğiyle, Arap Birliği desteğinde ve Suriye bütünlüğü gerekçesiyle İdlip´e yapılabilecek bir operasyonla, sıkıntılı konuma gelebilecek. 

Türkiye, haklı ve ısrarlı YPG/PYD=PKK iddiası ile Fırat doğusuna müdahale kararı ve yaptığı iki harekâtın başarısıyla elini güçlendirirken, ABD´nin değişmeyen bölgesel hedefleri ile Rusya´nın çarlık döneminden bu yana vazgeçmeksizin sürdürdüğü Doğu Akdeniz´e inme ideali, halen güçlü bir sur gibi yerinde duruyor. Üstelik Rusya´nın bölgesel konumu, idealini gerçekleştirdiğini gösterir durumda.

Bu yeni gelişme, esasen, ABD-İsrail işbirliğiyle oynanan oyunun getirisi olarak, çok da sürpriz olmadı.

Suriye´de rejim değişikliğinin, güç odaklarının çıkarlarına yönelik sıralamada fazlaca önemi olmadığı da artık değişmez bir realite konumunda. Ancak, BOP kapsamında, Büyük İsrail Stratejisi gereğince, İsrail´in bölgesel güvenliği ve devamlılığı için vazgeçilmez olan, parçalanarak, gücünü önemli derecede yitirmiş küçük bölgesel devletler hedefi, Suriye´nin, ABD ve İsrail tarafından etkin yürütülen politikalarla, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün dolayısıyla genel çerçevede, Arap Birliği üzerinden baskılanmasıyla, geçici olarak geri plana itilmiş durumda. Zaten Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Sudan ve Lübnan´ın kontrol altında tutulmasıyla, Suriye´nin eski bölgesel etkinliği de sınırlanmış durumda. Üstelik bölgede halen korunmaya çalışılan bir YPG/PYD gerçeği var ki bu oluşumun varlığı, Trump´ın 20 millik güvenli bölge açıklamasıyla, bir nevi güvence altına alınmak isteniyor. Türkiye´nin, Fırat doğusuna müdahale için ortaya koyduğu haklı gerekçe de böylelikle ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Ancak, önemli bir realite yerli yerinde duruyor: YPG/PYD=PKK, bu yeni planın hayata geçirilmesiyle, Suriye coğrafyasında varlığını korumaya devam edecek. Bu devamlılıkta, KCK yapılanmasının sürekliliği ve hedeflerinin Türkiye´nin bekası üzerindeki tehdidi de devamlılık gösterecek.

Ayrıca, bu oluşumun Suriye kuzeyindeki varlığı teminat altına alındığında, bölgesel süreçte değiştirilen ve baskılanan demografik yapıların, güç odaklarının istemleri doğrultusunda yanlı bilinçlendirilmesiyle, geleceğe yönelik, çok daha büyük sorunlara tohumlama yapılmış olunacak.

Bölgesel kontrollü kaos İsrail için olmazsa olmaz konumundayken, yapılan stratejik planlamalar, konjonktüre uygun taktiksel oyunlarla, acımasızca devam ettiriliyor.    

Önümüzde duran kısa-orta vadeli dönem, Türkiye dâhil tüm bölgenin geleceği için, büyük önem arz ediyor. Güçlü vizyon sahibi, kararlı, kendi çıkarlarından tavizsiz, sürdürülebilir sağlam ekonomisi olan, güçlü ve caydırıcı ordusu olan, güçlü ve uygulanabilir strateji geliştirebilen ve kurulan masada kalmayı başarabilen devletler, bölgesel kazananlardan olacak. Trump´ın devam eden açıklamaları da satır aralarına dikkatle yerleştirilerek vurgulananlarla, bu bağlamda önem kazanıyor.

Can UĞURATEŞ    

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00