M. Ziya YERGÖK


BAŞKANLIK İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE CHP´YE DÜŞEN GÖREV


        AKP ve MHP´nin üzerinde anlaştığı Anayasa değişiklik paketinin TBMM´ne sunulduğu günün akşamı ülkemiz Beşiktaş´ta acımasız ve alçakça bir terör saldırısı daha yaşadı.Önce Aladağ´daki Yurt yangını, arkasından Beşiktaş´taki canice saldırı yüreklerimizi dağladı, morallerimizi bozdu. Çok üzgünüz,acıları paylaşıyoruz, ancak ateş düştüğü yeri yakıyor.  Acılı ailelere ve halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyorum.

         Meclise sunulan Anayasa değişiklik teklifine gelince; adına bir aldatmaca olarak ´Cumhurbaşkanlığı´´denilse de,kesin olan şudur ki, parlamenter sistem terk ediliyor yerine ?Türk Usulü Başkanlık Sistemi´ geliyor.Ayrıca seçilen kişinin parti üyesi olmasının da önü açılıyor.T eklifin ?´Genel Gerekçesi´´ne baktığımızda Koalisyon hükümetlerine vurgu yapılarak ?´Ülkemizde siyasi hayatın istikrara kavuşturulması ve tartışmasız istikrar üreten bir sistemin benimsenmesinin önemi açıktır.Anayasa değişikliği teklifi ile sunulan model,Türkiye´nin sistem tecrübesi ve dünya hükümet sistemi pratikleri gözetilerek geliştirilmiş rasyonel bir modeldir´´denilmektedir. Bu tespit hiçbir şekilde doğru olmadığından katılmak da mümkün değildir. Bugün dünyada, başta Almanya olmak üzere pek çok ülke başarılı bir şekilde koalisyonla yönetilmektedirler. 14 yıldır AKP´nin tek parti iktidarı ile yönetilen ülkemizin bugün iç barıştan,dış barışa; ekonomiden,eğitime; demokrasiden,adalete geldiği nokta her yönüyle içler acısıdır.  Bu nedenle sorun sistemden değil AKP´nin yönetim anlayışından ve zihniyetinden kaynaklanmaktadır.  AKP,Bahçeli´nin de desteği ile 16 Ağustos 2015 Rize konuşmasında ´´İster kabul edilsin ister edilmesin Türkiye´nin yönetim sistemi değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmelidir´´diyerek anayasaya aykırı davrandığını kabul eden Cumhurbaşkanının talimatını yerine getirmeye,böylece mevcut fiili durumu hukukileştirmeye çalışmaktadır. Yine değişiklik teklifinde,Yerel ve Genel Seçimler ile Başkanlık seçiminin 2019´da yapılacağı belirtiliyor. Referandum için gönüllerde geçen tarihin de eğer yetişirse, 23 Nisan 2017 olduğu söyleniyor. Peki neden 23 Nisan? Çünkü 23 Nisan 1920´de ülkenin kurucu kadrosu önce Ankara´da Meclisi açmış, bu Meclis ile Ulusal Kurtuluş Savaşını yönetmiş ve başarıya ulaştırmış, ardından da bir çağdaşlık ve uygarlık projesi olarak Cumhuriyeti ilan etmiştir. Parlamenter sistemi sonlandırma, Cumhuriyet´le hesaplaşma ve rövanş alma mantığına bakılırsa durum anlaşılıyor. Aslında, Siyasi Partiler Yasası´nda ve Seçim Yasalarında gerekli değişiklikler yapılarak, parti içi demokrasi güvenceye alınıp,%  10´luk seçim barajı düşürülüp, temsilde adalet sağlanarak parlamenter sistemin aksayan yönlerinin düzeltilmesi gerekirken, yasayla yapılabilecek bu değişiklikleri yapmayıp,mevcut aksaklıkları rejimi ve sistemi değiştirme amacıyla kullanmak her şeyden önce iyi niyetli değildir. Çünkü,her ülkenin siyasal sistemi ve rejimi o ülkenin tarihi şartları içinde belirlenir. Türkiye´de de böyle olmuştur. Teklifin kabul edilmesiyle, demokrasiden ve hukuk devletinden tamamen uzaklaşılacağı, otoriter bir tek adam yönetiminin  artık anayasal bir dayanağa kavuşacağı açıktır. Teklifteki,milletvekili seçilme yaşının 18´e düşürülmesi gibi kimi maddeler ise 12 Eylül 2010 değişikliğindeki zehirli hapı yutmayı kolaylaştıracak ?´tatlandırıcı´ maddeleri anımsatmaktadır. TBMM´nin görevi kişiye özel düzenleme yaparak,hukuku siyasileştirmek değil,siyaseti hukukileştirmek olmalıdır.

Bugün     aklı selim,söz konusu değişikliğin Meclis´ten de geçmemesi gerektiğini söylüyor. Eğer,büyük bir sürpriz yaşanmasa Komisyon ve Genel Kurul aşamalarında yapılacak küçük rötuşlarla da geçecek gibi görünüyor.         Meclis´te de kabul edilip geçmesi durumunda, halkımızın referandumda engin sağduyusu ile bu rejim ve sistem değişikliğine karşı çıkacağını, AKP´ye ´HAYIR´ diyeceğini böylece iktidara ve yönetime bir nevi hesap soracağını düşünüyorum. Ancak şunu da bilmeliyiz ki, halk durup dururken hesap sormaz,toplumu örgütleyecek, ona umut ve güven verecek, öncülük yapacak bir güce gereksinim vardır. İşte burada Cumhuriyet Halk Partisi´ne çok büyük görev düşüyor.Aksi halde çaresiz ve umutsuz kalan halkın otoriter güce sığınmaktan başka seçeneği kalmayacaktır. 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimlerini hatırlayalım. 7 Haziran´da AKP 10 puan kaybedip ufukta Koalisyon görününce, rdı ardına patlayan bombalar ve artan terör saldırıları sonunda, o güne kadarki seçimlerde hep ekonomik kaygılarla oy kullanan seçmen ilk kez güvenlik endişesiyle oy kullanmış ve yeniden AKP´ye yönelmişti. İnanıyorum ki, CHP her şeyden önce kendisi inanır,iyi organize olur,öncülük yapar,parti içi dinamikleri ve toplumsal dinamikleri harekete geçirirse, Referandumda ?Başkanlık Sistemi´ reddedilir. Çünkü bizim kullanacağımız ve topluma sunacağımız argümanlar daha güçlü ve haklıdır.

Burada yapılması gereken bir iş daha vardır. Başta CHP olmak üzere,demokrasiden ve hukuktan yana olan tüm kişi ve kurumların öncelikle mücadelesini vermesi gereken en önemli konu, OHAL rejiminde bir Anayasa Referandumu yapılmasına şiddetle itiraz etmek olmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin askıya alındığı, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, ülkenin KHK´lerle yönetildiği bir ortamda Anayasa Referandumu yapılamaz. Yapılırsa,kabul edilmesi halinde de onun meşruiyeti sürekli sorgulanacak ve tartışma konusu olacaktır. Böyle bir durum ülkeyi ve topumu birleştirmeyecek aksine ayrıştıracaktır. 1982 Anayasa´sının % 92 oyla kabul edilmesine ve onlarca kez değiştirilerek yapılan bunca iyileştirmeye rağmen hala tartışılıyor ve meşruiyetinin sorgulanıyor olması yasakçı ve baskıcı bir ortamda ve olağanüstü koşullarda kabul edilmiş olmasındandır. Referanduma demokratik, adil ve eşitlikçi şartlar içinde gidilmelidir. Kaldı ki,ülke içinde bir taraftan terörle savaşım sürdürülürken, ordumuz sınır ötesinde de bir başka savaşı yürütmektedir. Bir nevi savaş hali yaşamaktayız.Bu da ayrıca dikkate alınması gereken bir durumdur.

            12 Eylül 2010´da yapılan Anayasa Referandumu % 42´ye karşı % 58´le kabul edilmişti.(Adana´da ise tam tersi olmuş, % 58 Hayır,% 42 Evet çıkmıştı.)Ancak Referanduma katılımın % 73.71´de kaldığını ve 14 milyona yakın seçmenin Referandumda sandığa gitmediğini de unutmayalım.Bu arada, son yapılan 1 Kasım Genel Seçiminde ise katılım oranının %85.23 olduğunu da anımsayalım. 2010 yılındaki Anayasa Referandumu´nda;AKP ve o zaman çok yakın müttefiki olan Fethullah Gülen ve Cemaati, Sol liberaller (yetmez ama evetçiler),"EVET"çıkması için çalıştılar. Fethullah Gülen´in o dönem söylediği "gerekirse mezardaki ölüleri de getirip ´Evet´ oyu kullandırmalı" sözü ile referandumdan EVET çıkması sonrasında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan´ın yaptığı teşekkür konuşmasında "Dünyanın dört bir yanından, Okyanus ötesinden bu sürece destek veren tüm kardeşlerime de teşekkür ediyorum"sözleri halen hafızalardadır.


        Diğer taraftan, bugünkü HDP´nin öncülü olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ise ?´Referandumda ?evet´ ve ?hayır´ çerçevesine sıkışmayarak Türkiye´de ?başka umut var´ demek için 12 Eylül´de ?boykot´ diyoruz´´demişti. Ayrıca çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu da ?Boykot´ çağrısı yapmıştı. OHAL rejiminde üyeleri KHK´lerin en büyük mağdurlarından olan KESK, 2010 referandumunda "Cepheleşmenin tarafı olmayacağız" diyerek görüşünü açıklamıştı. Sonuçta ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz kıyısındaki illerle Trakya illerinde HAYIR oyu çıkmıştı. Bunların dışında Doğu Anadolu´da Tunceli´de, Doğu Karadeniz´de Artvin´de İç Anadolu´da Eskişehir´de, Marmara´da ise sadece Bilecik´te HAYIR oyları EVET oylarını geçmişti. Özetle,bugün HDP´nin ezici bir çoğunlukla birinci parti olduğu illerde BDP´nin boykotu etkili olmuş,kullanılan oylarda ise neredeyse silme EVET oyu çıkmıştı. Yeni Anayasa paketi hakkında yapılan ilk açıklamalara bakılırsa bu illerde bu kez  HAYIR oyu çıkabilir.Ayrıca bugün "Başkanlık Sistemi" için yapılan Anayasa Koalisyonunun, AKP-MHP arasında olmaktan çok,AKP-Bahçeli arasında olduğu düşünülecek olursa referandumda Bahçeli´ye karşı olan MHP tabanının da büyük oranda HAYIR demesini bekleyebiliriz. Kimi MHP milletvekillerinin açıklamaları ve CHP Adana mitingine yansıyan görüntüler bu beklentinin yanlış olmadığını ortaya koymaktadır. Kısaca, her şey önce CHP´nin gücünün farkına varmasına, inanmasına ve öncelikle partiyi sonra da demokrasiye inanan,cumhuriyeti savunan tüm kişi ve kurumları bugünden harekete geçirmesine ve ortak bir eylem planında buluşturmasına bağlıdır. Yapabilir mi?  Buna mecburuz. En azından umut ediyorum. Başarabilirsek eğer, o gece demokrasinin ve Cumhuriyet´in kazandığı; ülkenin makus talihinin yenildiği; AKP´nin sandığa gömüldüğü; CHP´nin ise yıldızının parladığı tarihsel bir an olur. Böylece "karanlığın en koyu olduğu an,şafağın en yakın olduğu andır" sözü de gerçek olur.

 

 

 

 

                   

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51