Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


BİZ VE İLİM


                İnsanoğlu garip bir varlıktır.

                Diğer varlıklardan farkı düşünmesidir. Evrendeki, vahşi dinozorlar arasından sıyrılıp, egemenliğini kurması, düşünmesinden dolayıdır. Yoksa düşmanlara karşı düşüncesizce, saldırsaydı bu güne gelemezdi. Belki bizde olamazdık.

                Evrenin belli evresinden itibaren insanoğlunun izine rastlıyoruz. Bunlar tarihçilerin deyimi ile Yontma taş devri, Cilalı taş devri gibi devreler adıyla anılmaktadır. Daha sonra insan olarak ortaya çıkma devresi yazının bulmasıyladır. Yazıyı bulan insanoğlu, dağınık halden, toplu hale doğru gelişmiştir. Toplu halde yaşadıkça, bir şeyler icat, etmiş, kendini geliştirmiştir. Çünkü birlikten kuvvet doğar düşüncesi, her zaman işe yaramıştır. Önce kabilelere, daha sonra Milletlere, daha sonra ülkelere ayrılmış şimdiki düzeye ulaşmıştır.

               Tabi ki bu aşamalara gelmeleri kolay olmamıştır.Çevremizde açık ve net olarak gördüğümüz bir medeniyet kalıntısı bulunmaktadır.Onlarda, dağın tepelerine örülen taş duvarlardır.Bu kadar enginlerde yerleşim yerleri varken, dağın eteklerine kaleler kurulması bir gerçeği bize haber vermektedir. O gerçek, her an bir yerlerden saldırı geleceği korkusuyla yaşadıklarıdır. Kimsenin yarına güvencesi olmadığı kesindir.

           Çünkü insanoğlu gariptir. Kimin ne yapacağını bilinmemektedir. Sayısız kanlı savaşları hepimiz biliriz. O savaşlardan sağ çıkmak mümkün değildir. Çıkanlar yine düşünen insanlar olmuştur. Düşünmeyen insanlar yaşayamamıştır.

               İnsanoğlu gariptir diyoruz da, onun davranışlarını inceleyen bilim adamları mevcuttur. Olmaya da devam etmektedir. Bu konuda uzman değilim. Fakat adını ve düşüncesini çok iyi bildiğim, bir bilim adamından bahsetmek istiyorum. Amerika da 1908 Yılında doğmuş Yahudi kökenli bir filozof, adı Maslov´dur. İnsan ihtiyaçlarını sıraladığı için Üniversite okuyan herkese anlatılmıştır.

              Bu adam insanın ihtiyaç sırasını beşe ayırmıştır. Bir ihtiyaç karşılanmadan, diğer ihtiyaç´ın düşünülemeyeceğini ileri sürmektedir. Bu görüşünden dolayı, bir şahsın nerede olduğunu birkaç kelimeyle anlamak mümkündür. Ben de; yeni karşılaştığım insanı tanımak için, bu ihtiyaç listesini test ettiğim çok olmuş ve başarılı olmuşumdur. Okuyucularıma da tavsiyem bu yüzdendir. Şimdi gelelim ihtiyaç sıralamasına

             1-Fizyolojik ihtiyaçlar.

             Bu ihtiyaç acıkma, giyinme, yanma, üşüme, uyuma, yatma, ısınma gibi fizyolojik ihtiyaçlardır. Başka bir deyişle yaşaması için gerekli olan ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlar yerine gelmedikçe kimse mutlu olamaz. Yani demek istiyor ki; acıkmış bir insana bir yığın altın versen, ya da en güzel kadını göndersen veya tarlalar, takımlar, sıralamanın hiçbir anlamı yoktur. Onu memnun edecek tek şey karnının doymasıdır. Ondan başkasının değeri yoktur. Bunun gibi yanma, donma, gibi ihtiyaçlarda buna benzer davranışlardır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadan, diğer ihtiyaçlar ortaya çıkmaz.

              Bu ihtiyaç yerine getirilince ikincil bir ihtiyaç ortaya çıkar. Yani aç olan bir insana ekmek verilince, karnı doyar. Karnı doyunca, yeni bir ihtiyaç düşüncesi hasıl olur. Ve mutsuzluğu farklılaşarak devam eder.

           2-Güven ihtiyacıdır.

            İnsanın karnı doyunca kendini başka bir mutsuzluk içinde bulur.

          ?Ben, bugün karnımı doyurdum, yarınım ne olacak? Yarın bu karnımı nasıl doyuracağım? Karnımı doyurmak için ne yapmalıyım ??demeye başlar. Bu isteklerini yerine getirene kadar, mutsuzluğu devam eder. Ona dense ki;

           ?Sen şurada çalışacaksın. Sigortan var. İşten atılmayacaksın. Çalıştığın sürece karnın doyulacak.? İşe başlayan kişide bir süre sonra başka istekler ortaya çıkmaya başlar. Yeni istekleri yerine gelene kadar huzursuz ve mutsuz olmaya devam eder.

          3-Ait olma isteği.

          İnsan karnını doyurup, yarın için de güveni görünce, üçüncü istek olan; ait olma ihtiyacı ortaya çıkar. İnsan kendi kendine sormaya başlar.

        ?Ben kimim?

          Irkım ne?

          Dinim ne?

          Hangi parti denim?

          Hangi takımı tutarım?

          Hangi şehirliyim?

          Hangi devlettenim ??gibi sorular insanı meşgul etmeye devam eder. Her ne kadar fizyolojik ihtiyaçlar kadar olmasa da kafasından bir türlü atamaz. Bu adama deseniz ki;

          Sen filancanın oğlusun, Irkın Türk, Dinin İslam, Ak Partiyi tutarsın, Fenerbahçelisin, Adanalısın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın. Bu kimliklerle tanışan insan, bir süre sonra başka duygulara dalış yapmaya başlar. Önceki ihtiyaçlara göre az da olsa sıkıntı devam eder.

        4-Saygı ihtiyacı.

         İnsan ait olduğu yerlere kavuşunca, saygı görmek ister. Bulunduğu partide bir söz sahibi olmak ve farklı olmak ister. Tuttuğu takımın maçlarını takip eder. Milletinin tarihini öğrenmek ister. Anasına, babasına yakın olmaya çalışır. Dininin gerekleri yerine getirir. Namaz kılar, Oruç tutar, Kuran okur. Yaptıklarını göstermek ister. Bütün bunları yaptıkça yeni rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlar. 

        5-Ben ne yapabilirim düşüncesi:

         Bu istek, her şeyini karşılayan topluma karşı bir sorumluluk duygusudur. Kendini doyuran, hayatını güven altına alan, var oluşunun bir parçası bulunan ve saygı, sevgi gördüğü topluma karşı, bir sorumluluk ve bir şeyler verme ihtiyacıdır. Bu durum insanı boş durdurmaz. Topluma karşı bir şeyler vermek için zorlanmaya başlar. Gariptir ama ait olduğu topluma ne kadar verebilirse, o kadar mutlu hisseder kendini. O artık yaratıcıdır. Sorunları çözücüdür. Herkese yardımcıdır. Ve artık örnek bir insandır.

          Şu anda ben. Sabah, akşam, gece gündüz, haber dinleyip, olayları yorumlamaya çalışıyorsam. Gelen, giden, soran, sayan, insanlara yardımcı olmaya uğraşıyorsam, hatta günde 4 saat ve üzeri kitap okumaya kendimi mecbur hissediyorsam, bu ihtiyaç düzeyindeyim demektir. Maslov´un görevi burada bitiyor. Bundan sonrası beni ilgilendiriyor.

         Ben kimim?

         Bir ay önce bir WEP sitem oldu. Bu sitede şiirlerimi, hikâyelerimi, fıkralarımı, yorumlarımı ve Romanlarımı yayımlıyorum. Kısa bir zamanda altı yüzün üzerinde insan siteme uğramış, misafirim olmuş. Yazdıklarımı görmüşler, ya da okumuşlar. Onların bir? tık? etmeleri, beni sonsuz duygulara sevk etmiştir. Misafirim olan o güzelim insanların, yazılarımı okuduktan sonra düşüncelerini yazmamaları, beni üzmektedir.

          Yazarken illaki hoşlandıklarını belirtmelerini, istemiyorum. Beğenmedikleri konularda hatırlatma yapmaları benim ibrem olacaktır. Ola ki bende insanım. Benimde istemeyerek yaptığım yanlışlarım olacaktır. Yüzünü görmediğim bu insanların beni anlayacakları hakkına sahibim. Bu yüzden diyorum ki;

        Ben kimim?

       Yazılarım beni nasıl tarif ediyor. Öğrenmek istiyor,

       Saygılar sunuyorum.

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92