Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÖLGESEL OYUN DEĞİŞİYOR MU?


ABD Başkanı Trump, yine önemli bir açıklamayı oldukça sıradanmış gibi yaptı. Trump, ABD´nin çok kısa süre sonra, Suriye´den çekileceğini söyledi. Gerçi hemen ardından, Dışişleri sözcüsü bu konuda bilgisi olmadığını dile getirdi ancak Türkiye iç siyasetinde sıradanlaşmış bir tabiri kullanmayı gerektirecek bir açıklamada Fransa´dan geldi. Fransa Devlet Başkanı Macron, Suriye´de Kürtlere yani YPG/PYD oluşumuna destek vereceğini açıkladı: Zamanlama manidar.

Fransa, öncelikle Menbic´e ve Kuzey Suriye´ye asker göndermeyi planlarken, ABD bölgeden çekileceğini açıklıyor ve tam da Türkiye´nin kararlılıkla yürüttüğü ve başarılı olduğu, yeni bölgesel stratejisi etkinliğini artırırken.

ABD bu gelişmenin sinyallerini, esasen Ulusal Güvenlik Stratejisini açıklarken vermişti. Rakip olarak Çin, Düşman olarak İran tanımlanırken, ABD´nin, Pasifik ve körfez hakimiyetlerini doğrudan elinde bulundurmak istediği, ağırlığı Pasifik yönünde kullanacağı ancak Ortadoğu´da yeniden oluşturacağı dengelerle, burada Suudi Arabistan-Mısır-İsrail ekseninde değişimle kontrolü sağlayacağı görülüyordu. ABD, bu hamlesiyle bölgede bulunan en güçlü müttefiki konumundaki Türkiye´yi kaybetmek veya daha fazla karşı karşıya gelmek istemediğini gösterdi. Çünkü yeni hamlesiyle, Türkiye bölgede etkinliğini artırırken, Fransa´nın bölgeye aktif konumda gelmesiyle, Türkiye doğal olarak AB ile karşı karşıya kalmış olacak, üstelik Türkiye-AB ilişkileri en gergin dönemini yaşarken.

Türkiye´nin, Zeytin Dalı Harekâtı süresince deklare ettiği, müteakiben Menbic ve Fırat Doğusuna müdahale söylemini, son yapılan MGK toplantısında Sincar ve Kandil ile geliştirmesi, akıllara, Misak-ı Milli de belirlenen güney sınırını getirirken, esasen Türkiye´nin savunması için derinlikte tertiplenme ve kontrolün gerekliliği de bir realite. Ancak, Türkiye´nin MGK kararlarını açıklamasıyla, ABD´nin Suriye´den çekilme kararı ve Fransa´nın bölgeye geleceğini açıklamasının art arda gelmesi önemli ve Birinci Büyük Savaşın halen sonuçlanmadığının da göstergesi. Fransa, Sykes-Picot sonrası bulunduğu Suriye-Lübnan bölgesinden vazgeçmek istemiyor.

ABD, maliyeti giderek yükselen Suriye politikalarından, sapma göstermek zorunda hissediyor. Çünkü bölgenin kaynakları Irak, körfez ve Suriye güneyinde Golan ile Doğu Akdeniz´in güneyinde ağırlığını hissettirirken, Kuzey Suriye´nin önemi, Irak bölgesindeki enerji kaynaklarının, buradan aktarımından kaynaklanıyordu, tabi ki Büyük İsrail Stratejisini dışarıda bırakarak. ABD, bölgesel giderleri azaltıp, Türkiye ile ilişkilerini yeniden normalleştirme konumuna alırken, cepheyi de genişleterek, üzerindeki tepkiyi azaltmayı hedefliyor gibi. Bunu yaparken, sıklet merkezini de Pasifik istikametinde kaydıracak ama körfezin ve mümkün olduğunca Doğu Akdeniz´in kaynaklarını da kasasına aktarmaya devam edecek.

Türkiye´nin, değişen bölgesel stratejisinde başarıya ulaştığı görülüyor. Ancak, bazı tarihsel gerçekleri hatırlamakta fayda var. Bunlardan ilki; daha Milli Mücadele devam ederken elde edilen kazanımla, Caber Kalesinin Türk toprağı olarak kabul ettirilmesi, ikincisi; Hatay´ın kansız bir şekilde Türkiye´ye katılımının sağlanması.

Caber Kalesi, Akçakale üzerinden kuş uçuşu 95 Km civarında. Arazideki konumuyla Menbiç güneyi, El Bab güney doğusu, Halep doğusunda kalıyor. Kuş uçuşu Menbiç´e 80,  El Bab´a 95, Halep´e 110 Km. mesafede. Rakka´ya da 35 Km mesafede ve batıdan ulaşım hattı üzerinde. Yani konumuyla önemli bir stratejik avantaj sağlıyor. Buranın elde bulundurulmasıyla, gerektiğinde, doğal bir engel olan Fırat Nehri doğusundan, bölgenin bağlantıları rahatlıkla kesilebiliyor. Yani buranın ısrarla elde tutulmak istenmesi, ecdat yadigârı olmasından çok, stratejik konumunun Türkiye´ye kazandıracağı avantaj gibi değerlendirilebilir ki dönemine göre yine bir dehayı, Atatürk´ü ön planı çıkarıyor. Ne yazık ki bu avantaj, ABD´nin ortaya koyduğu basit bir IŞİD taktiğiyle, türbenin Türkiye sınırına taşınmasıyla kaybedildi. Gerçi türbe asıl yerinden daha kuzeye taşınmıştı ancak o konumuyla da Menbiç´i kontrol altında tutmaya yetiyordu.

Hatay´ın stratejik konumu, bugün yaşananlarla zaten açıkça ortada duruyor. Türkiye, Hatay hamlesini yapmamış olsaydı, bu gün Suriye kuzeyinde yarattığı etkiyi hiçbir zaman ortaya koyamayacak ve muhtemelen, ABD hedefine ulaşıp, YPG/PYD/PKK üzerinden yeni bir oluşumu kurmuş olacaktı.

Bölgede yeniden değiştirilmeye çalışılan dengelerde Türkiye´nin kararlılığının devamıyla, yeni hamleleri çok iyi değerlendirerek hareketi önem kazanıyor. Kazanım devam edecek mi? Eğer oyun kurallarına uygun değerlendirmelerle devam ettirilebilirse, kazanım devam edecek gibi görülüyor. Ancak, halen etkin olarak bölgede bulunan Rusya´nın sessizliği ile AB´nin, Fransa´nın çıkışıyla vereceği tepki düşündürücü. Türkiye, I.Napolyon´dan bu yana devam eden Almanya-Fransa gerginliğini bölgede kendi lehine kullanabilirse, büyük bir avantaj yakalamış olacak. İngiltere ise halen, Ürdün´den Gallup Paşanın gönderilmesiyle kaybettiği siyasi etkiyi, yeniden yakalamak için hamlesini hazırlıyor olmalı.

Oralarda bir yerde güzel ve ihtişamlı bir at otlanıp dururken, birilerinin kendisini sahiplenmesini bekliyor. Etrafta ona doğru sinsice sürünenler var ve bunlar birbirlerini de kolluyor. O atı sahiplenen Üsküdar´ı geçtiğinde, diğer tüm sinsiler, sürünürken aldıkları yaralarla baş başa kalacak. O atı sahiplenen, neden Türkiye olmasın?

Can UĞURATEŞ    

        

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05