Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÖLGEYE PANORAMİK BAKIŞ


Yaklaşan yerel seçimlere yönelik çalışmalar tüm hızıyla devam ederken, sınırlarımızın hemen ötesinde süregelen, güç dengeleri mücadelesi de hız kesmiyor. Ancak, her dönem olduğu gibi, Türkiye´yi yakından ilgilendiren ve doğrudan bekasını tehdit eden gelişmeler, seçim süreciyle birlikte medya gündeminde arka plana düşmüş gibi.

Trump´ın, ABD askerini Suriye´den çekeceğini açıkladığı tweet ile bölgesel gelişmelerin yeni bir boyut kazandığı düşünülmüştü. Suriye gelişmelerinde devam eden süreçte, ABD yetkili organlarının farklı açıklamalarıyla kafalar karışmışken, çekilme süreçlerine yönelik verilen sürelerin, muğlâk olduğu ortaya çıktı. Esasen, ABD´nin, çekilmeye esas birliklerinin personel sayısının yaklaşık 2200 olmasıyla, mevcut imkân ve kabiliyeti ile birkaç günde çekilmeyi tamamlayabileceği oldukça netti. Ancak, ABD sadece birlik kaydırmaları ile yetindi. Zaten maksat, kafaları karıştırıp zaman kazanmaktı.

Ardından Trump´ın yeni açıklamalarıyla, ABD´nin bölgeden çekilmeyeceğini, ağırlıklı olarak Irak bölgesinde mevcut üslerinde tertipleneceğini ve gerektiğinde, Suriye´yi buradan vurabileceğini öğrendik. Sonrasında bir realite daha netleşti ve ABD, Irak bölgesinden, etkin olarak İran´ı izleyeceğini açıkça söyledi. Muhtemel bir İran-ABD çatışmasında, savaş alanı olarak Irak toprakları kabul edilmiş oldu. Irak topraklarını ve bölge halklarını, yeniden acı dolu günlerin beklediği, bu durumda açıkça ortaya çıktı. Oysa onlara, Saddam sonrası özgürlükler ve demokrasi vaat edilmişti. 

Türkiye´nin haklı ısrarı karşısında, ABD, yeni gibi görünen bir söylemle güvenli bölge açıklaması yaparken, güvenli bölgenin, kimin kontrolünde olacağı konusunu muğlâk bıraktı. Fırat doğusunu kapsayacak şekilde, Türkiye sınırından itibaren 20 mil derinliğinde güvenli bir bölge oluşturulursa, bu bölgenin güneyine inmesi doğal olan YPG/PYD´nin, tehdit özelliği ortadan kalkmayacak ve Suriye rejimi ile YPG/PYD arasında bir anlaşma olduğunda, durum karışacak. Çünkü Suriye rejimi, toprak bütünlüğü bağlamında bölgede hak talep ederken, uluslararası arenada haklılık da kazanıyor. Bu durumda, kapsayıcı, kucaklayıcı, birleştirici bir söylem ve iddiaya yönelik davranış sergileyecek olursa, Suriye rejimi, kalıcılığıyla, uluslararası hukukta haklı konuma gelecek

Cumhurbaşkanı ile Putin görüşmesinde, Rusya tarafından, Adana mutabakatı ortaya kondu. Bu mutabakatın, Rusya tarafından ne maksatla gündeme getirildiği iç siyasette çok tartışılırken, bundan maksadın, Türkiye´nin, Suriye rejimi ile doğrudan görüşmelere başlaması için bir yönlendirme olduğu açıktı. Zaten kısa sürede, Tel Rıfat bölgesinde, YPG/PYD ile Rus askerinin birlikte devriyeye çıktığı görüldü. ABD askerinin, YPG/PYD ile yaptığı işbirliği ve verdiği görüntüler de malum. Yani bölgesel isteklerde, her iki güç odağının da paralel görüşte olduğu açık ve bu konuda ısrarlılar.

ABD Dışişleri Bakanı, İngiltere, Almanya, Ürdün, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlarıyla, Suriye´de oluşturulması planlanan güvenli bölgede, kontrolü sağlayacak güç için görüşme yaptı. Üstelik bu görüşmeyi, Türkiye Dışişleri Bakanıyla görüşmesinden çok kısa süre önceye planladı. Yani, ?biz, güvenli bölgede, kontrolü uluslararası bir gücün sağlamasında kararlıyız? diyorlar. Bu görünüm, Türkiye´nin istemiyle uyuşmuyor.

Günümüz konjonktüründe, Türkiye, ABD ile ilişkilerini bozmaksızın isteklerini kabul ettirmeye çalışırken, Rusya ile de oluşan bahar havasını da sürdürmek istiyor. Türkiye, İran´ın, mevcut yapısını ve konumunu kaybetmesiyle, güç odaklarının doğrudan hedefi olacağının da farkında. Türkiye, sınırlarının hemen ötesinde oluşturulan bir güvenli bölgede, kontrolün başka güçlerin elinde bulunmasıyla, ikinci bir Kuzey Irak modelinin geleceğinin de farkında ve önlemeye çalışıyor. Çünkü burada oluşacak yeni bir yapılanma ardından, İran sorununun da çözümüyle, Türkiye üzerinde baskı için güç odaklarının eli oldukça güçlenecek. Yani, Türkiye tek hedef konumuna gelecek.   

Rusya bölgeye yerleşti. Suriye rejiminin çağrısıyla bölgeye gelerek, burada bulunmasına meşruiyet sağlayan Rusya, tesis ettiği üslerle bölgesel kalıcılığını pekiştirirken, çarlık döneminden bu yana devam eden, sıcak denizlere inme idealini gerçekleştirdi. Önündeki önemli sayılabilecek tek sorun, İdlip meselesi. ABD, bölgede kalıcılığına devam ederken, Fransa da bölgeye asker göndereceğini açıkladı. Uzaklardan bir ülkeden gelen ses, oldukça ilgi çekici ve yeni bir vizyona açık. Avustralya, bölgeye asker göndermeye hazırlanıyor. Bu gelişme, Dünya savaşları sonrası bir ilk ve ardında önemli küresel gelişmelerin sırlarını saklıyor.

ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve İran sıcak bölgede oldukça aktif konumda ve bölge, terör boyutuyla da Japonya´dan İskandinav ülkelerine, Hindistan´dan İspanya´ya kadar birçok ülkenin ilgi alanındayken, ?neden?? sorusu önem kazanıyor. ABD´nin, Çin´den Avrupa´ya uzanan ticaret ağını kesme ve Pasifik´e yönelme ısrarı da dikkat çekici. Tüm bu gelişmelerin, sadece enerji kaynaklarının kullanımına yönelik olmadığı da artık netleşiyor.

Küresel güç dengeleri ve küresel stratejik konumlanmalar değişirken, bölgede, herkes kendine bir ortak arıyor. Türkiye, konumu ve milli güç unsurlarıyla, her güç odağının yanında görmek istediği bir ülke ama bu durum, kesinlikle müteakip hedef konumunda olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

 

YAZARLAR

  • Salı 29.2 ° / 15.4 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.5 ° / 16.6 ° Güneşli
  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    9679,80%-1,37
  • DOLAR

    32,40% 0,03
  • EURO

    34,46% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2487,23% 0,18
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00