Ahmet DUMAN


Borç Yiyen Kesesinden Yer?


Böyle bir söz vardır: Borç yiyen, kesesinden yer. Hayatın gerçeği, bu sözün insanlar için belki doğru olduğunu gösterse de, insan sormadan, düşünmeden edemiyor: Peki borç alamayacak duruma düşen insan ne yer?

Osmanlının dağılma, çözülme ve tarihe karışma dönemleri uzun ve çok sıkıntılı bir süreçtir. Sıkıntı çekenler tarihin her döneminde yoksullar veya yoksullaştırılan halklar olmuştur?

Karlofça antlaşması (1699) ile ilk kez çok büyük torak kayıpları yaşayan Osmanlı bu savaştan sonra kendisine iç kaynaklardan yeterli borçlanma kaynakları bulamamaya başlayınca dış borçlanma olanakları araştırmıştır. Ancak uzunca bir süre (150 yıl) dış borç almamıştır. İç kaynaklardan borçlanmayı sürdürmüşlerdir. Bunun en önemli nedeni de kefereye el açmamak olmalı! Çok da iç borçlanma sayılmasa bile borç alınan bankerler Galata Bankerleri olarak anıldığından olacak, borçlanma yerli ve milli sayılmış. Dediğim gibi uzunca bir süre yerli ve milli kaynaklardan borçlanılmış. 1850 li yıllarda devletin büyük miktarlarda paraya gereksinimi olunca iç kaynakların yeterli olmadığı görülerek dış borç aranmasına başlanmış. İngiltere ile yapılan dış borç anlaşması padişahın reddetmesi üzerine (bu reddetmenin bedeli de ağır 2,2 milyon frank!) vazgeçilmiş. 1854 yılında Kırım Savaşı nedeniyle ilk dış borç anlaşması imzalanmış ve Türklerin Dış Borçla Sınavı adlı film başlamış. Acıklı bir film ibret dolu?

Bu uzayıp giden borçlanma serüveni çeşitli anlaşmalar görüşmeler vade uzatmaları faiz yükseltmeleri komisyon alışverişleri ile sürüp giderken Batılılar bakmışlar, bu iş uzaktan uzağa olmuyor, bir de devlet kendi başına her tür gelir kalemini alacaklılara peşkeş çekiyor, yerinden yönetelim diyerek bir ?Borç Yönetimi İdaresi? kurmuşlar: Düyun-u Umumiye!

Duyun-u umumiye Osmanlının tabutuna çakılan son çividir! Kısaca Muharrem Kararnamesi denilen 20 Aralık 1881 tarihinde yayınlanan kararname ile kurulan bu kurum Osmanlıyı mali ve siyasi bakımdan tam anlamıyla batıya bağlıyordu.  Devletin yönetimi ilk kez yabancıların eline geçmiştir. Merak ettiğim ?Payitaht Abdülhamit? dizisinde bunlar anlatılıyor mu?

Şimdiii, sizlere kesinlikle tarihsel çokbilmişlik taslamak niyetinde değilim. Peki, zaman zaman bu tür yazıları, Sevr´i, Lozan´ı neden yazıyorum? Bir Ulusal Kurtuluş Savaşıyla bu kurumları ve yaptıkları antlaşmaları yok etmiştik. Teker teker yeniden önümüze çıkmalarından endişe duyuyorum. Geçen yazımda Sevr Antlaşmasının günümüzdeki izdüşümüne değinmiştim. Başka izdüşümleri, esintiler de var. Düyun-u Umumiye´nin günümüzdeki izdüşümü de Mc Kinsey diye bir kuruluş.

Geçenlerde Korkusuz Gazetesinde (04.07 2019) Ümit Zileli  ?En Yerli ve En Milli Kurum: ABD´li Mckinsey? ironik başlıklı, uzun yazısında bu yeni belaya nasıl bulaştığımızı şöyle anlatmıştı ?Bizim ekonominin, sele kapılmış yavru ceylan misali uçuruma doğru sürüklendiği günlerdi? AKP´li Cumhurbaşkanı Washington´da Başkan Trump ile görüşmeye gitmiş, yanına damadını da almıştı? Hazine ve Maliye Bakanı damat, müjdeyi işte orada vermişti:
?ABD´li Mckinsey şirketi, Türk ekonomisini yakından izleyecek, raporlar hazırlayacak ve danışmanlık yapacak!..?

 Fazla ayrıntıya gerek yok maliye bakanı durumu açıklamış. Düyun-u Umumiye de aynı şeyi yapmıştı. Artısı: Vergileri de tahsil ediyorlardı!

Borç yiyen kesesinden yer denilmiştir ama borç bulamayacak duruma düşen ne yiyecek acaba?

 Ne yiyecek? İtibarını yer! Eğer kaldıysa?



 

 

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00