Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


BU ADALET DEĞİLDİ


                  Ben bu Fetocularla 1985 lı yıllarda tanıştım.

                  O vakitler Zaman gazetesini çıkarmışlardı. Ve dini bütün öğrencilerimizi yanlarına çekmişler, kimine kurban derisi toplatmış, kimine köylerden buğday arpa aldırmış ve Cumhuriyet yöneticilerine tavır koymuşlardı.

                 Hedeflerinde iki kesim vardı. Biri Generaller, diğeri ise Üniversite Dekanlarıydı. İkisinin de suçları belliydi. Dekanlar başı bağlı bacılarımızı üniversiteye almıyor, Komutanlar da, Kurban derilerini zorla milletin elinden alıp, sarhoş komutanlara peşkeş çekiyorlardı. İleri sürdükleri tezleri böyleydi.

               Özellikler doksanlı yıllarda, bu düşüncelerini önce gazetelerinde, daha sonra da mantar gibi türeyen Radyolarında yapıyorlardı. O kadar ileri gidiyorlardı ki Komutanlar kıpırdadıkça dünyaya duyuruyor, toplum gözünde itibar kaybettiriyorlardı.

                 Komutanlar da elbette bunlara tedbir alıyorlardı. Fakat ellerindeki devlet gücü ile topluma inandırıcı bilgiyi veremiyorlardı. Sanki elleri ayakları bağlıydı. Gizli bir el halk gözünde onları rencide ediyordu. Daha sonra AKP hükümeti kuruldu. Onların sayesinde çok güçlendiler. Artık hükümetin bir parçası olduklarını herkese inandırdılar.

               Hükümet yetkilileri de bunlarla aynı tavır içine girdiler. Söylemlerinde ilginç sözler sarf ediyorlardı. Mesela;

               ?Hoca Efendi.? demeden konuşmuyorlardı. Şimdiki gibi ?FETOCU? tabirini kullananın yedi sülalesini yerle bir ediyorlardı. Koskoca Başbakan bile;

                ?Sayın Hocam gel artık. Bitsin bu hasret.?diyebiliyordu. Diğer Devlet Bakanları da, Fettullah Güleni göklere çıkarıyor, ülkenin yetiştirdiği çok önemli din Âlimi olduğunu ileri sürüyorlardı.

                İşte böyle bir ortamda genç bir kızımız Makine mühendisliğini kazanmıştı. Devletin yurdu yetersizdi ve kendini almamışlardı. O da Müslüman, güvenilir ve ucuzdur diye Fetocuların evlerinden birine girdi. Teklif onlardan gelmişti. Bir süre sonra oturdukları evin elektrik saatini kendi üzerine almasını söylediler. Genç kızımız bunu sevmedi fakat

             ?Kalanlardan biri üzerine olacak.?dediler. O da kabul etti.

               Daha sonra zaman geçtikçe, etrafından evlenme teklifleri gelmeye başladı. Kızımızı onların uygun gördüğü biriyle evlendirmek istiyorlardı. Kızımız buna da razı olmadı. Evden çıkmak istedi fakat başka gidecek yeri yoktu. Günden güne Fetocularla arası açılmaya başlamıştı.

           Bir süre sonra Devlet;bu tip evlerde kalanlara yeni açılan yurtlara gelmeleri teklifini bildirdi. Kızımız ve arkadaşları hemen kabul ettiler ve devletin yurduna yerleştiler. 

              Genç kızımız ve arkadaşları Fetocuların baskısından kurtulmuşlardı. Bu arada kızımıza Almanya da yaşayan bir genç evlenme teklifinde bulundu. Kızımızda kabul etti. Okuldan doktorasını alınca evlenmek düşüncesiyle nişanlandılar. Her şey iyi ve güzele doğru gidiyordu.

              Bir gün arkadaşları ile bir araya gelip sohbet ederken, bir bağırtı duydular.15 Temmuz darbesi olmuştu. Hep birlikte sokağa çıktılar. Darbeye karşı tavır koydular. Hatta Genç kızımız, Fetocuların memleketi ele geçirdiklerini sanarak, ağlamaya başladı. Onların darbesi önlenince de çok sevindi.

              Aradan fazla zaman geçmemişti. Bir gün arkadaşının düğün çeyizlerine yardım ederken bir telefon geldi. Telefon Polis karakolundan geliyordu. Genç kızımıza;

             ?Yarın polis karakoluna gel.?diyorlardı.

              Genç kızımız sabaha kadar uyuyamadı. İçinde bir korku vardı. Doktora yaptığı Hocasını içeri almışlar, onun verdiği bütün belgeleri yok saymışlardı. Kendisine de bir şey diyecekler düşüncesi kafasını allak bullak ediyordu. Sabah olunca doğruca karakola gitti. Durumu izah etti. Derhal müdahale edip Genç kızımızı nezarete attılar. Suçunun ne olduğunu bile bilmiyordu. Savcılara günlerce ifade verdi. Sonunda durum anlaşıldı. 

             Yıllar önce üzerine aldığı elektrik saati dolayısıyla suçlu görünüyordu. Suçu da Örgüte üye olmak, Teoristlere yataklık yapmak. Devlete karşı darbe teşebbüsünde  bulunmak.?

        Savcılara ifade üstüne ifade verdi. Mahkemelere çıktı. Evlerine baskın yapıldı. Aylar sonra suçsuz olduğu anlaşıldı. Aldığı diploma geçersizdi. Doktora yapmamış görünüyordu.

         Bu arada Nişanlısı düğün yapmaya karar vermişti. Davetler bastırıldı, gün ayarlandı. Hatta pasaportları bile hazırlandı. Sonunda Almanya için biletler alındı. Nişanlısı ile Hava alanına gittiler. Almanya ya uçacaklardı. Pasaport kontrolüne gelince durdurdular. Yurt dışına çıkış yasağı konulmuştu. Yapılacak bir şey yoktu. Nişanlısı uçağa bindi ve gitti. Genç kızımız ise gözleri yaşlı olarak geri döndü.

         Bitkin, kırgın ve hayalleri yıkılmıştı. Ülkeye olan güzel duyguları sarsılmış, diploması yok sayılmış, üstelik vatan haini olarak ilan edilmişti. Herkes ona garip garip bakıyor, kimisi acıyor, kimisi de ?beter olsun.? diyordu.

         Kızımız ise bütün bunları kabul etmiyordu. Canı pahasına sevdiği memleketinin düşmanı olamazdı. Olmamalıydı. Üzüldüğü sadece ona methiye döken insanların siyasi varlıklarını devam ettiriyor olmasıydı. Bu onun gözünde adalet değildi.

güven Dokuzoğlu
14.02.2019 21:48:25
olay güzel anlatılmış başa gelen yaşanacak acıda olsa

güven Dokuzoğlu
14.02.2019 21:48:39
olay güzel anlatılmış başa gelen yaşanacak acıda olsa

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00