Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÜYÜK BİR HAYAL Mİ?

Herkes kendine gelsin. Yıllardır kurulan kumpaslarla, yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen operasyonlarda ve diğer görevlerde başarılı olan subayların, önünü kesme mücadelesine rağmen, TSK, yine de disiplininden taviz vermemeyi başardı ve sonuçlarını gö


Otuz uçakla, sınır ötesinde, gece şartlarında, isabetli atışlar ve sıfır zayiatla hava operasyonu yapmak, her yiğidin harcı değil. Türk Hava Kuvvetleri, dünyada, böyle bir operasyonu yapabilen bir kaç ülkeden biri olduğumuzu ispatladı. Böyle bir hava taarruzunda, ortamın ne hale geldiğini düşünün. Yurt içinde teröristlere ait kampların bulunduğu bölgeler de Askeri Güvenlik Bölgesi kapsamına alındı ve operasyonlar yoğunluklu olarak devam ediyor. Bir süre sonra operasyonların bilançosu ortaya çıkar. Sonucun ne olacağı HDP´nin derhal operasyonların durdurulması isteğinden ortaya çıkıyor aslında.

AKP siyaseti de şu anda yapılan operasyonla övünüyor. Sanki yıllardır çözüm süreci adı altında verilen tavizlerle, terör bu boyutlara çıkarılmamış gibi kahramanlık söylemleri başladı. Bir yandan da Cumhurbaşkanı dahil erken seçim söylemleri.

Herkes kendine gelsin. Yıllardır kurulan kumpaslarla, yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen operasyonlarda ve diğer görevlerde başarılı olan subayların, önünü kesme mücadelesine rağmen, TSK, yine de disiplininden taviz vermemeyi başardı ve sonuçlarını görmeye başlıyoruz.

TSK böyledir. Silahlı kuvvetler, her dönemde aldıkları maaşlar, oturdukları lojman, orduevleri, dinlenme tesisleri ve harcanan ödeneklerle eleştirilir. Oysa görülmeyen, görülmek istenmeyen, önemli bir sosyal boyut vardır. Belirli görevler dışında mesai, her sabah düzenli olarak, nöbetçi olmayan personel ve kışla dışından gelenler için, sabah saat sekizde başlasa da akşam, mesainin bittiği saat, hiçbir zaman diğer devlet memurlarında olduğu gibi 17.30 veya yakın saatler olmamıştır. Çünkü silahlı kuvvetlerde, görev bitmeden mesai bitmez anlayışı olduğu gibi, yapılan fazla mesainin ve nöbetlerin ayrıca bir ücreti de yoktur. Operasyon bölgeleri dışındaki birlikler dahi her gün, on iki saatten az olmaksızın çalışır. Onlar çok da şikâyetçi olmazlar. Bu bir yaşam tarzı haline gelmiştir ve aileleri de bu sistemin ayrılmaz bir parçasıdır. Lojmanlara servisler geldiğinde, doğrudan evlerine koşan çocuklara anneleri, ?neden eve geldin? diye sorduğunda; ?babam yine gelemeyecek ki? diye cevap veren çocuklar düşünün. Televizyonda, haber bültenlerini izlerken annesine, ?anne, babam da şehit olmuş mudur?? diye soran çocuklar düşünün. Lojmanlara, bir askeri araç ile birlikte ambulans girdiğinde, birden buz kesip, nefesini tutarak, ?Allahım inşallah babam değildir? deyip de şehit haberinin, arkadaşının babası için geldiğini gördüğünde, arkadaşıyla birlikte hayatından bir şeylerin koptuğunu hisseden, çocuklardır onların çocukları. Bu çocuklar hiçbir zaman ilk, orta ve lise düzeyinde eğitimlerini tek bir okulda ve tek bir şehirde tamamlayamazlar. Eşleri öğretmen, sağlıkçı veya başka bir devlet kurumunda memurdur. Tüm diğer öğretmenler, sağlıkçılar ve devlet memurları, belki bir defa veya iki defa şehir, bölge değiştirirken, onların eşleri gittikleri her bölgeye yanlarında gider. Bu en az, dört kez şehirlerarası atanmak demektir. Bölgesel değişimin zorluklarını bilenler anlayacaktır. Eşleri de çocukları gibi, her gün meraklı gözlerle haber bültenlerini izler. Çünkü muhtemelen subay, astsubay veya uzman çavuş olan eşleri operasyonel görev için, kendilerinin bulunamayacağı bir bölgede, belki sınır ötesinde, o geceyi de kar, yağmur, çamur demeden ölümle burun buruna, arazide geçiriyordur.

Saymakla bitmez yaşanan sıkıntılar ama nedense, hep en zor zamanlarda biraz alkışlanır sonra kıskanılırlar, güzel üniformaları ve yaşam alanlarının, sadece görünen yönleriyle. Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır ama askerlik bir başkadır. Herkesin saklandığı yerde asker ortaya çıkıp tehlikeye atlar. Üniforma giyerek metropollerde dışarı çıkması bile hayatını riske atması demektir. Bu yaşam tarzı polis için de geçerlidir.

Şimdi dikkatli olma zamanı. Çünkü bir gerçek vardır. Asker, polis adına ne dersen de operasyonel personel, uzun süre sıcak çatışmadan uzak kalırsa, bir şeyler eksilir. Bu eksik, yapılan eğitimle giderilebilir ama her asker, ancak üzerinden mermi geçtikten sonra gerçek tecrübeyi elde eder. Terörist de bunu bildiğinden, eğitimli ve tecrübeli birliklere saldırarak, başarısız olup çok zayiat vermektense, kıyıda köşede kalmış yerlerde, idari faaliyetlerle uğraşan ve eğitiminin bu yönde daha az olduğunu düşündüğü birliklere, kurumlara saldırır. Örneklerini şu an da yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Ancak bu da uzun sürmeyecek ve tüm birlikler, kurumlar gerekli tedbirlerle, teröriste gerekli cevabı verecektir. TSK ve Emniyet Teşkilatı üzerine düşen görevi, her zaman olduğu gibi canı pahasına yerine getirecektir.

Peki, siyasiler ne yapıyor ve ne yapacak? Askerlik yatma yeri değildir dediler ve asker, tüm kumpaslara rağmen, gördüğümüz kadarıyla bunu ispatladı. Meclis, yatma yeri midir? Sosyal medyada dolaşan resimlerde, koltuklarında yatarken gördüklerimize inanalım mı? Asker ve polis emekli olmak için yıllarca emek verirken, iki yıldan sonra emekliliği hak edenlerin, artık bir yerlerde anlaşarak, Devleti refaha çıkarmasını beklemek, büyük bir hayal mi?

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04