Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!


ÇAKALLI´DA SÜNNET, SÖĞÜTLÜ´DE GÜREŞ (2)


1988 yılı Mayıs ya da Haziran ayı olmalı.
Bakanlıkça düzenlenen yabancı dil kursundan ilçeye dönmüştüm. Yurt dışına
gönderileceğim kesinleşmiş, ayrılış tarihinin bildirilmesini bekliyorum. Söğütlü köyü muhtarı
gelerek; ?Hafta sonunda köylerinde karakucak güreşleri yapılacağını, güreşe beklediklerini,?
söyledi.
?- Güreşleri, köy muhtarlığı mı düzenledi?? diye sordum.
?- Gençlik ve Spor Müdürlüğü ile Güreş Federasyonu İl Temsilciliği birlikte düzenlemişler.
Aytaç Bey(*) de destek veriyor. Güreş sahasını, toprak ocağı işletmecisi Naim Ağa hazırladı.
Ben de ev sahibi sayılırım,? dedi.
?- Hayırlı olsun, gelmeye çalışırım,? dedim.
Resmi bir başvuru ya da bilgi gelmemişti. Karakucak Güreşleri Yönetmeliği´ni inceledim.
Böyle bir güreş organizasyonu için izin alınmasına gerek yoktu. Ancak, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu´na göre, ?muhtemel toplumsal olaylara karşı tedbir alınabilmesi? için,
önceden bilgi verilmesi zorunluluğu vardı ve bu husus Yönetmelik´te vurgulanmıştı.
Aynı gün İlçe Jandarma Komutan Vekili Astsubay Kıdemli Başçavuş Salih Dolay;
?Muhtarın kendisini de güreşlere davet ettiğini; ancak kendilerine her hangi bir bildirim
ulaşmadığını, Kaymakamlığa resmi bir başvuru olup olmadığını,? sordu. Yasal durumu
anlattım.
?- İzne gerek yok. Önceden haber verilmesi mecburiyeti var ama fazla üzerinde durmaya
değmez. Hem düzenleyenler kamu kuruluşu, hem de sonuçta toplumsal bir faaliyettir. Siz,
yine de bildirim yapılmış gibi tedbirinizi alın,? dedim.
Gidip gitmemekte kararsızdım. Cumartesi günü öğleye doğru, Askerlik Şubesi Başkanı
ve aynı zamanda İlçe Garnizon Komutanı da olan, Hava Personel Kıdemli Albay Tuncer
Erengönül aradı. Telefonda:
?- Belediye Başkanı ile beraberiz. Gelin, Söğütlü´ye birlikte gidelim,? dedi.
Bir araya gelince Albay Erengönül ve Başkan H. Hüseyin Kuşcu´ya; ?Resmi bir davet
alıp almadıklarını,? sordum. Muhtarın çağrısı dışında bir davet yoktu.
?Gitmeye olumlu bakmadığımı,? söyledim. Kendisi, o tarihte muhalefetteki Doğru Yol
Partisi mensubu olan Belediye Başkanı da kararsızdı. Garnizon Komutanı´nın ısrarı ile
gitmeye karar verdik. Üçümüz kaymakamlık makam aracına doluşup, birlikte yola çıktık.
Salbaş´a vardığımızda, karşıdaki tepede kalabalığın toplanmış olduğu görülüyordu. Çakıt
köprüsünü geçip, çamlık yamaçtan kıvrıla kıvrıla yukarıya çıkınca da, er meydanı
çevresindeki kalabalığın yanında bulduk kendimizi.
Güreşler için yola yakın bir saha hazırlanmıştı. Genişçe bir daire oluşturulmuş, onun
çevresi de kireçle işaretlenip, iplerle sınırlanmıştı. Sahanın güney tarafında gölgelikli bir
platform oluşturulmuş; platform ve tüm saha çevresi vatandaşlarca doldurulmuş; küçük ve
orta boylardaki kapışmalar da başlamış, devam etmekteydi
 
2
 
Vardığımızı gören muhtar yanımıza gelerek, ?- Hoş geldiniz,? dedi. Platforma davet etti.
Ancak geçemedik. Oturacak hiçbir yer olmadığı gibi, kalkıp yer veren de yoktu.
Güreş Federasyonu İl Temsilciliği´nden bir görevli elindeki mikrofondan güreşleri
şereflendiren(!) zevatın adlarını sayıyor, adları söylenenler platformda ayağa kalkarak
kalabalığı selamlıyordu. Adana´nın ünlü müteahhitleri, meyhane-çayhane işletenleri, tüm
haramzadeleri, mafya babaları, iktidar partisinin alt kademe siyasetçileri tek tek sayıldığı
halde, ilçe protokolünün tanıtılması akıllarına bile gelmedi.
 
Zavallı muhtar, herhalde köylülerinin altından çekip aldığı, iki adet tahta sandalye bulup
getirdi üçümüze. İlçe Protokolu´nun ilk üçlüsü Kaymakam, Garnizon Komutanı ve Belediye
Başkanı iki sandalyeye sığıştık. Garnizon Komutanı ve Belediye Başkanı´na:
?- Bu saygısızlığa daha fazla tahammül edemeyeceğim, kalkın gidelim,? diye fısıldadım.
?- Siz bilirsiniz,? dediler.
?- Sadece kalkıp gitmek yetmez. Bunlara bir de ders vermemiz gerekiyor,? dedim.
Güvenlik önlemi için orada görev alan Jandarma astsubayını işaretle yanıma çağırdım:
?- Biraz sonra biz ayrılacağız. Bu kalabalığın dağıtılması gerekecek. Protokol ayrıldıktan
sonra gereğini yaparsınız. Gerekirse komutanla görüşüp takviye isteyin,? dedim. Sonra da
ayağa kalkarak sunucunun elindeki mikrofonu istedim. Halka hitaben:
?- Sayın Garnizon Komutanı, Sayın Belediye Başkanı, Değerli güreşçiler ve güreş
severler!.
Bugün güreş seyri için buradasınız. Öncelikle hoş geldiniz.
Ancak, üzülerek ifade etmek zorundayım. Bu organizasyon için Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu gereğince mahalli mülki amirliğe yapılması gereken bildirim,
yapılmamıştır. Toplantının sorumlusu resmi makamlarca bilinmemektedir. Bu sebeple,
toplantı kanunsuzdur. Kanunsuz olan toplantı yerinden ayrılmanız gerektiğini ilçe kaymakamı
olarak bildirmek durumundayım. Direnenler zorla dağıtılacaktır!? dedikten sonra görevli
astsubaya dönerek, kalabalığın da duyacağı şekilde:
?- Astsubayım, gereğini yapınız!? deyip, mikrofonu iade ettim. Arabaya yönelip, alandan
ayrıldık. Güreşler, daha ?organizasyonun ağır topları? gelmeden, bitmiş oldu.
Ertesi gün, konu mahalli basının manşetindeydi.
İktidar yanlısı yerel politikacılar demeçler patlattılar. Attılar, tuttular. ? Ancak, valilik dahil
hiç kimse, beni arayıp da:
?- Ne oldu? Niye böyle yaptın? ? diye sormadı.
İki hafta sonra, bir yıl süreyle, lisan eğitimi ve inceleme amacıyla yurt dışına çıkmak
üzere ilçeden ayrıldım. İktidar partisi ilçe başkanının arkamdan:
?- Kaymakamı ilçeden sürdük, hem de İngiltere´ye!? dediği; taa İngiltere´ye kulağıma
kadar geldi.
Saygı ile kalınız.
(*)Aytaç Durak; aslen Karaisalı´lı, o tarihte Adana Belediye Başkanı.

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00