Sanki daha dünmüş gibi.
Ramazanın son haftasında temizlikler yapılıp bitirilmiş, perdeler yıkanmış, danteller kolalanmış, her yer adeta sabun kokuyor.
Büfedeki en ince porselenden fincan takımı ve kristal şekerlik çıkarılmış, çay tepsisi parlatılmış, kolonya şişesi doldurulup, masanın üzerine konulmuş, yine bir bayram bekleniyor.
Baklavalar arife sabahında açılmış, dolabın üzerinde ertesi günü bekliyor. El değirmeninde çekirdek kahveler çekilmiş, mutfaktan nefis bir kahve kokusu yayılıyor.
Aynı akşam ailenin ileri gelenleri toplanmış, son iftarlar yapılıyor. Çay demini almış, havada yaz akşamlarının uçuşan çiçek kokusu, gramofondan, Arife gününde, bayram ayında türküsü dinleniyor.
Sabah giyecekleri bayramlıkları düşünen çocukların gözleri mahmurlaşmış, salonun bir köşesindeki koltuk, en tatlı rüyalarının başlangıcı oluyor. Birlikte kaç bayram geçirileceğinden habersiz, hayaller kurulmuş, huzurlu bir uykuya dalınıyor.
Erkenden kalkılmış o sabahlarda gün, şükürle karşılanıyor. Ekmekler kızartılmış, en temiz kıyafetler giyinilmiş, namaza giden erkekler dönmüş, küçükler, büyüklerin ellerinden, büyükler, küçüklerin gözlerinden öpüyor.
Tüm sandalyeler dolu, sımsıcak sevginin rayihasının karıştığı sofra eksiksiz, radyoda, Ver elini karlı dağlar aşalım, bayramlaşalım, çalıyor.
Bayram tebrikleri çoktan postaya verilmiş, mesajlaşmak nedir zaten bilinmiyor, çok çok şehir dışındaki tanıdıklara telefonla ulaşmak için postaneden şehirlerarası görüşme yazdırılıyor.
Kapıya gelen Ramazan davulcusunun bahşişi ve çocukların şekerleri, bayram harçlıkları hazırlanmış, konu-komşu, eş-dost, akrabanın ziyaretleri büyük mutluluk sayılıyor. El öpüldükçe, Çok yaşa, çok bayramlar göresin sesleri havada yankılanıyor.
Sonsuza gidenler unutulmamış, kabristanlar dolup taşıyor, kalpler buruk, gözler yaşlı, geçmişin izlerinden hatıralar bir kez daha canlanıyor.
Kırgınlıklar unutulmuş, dargınlar barışmış, hatalar affedilmiş, iade-i ziyaretler yapılıyor. Özellikle kimsesizlerin, hastaların ve yaşlıların yanına gidilip, hayır duaları alınmış, herkes karşılıklı bayramlaşıyor.
Her şey, hem üzerinden hiç zaman geçmemiş kadar yakın, aynı zamanda, hem de farklı evlerde, aynı heyecanlar hiç yaşanmamış kadar uzak.
Kaç ömre sığmış, kaç evde yaşanmış böyle bayramlar bilinmez ama ağızlarda eriyen çikolata misali, lezzeti hiç unutulmuyor.
Eski bayram yerlerindeki salıncağın zincirinden, yatağın kenarında bekleyen bir çift rugan ayakkabıdan, eteği fırfırlı kırmızı elbiseden, yıldızları yakalayacakmışçasına bulutların üzerinde uçulan düşlerden geriye kalanlar hep hatırlanıyor.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpülecek, huzurla yaşanacak nice bayramlara.
