Ahmet DUMAN


Cumhuriyet… Nice Yıllara!


Bir kez daha Cumhuriyet Bayramı kutluyoruz…

Şartlar çok ağır. Özellikle son yıllarda daha da ağırlaştı. Sanki sona yaklaşıyoruz. Bildiğimiz anladığımız tadı damağımızda kalmış Cumhuriyetimiz sanki avuçlarımızın arasından kayıp gidiyor. Kuşkusuz, O’nu yaşatmak azim ve kararlılığımız hep aynı biçimde sürüyor. Ama ne yazık, çok az kaldık!

Yıllar rahat bir gün görmeden geçip gidiyor. İçinde bulunduğumuz duruma bir bakın; karamsar olmamak mümkün mü?  

Daha, 27 yaşında bir delikanlı heyecanı içinde iken, Demokrasi diyerek çok partili düzene geçtiğimiz günlerden beri bir takım güçlerin hedef tahtasına oturtulmuş bir Cumhuriyet bu…

Gerginlik artık genlerimize işlemiş vaziyette. Ben 71 yaşımdayım anımsayabildiğim yıllar içinde şöyle, ağzı tatlı mutlu bir gün yaşamadık yaşatmadılar. Kimseye diyecek bir sözümüz yok hep biz kendimize yaptık…

50’li yıllarda DP iktidarıyla başlayan kamplaşmalar çeşitli biçimlerde sürüp gidiyor. Cepheleşme, partizanlık ve en önemlisi; Cumhuriyetimizin en can alıcı ilkelerinden biri olan Laiklik o yıllardan başlayarak hırpalandıkça hırpalandı ve geldiğimiz yerde artık yok sayılabilecek durumda…

Sadece laiklik mi? Cumhuriyetçilik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik, milliyetçilik ilkeleri de yerden yere vuruldu ve vurulmaya devam ediliyor. Hem de en yüce makamlardan bu saldırılar geldi ve geliyor. şöyle bir 80’leri anımsayalım: Nasıl bir iştiha ile saldırmıştık devletçiliğe? Devlet pijama terlik üretir mi? sorusundan Devlet Tank yapar mı? ya geldik. Cumhuriyetin satılmakla bitmeyen malları bu gün bile satılmaya devam ediliyor. Fabrikalar, binalar, arsalar her şey saltık.

80’lerde yalnız Devletçiliğe saldırılmadı ki; Milliyetçilik ilkesi de özellikle en yüce makamlardan kıt bir şovenliğe indirgendi ve ülkede yaşayan tüm etnik yapıların adları anılarak Atatürk milliyetçiliğini kısır bir Türk Milliyetçiliğine çevirdiler. Hiç kimseye, sen şusun ben buyum dememişken Cumhuriyetin “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Halkına Türk Milleti denir. (Atatürk, 18 Ekim 1931)” söylemini yok saydılar… Diller Irklar keşfedildi… Irkçılık uluorta yapılırken bunun adı solculuk ve devrimcilik oldu. Halkçılık, İmtiyazsız sınıfsız bir toplum yapılanması ve Sosyal Devlet anlayışından uzaklaşıldı…  

Laiklik, kabaca, despotluk, baskıcılık olarak nitelendirildi. İnançlar üzerinde baskıdan yakınmalar arttıkça arttı. O yıllarda bu dinsel fraksiyonların Cumhuriyeti yıkmayı amaçladıkları çok söylenip yazıldı ama orada kaldı. Şeriatçılık yükseldikçe yükseldi. Bazı çevreler bazı Dinsel Fraksiyonlara sahip çıktılar önemli ekonomik kaynaklar yaratıldı bu kaynakların paylaşılması zaman zaman meydan savaşlarına neden oldu. Devlet sadece izledi.  Sonra kalkışmalar isyanlar tezgahlandı . sonunda 15 Temmuz darbe girişimiyle ne oldukları anlaşıldı ama ne yazık bu kalkışma Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu… Bu yıllarda daha iyi anlaşılıyor ki; bir felaketten zor kurtulmuşuz. Bu dinsel ayaklanma bastırıldı mı? bastırılamadı mı? devlet bu tartışmayı sonuçlandıramadı ama yok edilen veya yok edildiği söylenen bu melanetin yerinin başka bir takım Cumhuriyet düşmanlarınca doldurulduğu söylenmekte. 

Nice yıllara Cumhuriyet! Yarattığın güzelliklere doyamadık. Bu ülke hak etmediği yere getirildi. Sana layık olamadık. Ama sana inanmaya ve sahip çıkmaya devam edeceğiz…

Başka yolumuz yok!

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00