CHP´nin tarihi, Türkiye Cumhuriyeti´nin kurulma tarihinden daha eskilere dayanan bir tarihsel evrimi içermektedir. Zira CHP, örgütsel anlamda Cumhuriyeti kuran bir parti-örgütü olmakla birlikte; o, istisnasız olarak Cumhuriyetin bütün kurum ve kurallarını belirleyen bir halk hareketinin temsili irade gerçegi olmuştur...
?CHP 97 yıl boyunca siyasal ve kültürel dönüşümlerin partisi oldu. Emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını CHP verdi. Modernleşme devrimlerinin, Cumhuriyet´in, demokrasinin, sosyal demokrasinin altında CHP´nin imzası vardı. CHP´ nin altındaki imza da Mustafa Kemal Atatürk´e aitti. Bu nitelikleriyle CHP, bütün dünya da özel bir yer tutmaktadır.?(Hikmet Bila, CHP, 1999)
Oysa, bugün gelinen süreçte; Türkiye´nin çağdaşlaşma birikimleri adım adım terk edildi. Ülkede şeriat düzeni lehine endişe verici gelişmeler gün geçtikçe plazlanmaya devam ediyor. Bu değişim ve dönüşümün etkisiyle ülke yönetimi büyük ölçüde dincilerin hegemonyası altında can çekişirken ? toplumsal manzara adeta bir tango dansı gibi bir o yana bir bu yana doğru sallanıp duruyor. Dolayısıyla ?laik? yaşam ve çağdaş yönetim (görecelide olsa...) özünden saptırılmaya yüz tutmuş bir evreye sıkıştırılmış -ve can çekişiyor!
Hukukun üstünlüğü, insan hak ve özğürlükleri, sosyal adalet, ekonomik refah, ulusal bütünlüğün güçlendirilmesi, insanların birbirine karşı sevgi ve saygı temelinde vs´ler gibi demokrasi ilkelerinden soyutlandırılmış durumda. Günümüz Türkiye´sinde; yargının bağımsız ve tarafsız olma ilkesi uzak bir ülke gerçeğidir, buğünün Türkiye´sini her düşündüğümüzde. Adil bir sistemden yoksun olmak ve insanların kendileriyle barışık olamamaları ve yaşamlarında bir mutsuzluğun dibine düşme hissiyatiyla insan varlığını sürdürmek ? işte yaşam, o ülkede ki hukuksuzluğun tutulan aynanın yansımasıdır.
Bugün demokrasinin, parlementer sistemin, hukuk üstünlüğünün terkedildiği, şahıs sultasının hakim kılınmaya çalışıldığı bir gündeme kilitlenmiş bir ülke gerçeği sözkonusudur.
CHP´nin bugünkü lider, kadro, örgüt, üye yapısı ile iktidara gelebilir mi? Sekiz seçim kayıp etmiş bir anlayışın başarılı olacağına kim inanıyor?
CHP yönetimi, toplumsal duyarlılığına ve Türkiye´yi yönetebilme yeteneğine kamuoyunu inandıramamakla birlikte - demokratik bir hareket olduğu ve hedeflerine tamamen demokratik bir çerçeve içinde varma niyetine de halkı inandırmayı becerememiştir.
CHP, yeni demokratik bir tüzükle; çağdaş Sosyal Demokrat programla bir olmazsa olmazı olarak, yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya yenilenme perspektifini ilke edinmeli...
CHP bu dönemde yepyeni bir siyaset anlayışı geliştirerek, deneyimli kadroları ve örgütüyle Türkiye´nin önünü açacak demokratik çözümleri kamuoyu ile paylaşmalı. Bunun için de ivedilikle kendi düşünce ve inançlarını içtenlikle savunabilen, sosyal demokrat ideolojiye inanmış, özgüvenleri sağlam ve sağlıklı insanları yönetim kademlerine seçmek, sağlam ve sağlıklı bir yapı oluşturmak temel amacı olmalıdır...
Bubağlamda, politikmücadeleveörgütlenmeyeağırlıkverilmeli. Diğerbirifadeylehalkiçinbirparti ?yapılanma´ ve ?örgütlenme´ biçimveyöntemihalka en yakınmesafedeolmalı. Buperspektifle; iktidarıhedefleyensiyasal, politikveörgütseloluşumlarhalklaiçiçeharmanlayanbirpratiğindinamikleriüzerindenyükselmeli.
Bu dönemde, sekter tavırlara, bireysel çıkarcı tutumlara yer yoktur. Gericilerin, ülkeyi sömürenlerin , Laik Cumhuriyet´in ortadan kaldırıldığı, hak, hukuk ve işçi, düşmanlarının bir araya geldiği bir dönemde, emekçilerin, Cumhuriyet´in kuruluş felsefesine ve Atatürk devrimlerine inanların kendi aralarında bir savaşa yer yoktur. ?Tarih, olayları olayların içinde yaşayanların niyetleri ile değil, varılan sonuçlarla değerlendirir. Ve tarihin sayfalarında ?yüce amaçlar? peşinde koşarken ?sahip olduklarını da yitirenler pek çoktur.? CHP, Türkiye´nin en köklü, en güçlü ve en birikimli partisidir. Özgürlükçü demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, yüksek insani gelişmişlik düzeyinin yakalaması kuralına uygun işleyen demokratik parlamenter sistemine büyük katkısı olmuştur.
