Cezmi DOĞANER


DEMOKRASİ SORUNU


Günümüzün sorunu, Laik demokrasidir, demokrasiyi toplumun her kesiminde yeniden yaygınlaştırıp kökleştirmektDemokratik bir ülkede yaşadığımı anımsatan iki önemli konuyu belirtmem gerekirse; onlardan birisi meydan toplantılarıdır. Bu toplantılar, genellikle, bizi dinleyenlere teşekkür ederek, demokratik bir ülkede yaşamanın önemini ve kıvancını belirterek, rahatlıkla görüş alış verişinde bulunduğumuz böyle toplantıları korkusuzca düzenlemenin ne büyük mutluluk olduğunu vurgulamak isterim.

Mutluluk duyduğum diğer bir konuda seçimlerden hemen sonraki günler, seçim bitmiştir ama yine de sokakta mutluluk ve can güvenliği içinde yürüyebilirsiniz. Yürümeye hakkınız vardır. Bu iki durum bence, demokrasinin anlamını belirtmek bakımından, önemli olgulardır.

Demokrasinin gücü, başka bir ifade ile söyleyecek olursak, düşünce özgürlüğü, özgür genel seçimler, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı ve buna benzer demokratik haklar demokrasinin olduğu ülkelerde güçlüdür.

Bazı kişi ve grupların, şiddete, zora başvurarak, kendileri gibi düşünmeyen insanları susturmak istemelerine, insanlara şiddet kullanımına hiç bir zaman izin verilmez. Bu yolla başkalarının fikirlerine engel olma çabası kabul edilemez.

Düzen bazı fikirler için  açık ve diğer bazıları için kapalı ise, buna demokrasi diyemeyiz. Bazı sınırlamalar var. Bu eylemeleri işleyenler mahkemeye verilebilirler. Örneğin halk grupları birbirine karşı kışkırtılamaz. Fakat bunun dışında politik partilerin ya da bir bölüm partilerin, sendikaların yasaklanması o ülkede demokrasinin olmaması demektir.

Demokrasinin çıkış noktası, insanların aynı eşit değerde olduklarıdır. Demokratik düzen insanlara, bir takım hakların ötesinde, hem kendi durumunu ve hem de toplumun yapısını etkileyecek olanaklar da vermemişse o tam demokrasi sayılmaz. Ayrıca bu olanaklar toplum yaşamının tüm kesimlerinde olmalıdır. Politik, kültürel, sosyal ve ekonomik alanlarda olmalıdır. Toplumdaki tüm insanlar bu haklara kavuşmamışlarsa demokrasi tam olarak gerçekleşmemiş demektir. Ne zaman ki tüm bu saydığımız alanlarda demokrasi gerçekleşebilir. İşte o zaman  demokrat bir toplumda yaşıyoruz diyebiliriz.

Bunun yanında elbetteki biçimsel demokrasilerde vardır. Ne var ki bu demokrasilerde karar verenler halk değildir. Halk adına karar verenler halk değildir. Halk adına karar aldıklarını iddia edenler başkalarıdır. Halk böyle demokrasilerde, sadece seçimden seçime , oyunu sandığa atar gider.  Bir kral seçilmiştir ama, ulus çoğunluğunun oyuyla seçilmiş de değildir. Hukuka aykırı seçim yasalarının ürünü olarak krallık koltuğuna oturmuştur. Buna demokrasi denemez.

Parlementonun görevi denge sağlayıcıdır ve rejimin nabzını elinde tutar. Ülke sorunlarının konuşulduğu, tartışıldığı ve çözüm bulunduğu yer olmaktan çıkarılıp, seçimle gelen kralın öneri ve isteklerine uygun biçimde, bir gecede, kimi zaman birkaç saatte hiçbir eleştiri getirmeden öneriler  yasalaşmakta ve bu haliyle bir noter gibi onama ve saptama düzeyine düşürülmüşse, hatta düzeysizliği benimsemişse buna diktatörlük denir.

Demokrasinin sınırı, ya da çerçevesi yoktur. Eger demokrasiyi, insanların, toplumsal kararlara  katılma hak ve olanakları olarak tanımlarsak, sınırlar, gerçekte insanların kendi içlerinde vardır. Çünkü demokrasinin işleyebilmesi için insanların sorumluluk almaya hazır olmaları gerekir. İktidar sadece ?şahanelik? değildir, mutsuzluktur ve her şeyin ötesinde bilgili, saygılı olmak zorunluluğu vardır.

Demokraside tamiratı yapacak daima halkın kendisidir.

Demokrasi halk iktidarı demektir. Yani halkın, yaşama koşulları ve geleceği hakkında yetki sahibi olması. Politika konusunda görüşlerini özgürce belirtmesi. Partilerin, sendikaların, kitle kuruluşlarının çalışmalarını özgürce yürütmesi ve bu çalışmalar için üyelerin cezalandırılmaması. Kısaca demokrasi bu benim için.

Halk çoğunluğunun karar verdiği bir sistemde bile, azınlığa, kendi düşüncelerinin doğrultusunda, çalışma hakkı garantisi tanınmalıdır. Azınlığa bu hakkın tanımadığı bir toplumda tam anlamıyla demokrasiden söz edilemez.

Türkiye demokrasisini yeniden kurum ve kuralları ile yeniden inşa etmek zorundadır. Bunun için olanaklar var. Türkiye´de güçlü demokratik güçler var. Ne var ki şuan zorla susturulmuş durumdalar. Bugün Türkiye´deki durum sivil dikatörlükten başka birşey değildir.

Siyasal ve hem ekonomik yönden in­san hak ve özgürlüklerini en iyi şekilde koruyan siyasi rejimin demokrasi olduğuna inananlar, demokrasiyi yeniden düşünmek ve yeni­den kurmak zorundadırlar.

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92