Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


DÜĞÜN ZAMANI


Ne önemlidir; Allahın emri, peygamberin kavliyle, denilerek başlayan hikâyeler.
Ve ne anlamlıdır; güzel geleneklerimizin, göreneklerimizin yaşatıldığı düğünler.
Üç gün önce yeni yuvalarına uğurladığımız yeğenimizin ve eşinin düğünü aşamasında yaşadıklarımız, bütün bunların en hoş örneğiydi.
Her şey gençlerin, birbirlerine söz vermesiyle başladı.
Allahın emriyle gelin kızımız ailesinden istendi, nişan sandıkları hazırlandı, kına gecesi düzenlendi, çeyiz serildi ve gelin alındı, çiçeği burnunda evliler önce evlerine sonra balayına uğurlandı.
İçinde bir parça geçmişin kokusu, bir parça da günümüzün izleri vardı.
Bazıları, çocukluğumdan aklımda kalanları hatırlattı.
O zamanlar, özellikle köy düğünlerinde,
Yeni bir yuva kuracak olan bu gençlerin evliliğe ilk adımları, tatlısı yenerek atılırdı. Konuklara, iki bisküvi arasına konan lokum dağıtılırdı ve söz kesimi yapılır, nişan tarihi belirlenirdi.
Nişan zamanına yakın, nişan bohçası hazırlamak üzere alışverişe çıkılırdı. Bu alışverişte, gelinin ve damadın anneleri, yakın akrabalarından birkaçı da bulunurdu. Gelin hanıma ve damat beye, üzeri işlemeli, şık nişan bohçaları dikilir, içine, ailelerin bütçelerinin uygunluk durumuna göre her ikisinin kullanacağı çamaşırlar, pijamalar, gecelikler, giysiler, terlik, ayakkabı gibi eşyalar konurdu. Hazırlanan bu bohçada yalnız gelin ve damat için değil, aile bireyleri için de küçük hediyeler olurdu.
Düğüne yakın, çeyiz sandıkları açılır, içindekiler havalandırılır, yıkanacaklar yıkanır, ütülenir, kolalanırdı. Önceden belirlenen bir gün, gelin çeyizi, davul-zurna eşliğinde ve kamyonla alınır, yeni yuvanın, huzurlu, mutlu olması amacıyla özellikle su kenarından geçirilir, her iki ailenin genç kızları tarafından çeyiz serilirdi.
Düğüne bir hafta kala, davetiye yerine geçen, ya bir havludan ya da bir bardaktan oluşan, okuntu verilirdi. Kına ve düğün tarihi, okuntuyu veren kişi tarafından bizzat söylenirdi.
Kına gecesinde, damat tarafı kadınları, kına ve çerez alarak kız evine gider, gelinin eline kına yakılır ve gelin ağlatılırdı.
Her iki aile de Perşembe günü evlerinin damına bayrak dikerdi. Davul-zurna sürekli çalar, yemekler pişirilir, konuklar ağırlanırdı. Pazar günü ise aynalarına eşarp bağlanan araba konvoyuyla ve düğün alayıyla gelin almaya gidilirdi. Dualar ve halaylar eşliğinde alınan gelin, damadın evine getirilirdi. Düğün şenliği sırasında yeni yuvaya hediye olsun, diye konuklar tarafından para ve eşya kırkımı atılırdı. Aileden bir büyük bu hediyeleri gelinin başı üzerinde döndürerek, herkesin duyacağı şekilde, kimlerden geldiğini söylerdi ve her defasında, darısı oğlumuza, kızımıza, derdi. Yeni evliler, ağızları tatlı, yuvaları bereketli olsun, diye kapısının üzerine bal sürülen evlerine, üzerlerine buğday tanesi ve bozuk paralar atılarak uğurlanırdı.
Düğünden bir süre sonra da yeni gelinin evinde duvak mevlidi okutulur, gelen hanımlara iğne oyalı veya boncuk oyalı mevlit örtüleri hediye edilirdi.
Sözlerimi burada bitirirken, tüm yeni evlilerimize, içi sıra bizimkilere de Allahtan hayırlı, mutlu yuvalar diliyorum. Ağızları tatlı olsun. Darısı, oğlumuza, kızımıza bulaşsın.

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05