Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


Dükkânın Kapsına Uzanmış Köpeğin Takmadığı İnsana Verdiği Mesaj Şu mu?


Dünyanın Efendisi Yalnızca İnsanlar mı?

Çok sık rastladığımız üzere kâh bir dükkânın kapısında, kâh bir resim sergi salonun ortasında yere uzanmış bir köpeği görüsünüz. Kimi kovar kimde korumaya çalışır. Aşağıdaki fotoğraf Adanda bir büfenin tam kapına uzanmış bir köpeğin işyeri sahibine bir mesajı olsa diye düşünüyorum.

Dokunma keyfine yalan dünyanın. Çivisi çıkmış dünyada hayvancayız kendisine ait olduğunu düşündüğü dünyanın bir yerinin kapısına çulu sermiş. Burada benimde akım var diyor. Hakkıdır.

/resimler/2018-5/22/1037071023708.jpg/resimler/2018-5/22/1038165244897.jpg/resimler/2018-5/22/1039049624302.jpgKöpek Bize Ne Mesaj Veriyor? Acaba

Kapının önüne uzana köpek biz insanlara diyor ki, siz benim kadar özgür müsünüz? Ben istediğim yerde uzanırım, istediğim zaman kalkar canımın istediği bir başka yere gider gezinirim diyor.

Veya diyordur ki ey insanlar siz her tarafı talan etmişsiniz. Egemenliğinize almışsınız bizim yaşam alanlarımızı elimizden aldınız. Ben de sizin bize kapattığınız kapıların tam ortasına gelir çadırımı kurarım. Anlayın benim kim olduğumu. Anla sen kimsin.

Veya diyor ki, siz bizi pis, kirli hastalıklı görseniz de yine de biz sizden kopmuyoruz. Bu yer bu gök kurulurken hepimiz doğada bir arada yaşıyorduk. Herkes karnını doyurmak için yiyeceğinin peşindeydi. Bizi yaratan bize doğada beslenme şeklimizi şöyle belirlemiş; her canlı doğadaki bir başka canlıyı yiyerek enerjisini sağlamaktadır. Beslenme zincirinin doğası gereği her canlı bir başka canlıyı yeme özelliğine sahiptir. Ancak biz karnımızı doyuracak kadarını yemek için avlıyor veya topluyoruz. Biz halen ihtiyacımızın üstünde bir avlama ve yeme yapmıyoruz. Hiçbir şeyi israf etmiyoruz. Bizden geriye kalan yiyecekleri doğadaki diğer dostlarımız olan kuşlar, böcekler ve mikroplar tüketiyor. Bizde aç gözlülük yok. Gıdaları saklamak veya kullanmadan bozarak kokuşturmak da yok.

Ey insanoğlu bir zamanlar bundan 20 bin küsur yıl kadar önce sen de bizim ile birlikte bu doğada yiyecek peşindeydin. Bazen aynı koyunun, keçini veya doğadan kolay sağlanan yiyecekleri yiyorduk. Ancak bir süre sonra baktık ki doğada tüm diğer canlılardan ayrılmış ve kendi krallığınızı kurmuşsunuz. Beyninizin gelişmesinden dolayı sizi kutluyoruz. Bilinciniz ile soru sorarak dünyayı anlamaya çalıştınız. Doğanın sırlarını çözmeye başladınız. Sonra baktı ki sahip olduğunuz yeteneğini ve elinizi dekullanaraksilahlanmışsınız ve sahip olduğunuz silahlarınızla doğaya hükmediyorsunuz.

Biz hayvanları Çıkarınız İçin Kullandınız

Hatta biz köpekleri de yanınıza çekerek diğer hayvanların avlamakta kulandınız. Sizi geçmişte tanıdığımız için sizin ile kaynaşmaktan ve birlikte olmaktan kaçınmıyoruz. Sizin ile birlikte yaşadığımız sürece size hiç ihanet etmedik. Siz ile birlikte hayatı paylaşmaktan hoşlanıyoruz. Ancak siz bizi kendinize köle ettiniz. Bazı işlerinizde bizi kullanıyorsunuz. Gidemediğiniz kutuplara bizim çektiğimiz kızaklar ile gidebildiniz. Evinizin kapsında sürülerinizi korumak için karın doyurmaya bizi çoban köpeği yaptınız. Şimdi polis güvenlik için bizim bazı özelliklerimizden yaralanarak bizi kullanıyor. Bugünlerde bizim sahip olduğumuz koku alma duyularımızın keskin olmasından faydalanarak bizi diğer birçok işte kullanıyorsunuz.

Doğanın bütün canlılara sunduğu nimetleri besin zincirimizin bize yüklediği özelliklerimizle herkes besin sağlamak ve çoğalmak için varlık mücadelesi veriyordu. Siz ise diğer hayvanlardan on binlerce yıl kopmuşkendinize özgü yeni yaşam alanları olmuşsunuz. Zaman içinde dünyayısorgulamanız, bilginizle ve becerilerinizle ele geçirmişsiniz. Taş üşüten taş koymuşunuz. Önce barınaklarda sonra küçük barınaklar yaptınız sonrada binalar ve çok katlı binalar yaptınız. Sizden öncede sizin akrabalarınız Babil Kuleleri yaparak Allah katına çıkmaya çalışıyorlardı.Şimdilerde duyduğumuza göre Sudi Arabistan´da 1000 m yüksekliğinde bir kule yapmışsınız.

Sonra yer yüzeyini parsel parsel ele geçirdiniz. İnsanlığın ortak malına dair ne varsa tek taraflı olarak bunun insanın malı diye ele geçirdiniz.

Ya sonra kendi aranızda mal bölüşümünde birbirinize karşı üstünlük kurmak için bölündünüz.Önce imparatorluklar kurdunuz, sonra ulus devletler olarak parçalandınız, şimdilerde bir birinize karşı adaletiz davrandığınız için dehada küçük gruplar ve kültürler üzerinden bölünmek için çatışıyorsunuz. Doğanın bütün imkânlarınısahip olduğunuz silahlarla kontrol ediyorsunuz. Elinizde tutuğunuz yerde de ortamı gücü gücüne yetene durumuna gelmişsiniz. Kim beyi kaptıysa orayı tekeline almış kimseyle hiçbir şeyi paylaşmıyor. Adaletiniz hiç te doğanın adaletine benzemiyor.

Doğanın hepimize verdiği ?güçlü olan yaşar, zayıf olan elenir?ilkesini insan olarak birbirinize karşı çok acımazca kullanıyorsunuz. Bir birinize bir bardak suyu bile içermiyorsunuz.

Yani diyeceğim odur ki diyor kapının önüne çulunu sermiş olan sokak köpeği; ?ey insan senin yönetimini senin yaşama bakış açını sevmiyorum?. Sen nankörsün, çıkarcısın, sen bizi kullanmakla kalmadın türdaş´ın insana bile bir bardak suyu bile para ile satıyorsun. Verdiğin su da bayat su. Kapısına uzandığım dükkânında sattığın su doğanın bir parçası. Su demişken canlının yaşamı suya bağlı değil mi? Doğalın önemli döngüsü olan suyun kimyası gereği gaz ve sıvı halde sürekli döngü halindedir. Ne hiçbir şey vardan yok olur, ne de yoktan var olur. Su senin, benim ve diğer canlıların yaşam kaynağı. Yani her canlının doğal olarak ihtiyacı kadar su ve gıda edinme ve kullanma hak vardır. Suya erişim hakkını neden kendi tekeline (eline) aldın. Suyu edinmek için gerektiğinde bedel de öderiz ve bulduğumuz her yerde zorla da olsa içeriz. Çünkü su içme hakkı bir yaşam hakkıdır ve her canlının ihtiyacı olan suyu içmek zorunda. Yoksa var olamaz.

Biz köpekler su için para ödemeyiz. Bizde dolar, Euro, TL ve altın hesabı yok. Bizde pasaport ve tapuda yok. Onun için biz hayvanız.

Bizi yok sayıyorsunuz, bizim hiçbir yaşam hakkımız yok. Varsa yoksa siz insanlar yaşama hakkına sahipsiniz. İyide bir birinize de yaşam hakkı tanımıyorsunuz. Kendiiçinizde azınlıkları zayıfları eziyor onlara yaşam hakkı bile tanımıyorsunuz. Yaratığınız dünyada çoğunuz fazla yemekten ve hareketsizlikten dolayı kilo almışsınız, çoğunuzda açlıktan nefesiniz konuyor. Dünya´da işsizlik denilen bir olgu bulmuşsunuz. İşi olmayanın aşıda yokmuş. Neden insan doğanın bir parçası değil mi? Doğanın nimetleri bildiğimiz kadarı ile herkese yetecek kadar geniş.

Açıkçası ben sizin yaratığınız dünyayı beğenmiyorum. Yaratığınız hak hukuk adaletinizi beğenmiyorum. Onun için sizi takmıyorum ve kapının önüne uzanıyorum.

Hayvan kalmayı tercih ederim.

Karnım acıkırsa doğam gereği ne yiyeceksem nerden bulursamorada yerim. Bulamasam zorla da olsan bulur yerim. Biz vahşi doğanın canlılarıyız ancak ihtiyacımız kadarına el kor yeriz. İhtiyaç fazlası diye bir kavramımız yok. Yiyecekleri saklamak bizde yok. Yiyeceklerimizi gizli gizli de yemeyiz. Her şeyimiz açık. Çalma çırpmayı biz bilmeyiz. Öyle çaldın diye yakalayıp hapse atmak bizim doğamız işlemez. Sonra yanlış bir şey yapmıyoruz ki. Biz yalnızca acıkınca karnımızı doyurmak için uğraşırız. Karnımız doyuncada dinlenir, oynar keyifleniriz kendimizce. Bizimde aramızda hiyerarşi var, önce güçlüler yiyor sonra diğerlerimiz yer. Yine de bizde kimse aç kalmaz.

Bizi Zoraki Kendi Ortamınıza Alıştırdınız

Ha yalnızın ve garibanında dostuyuz. İhtiyacınız olduğunda yalnız kaldığınızda yine de size dostluk etmekte ve birlikte sizin ile çobanlık yapmaktan hoşlanırız. Yalnız boynumuza tasma takmayın özgürlüğümüzü bize bırakın. Son yılarda çoğunuz yalnızlığınızı kendi aranızda konuşarak veya paylaşarak gidermiyorsunuz. Bizler ile birlikte yaşamayı içine düştüğünüz yalnızlıktan dolayı tercih ediyorsunuz. Teşekkür ederiz ilginize. Çoğunuz samimi olarak bizimle birlikte olmaktan hoşlanıyorsunuz. Karnımızı doyurduğunuz için, bizi de ne dersek hayvan bize uyar veyabirlikte zaman geçireceğim bir hayvanımvar diye de bizi küçümsemeyin. Bizim karnımızı doyuruyorsunuz diyede özgürlüğümüzü elimizden almayın. Nihayetinde çoğumuzun yaşam alanlarısizin yaratığınız devasa kentlerden dolayı yok olduğu için sizin yarımınıza muhtaç durma geldik. Bizim böyle bir tercihimiz ve isteğimiz yok. Siz bizi zoraki kendinize bağımlı yapmışsınız veya boynumuza tasma takarak kendi ortamınıza mecbur bıraktınız. Her tarafı kapatmışsınız. Özgürce hareket edemiyoruz, istediğimiz bir köpeğin yanına gidemiyoruz, çoğalamıyoruz ve yiyecek yer bulamıyoruz.

Merhametliyiz

Taksimde yerde yatan aç yerde yatan çocuğu görünce içimiz dayanmadı. Arkadaşlarımızdan biri gitti çocuğun boynuna ön bacakları ile sarıldı ve merhamet gösterdi. Sizinkiler oradan gelip geçerken ancak fotoğrafları çekerek sağa sola servis etmekle meşgullermiş. Bu aralar doğanın sırlarını iyice çömüş ve anlık görüntü sesleri dünyanın bir ucundan diğer ucuna da yaşayan sevdiklerinize gönderiyorsunuz. Her gün ne yediğinizi içtiğinizi çarşaf çarşaf paylaşıyorsunuz. Ancak aç komşunuzu, yerde aç yatan bir insanın ne sorunu var diye sormuyorsunuz. Sizde acıma ve merhametin olamadığını biliyordum da bukadar bencilleştiğinizi ve kalbinizin köreldiğini bilmiyordum. İşi ve aşı olmayan aç ve sokakta kimsesiz ise kimse yüzüne bile bakmıyor.

Hatırlamıyorsunuz, başında belirtim ya 20 bir küsur yıl önce olsaydı hepiniz yaşamda şu veya bu şekilde bir yerde bir şeyler bulur onlarla beslenir ve ağaç diplerinde veya kaylardaki mağaralardabarınırdınız. Şimdi kiminizvillada yaşıyor kimiz sokakta, kiminizlüks içinde kimiz aç. Bu arada bizide kendinize benzetiniz. Bazı arkadaşlarımız varlıklı arkadaşların evlerinde çok pahalı mamalar ile beslenirken bizlerde doğamıza uygun ne bulursan onunla yetiniyoruz. Ne yapalım bir köle olarak yaşamaktansa bir özgürlükdüşkünü olarak yarı aç yarı tok özgürce yaşamayı tercih ederim.

/resimler/2018-5/22/1041205559994.jpgAslında sizin bu dünyaya yaptıklarınıza dair anlatacak çok çok konu var. Budünyanın yaşanamaz hale gelme getrdiniz. Her tarafı kirletiniz. Dünyayı ele geçirdiniz şimdidekendinizle savaşıyorsunuz. Dünyanın her tarafında kan ve gözyaşına boğdunuz. Açıkçası yalnız kendinize değil yaşamın tümünü kendinizce geliştirdiğiniz yönetimlerinizle kötülük ettiniz. Yani AYIP etiniz. Ayıp etmeyi bilmekte bir bilinç işidir.

Biz de ayıp etmek diye bir şey yok. Çünkü bizim ayıplı işlerimiz yok. Çünkü mal mülk, çıkar ilişkimiz yok. Sizde korteks olduğu için sizin de ancak okuyanınız ve analitik düşünceye sahip olanınız ve farkındalığı gelişmiş olanınız analiz ederek ayıbın farkına varabilir. Eğitimide biçimsel hale getirdiğiniz için çoğunuzun farkındalığı da ne yazık ki gelişmiyor. Onun için bugün yaşadığınız dünyayı ne hale getirdiğinizi kaçınız farkındasınız.Unutmayın, suçunuz ve günahınız çok.

Canınız sağ olsun. Bir gün bizde anlayan çıkar herhalde.
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, iortas@cu.edu.tr

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00