Türkiye demokrasiden uzaklaşmakla, dünyadaki etkisinden ve gücünden çok şey kayıp etmiştir. Özellikle Batı Avrupa ile ilişkilerin bozulması sonucunda, uluslararası ilişkilerinde çok unsurlu denge bozulmuştur-akşamıştır. Türkiye uluslararası forumlarda sesini ve ağırlığını duyuramaz olmuştur.
Demokrasimiz kesintiye uğrayıncaya kadar, terör örgütleri, Türkiye´ye karşı yürüttükleri kampanyadan ve terör eylemlerinden önemli siyasal sonuç alamıyorlardı. Fakat rejim değişikliğinin dünyada zayıflatıp yalnızlaştırdığı Türkiye, terör örgütlerinin veya başka militan grupların kampanyaları karşısında değil, kimi devletlerin olumsuz ve düşmanca tavırları karşısında da eli kolu bağlı kalmaktadır.
Son yıllarda gerek bu militanların, gerek terör örgütlerinin uluslararası alanda, Türkiye´ye karşı kazandıkları etki şu gerçeği gösteriyor:
Yurt içinde terörizmi yenmek gerekçesiyle yapılan rejim değişikliği, yurt dışında bir avuç militanın veya teröristin Türkiye´yi bazı bakımlardan yenik düşürebilecek duruma gelmesini sağlamıştır.
İÇ VE DIŞ POLİTİKA BİRBİRİNDEN AYRILMAZ
Türkiye´nin iç politikasıyla dış politikası bir ölçünün ötesinde birbirinden ayrılmaz. Gerek bu gerçeği, gerek uluslarası ilişkilerde kamuoyu etkisini ilk farkedenlerden biri Atatürk´tür. Kurtuluş Savaş´ında, Atatürk, halk örgütlenmesine ve herşeyin tam bir serbestlikle tartışabildiği bir parlementoya verdiği önemle, Türk ulusunun haklarını dünya kamuoyuna, bütün dünyaya, o arada işgal devletlerine kabul ettirebilmiştir. Cephedeki zaferin diplomatik başarıya dönüşmesinde en büyük etken bu olmuştur. Türkiye toprakları üzerinde farklı devletlerin kurulması tertipleri de o şekilde bozguna uğramıştılmıştır.
Türkiye, dünyadaki saygınlığını ve uluslararası forumlardaki etkinliğini yeniden kazanabilmek ve ulusal haklarını koruyabilmek için, gerçek bir demokrasiye bir an önce dönmek zorundadır. O zaman pek çok uluslararası sorunumuz kendiliğinden çözüm yoluna girer, hatta bazı sorunlar, o arada ?etnik-bölücü-feto terör Sorunu?, Türkiye için siyasal anlamda sorun olmaktan çıkar.
Amerikan Kongresi ve birçok ülke Ermeni iddialarını gerçekmiş gibi kabul eden ve Türk ulusunu ağır isnatlarla kınayan bir tasarıyı ele alırken, aynı günlerde, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri´ne, kapütülasyon benzeri ekonomik ödünler vermiştir. Bu durumda Amerikan Kongresi´nden Ermeni iddialarıyla ilgili olumsuz bir karar çıkarsa Türkiye´nin birtakım yaptırımlar uygulamasını beklemek boşunadır.
Fakat, Amerika Bileşik Devletleri dahil tüm yabancı devletler şunu bilmelidirler ki, demokrasinin kesintiye uğradığı ve ulusal iradenin etkisizleştirildiği bir dönemde, Türkiye´ye yapılan baskıları, haksızlıkları ve Türkiye´den koparılan ödünleri, Türk ulusu hiçbir zaman kabul etmeyecektir.
Türkiye´de demokrasi tüm gerekleriyle işler duruma gelecektir ve o zaman Türk ulusunun, bu haksızlıkları ve ödünleri kabul etmediği, geri çevirdiği görülecektir.
Gerek Ermeni sorunu konusunda, gerek başka konularda, Türkiye´den gelen tepkilere karşı, ABD yönetimi ve Avrpa ve birçok ülke.
Haklısınız, ama ne yapalım, bizde demokrasi var, kamuoyuna, kamuoyunu oluşturan kurumlara, o arada Kongre´ye karışamıyoruz, bizi anlayışla karşılamalısınız, demektedir.
Bu tavrın ve mazeretin karşısına, ?Bizde de demokrasi var? diye çıkabildiğinde ve bu söz inandırıcılık kazandığında, Türkiye, baskılar ve haksızlıklar karşısında kolayca direnebilecektir. Emeni militanlarının veya Türkiye´den kaçan bir avuç militanın lobileri karşısında etkisiz kalmaktan, Suudi Arabistan´ın küstahlığı karşısında sessiz durmaktan, Yunanistan´a ödün üstüne ödün vermekten ve Amerikan Kongresi´nin gündemine Türkiye aleyhinde karar tasarıları girerken Amerika´ya kapitüler ayrıcalıklar tanımak gibi durumlara düşmekten kurtulacaktır.
ABD VİZESİ
AKP, din iman dilinden düşürmüyordu. Trump yönetimi, sekiz Müslüman ülkenin halklarına ABD´ye giriş yasağını getirdiğinde, AKP yönetiminin sesi soluğu çıkmadı ve sustu.
ABD´nin vize kararı aynı zamanda bütün yüksek düzey diplomatları (Nato irtibat subaylarını) memurları, bakanları, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı´nıda kapsayacak şekilde alınmış yani onların da ABD´ye gitmelerine olanak yok. ABD bir bakıma bütün kapıları kapatmış durumdadır. ABD´ den üç hafta önce yüksek düzeyde kabul görmüş bir Cumhurbaşkanı ve ülkesi için acı bir durumdur.
?DİKTATÖRLERİN MALİYETİNİ NESİLLER ÇEKİYOR?
?ABD vize sorunu kalıcı olmaz . Aksi halde İlişkilerin bitmesi demektir.
ABD´ nin Vize kararında , İkinci defa FETO bağlantısı iddiası ile Konsoloslukta çalışan bir Türk´ün tutuklanmasının etkili olduğu ifade ediliyor. Ancak temelde Amerika´nın orta doğu projesi yatıyor. Bu proje aksamasından Amerika mutlu olmuyor.
Aslında olaylar da üst üste bindi. İran ve Rusya İlişkileri yanında Madura´nın Türkiye´ ye gelmesi de Amerika´nın benimsemediği bir olaydır.?Amerika Madura rejimini istemiyor ?
Bunun içindir ki , Ağustosta ABD , Nicolas Maduro hükümetine karşı geniş maddi yaptırımlar kararı aldı. Trump , Başkan Maduro´yu dikkatör olarak ilan etti ve yaptırım kararı için Venezuela halkını sağlık haklarından yoksun bırakmasını, ülkedeki muhalefet vekillerin hapse gönderilmesini ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını gerekçe gösterdi. Ayrıca askeri müdahaleden söz etti ABD´li şirketlerin ve kişilerin Maduro´yla ticari ilişki kurması yasaklandı.
Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen Venezuela halkı açlık ve yokluk içindedir.
Bu güne kadar Dünyada yaşanan dikta rejimleri eninde sonunda toplumun felaketi ve insanlığın bir utancı oluyor. ?(1)
?Vizesiz Avrupa, vizesiz seyahat? derken, vize bile verilmeyen ?haydut? devlet klasmanına geriledik. Küme düştük.
Dolar kurunun 3.80´e, avro´nun 4.50´e fırlamasına zaten şaşırmıyorum. Dünya ile entegre şekilde iş yapan Türkiye sermayesi bu kadar korkak ve soysuz olamaz. Türkiye Cumhuriyeti, sizi bugünlere taşıyan çınar ağacıdır. Bindiğiniz dalı kesmeyin, sessinizi yükseltin, çıkarın. Paralarınızın, yatırımlarınızın paçavra kadar değeri kalmayacaktır.
(1) Esfender Korkmaz, Yeniçağ Gazetesi, 10 Ekim 2017
Cezmi Doğaner
