Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


EMİN AMCA


               Onunla 1990 larda Bilal Baba Külliyesinde tanıştım. Bilal Baba G.Antep´e bağlı Kömürler civarında yaşamış bir zat. Bizim köyden ve Kadirliden onu ziyaret eden yüzlerce insanımız var. Kimi ona tarikat diye, kimi Şeyh diye, kimi de Allah´ın bir evliyası sıfatıyla gider. Benim bu tip insanlarla fazla beraberliğim olmadı. Fakat saygımı her zaman her yerde göstermişimdir.

              Oraya gitme sebebimiz komşumuz Orhan içindi. Orhan´ın çocuğu olmuyordu. Ailece beraberdik. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Her hafta sonu bir yere gider, birlikte vakit geçirirdik. Bir gün bana geldi;

            ?Ahmet Ağabey.?dedi.?Bilal Baba derler biri varmış. Bizi oraya götürebilir misin ??

            Orhan´ı çok severdim. Onu kırmam mümkün değildi.

            ?Olur.?dedim.?Neden olmasın ??

           Bir hafta sonu yola çıktık. Kömürler civarında olduğunu biliyorduk. Ondan başka hiçbir bilgimiz yoktu. Neyse ki; sora sora  Külliyeyi bulduk. Bir dağ arasında, fazla hanenin olmadığı bir yerde, birkaç ev. Dışarıda bir sürü araba var. İçeride ise her taraftan gelmiş yüzlerce insan. Bir veya birkaç odada toplanmış sohbet ediyorlar. Topluluğun içinde ufak tefek bir adam var. Elinde Hz. Ali´(ra)nin Kesik baş Hikâyelerine benzer bir kitap. Onu birine okutuyor, o okudukça kendide halden hale geçiyor. Hikâye öyle ahım şahım bir şey değil. Fakat bazı insanlar kitap okundukça kendinden geçiyorlar.

             Bir süre sonra karşı Camiden ezan sesi duyuldu. Kalktım bir abdest aldım. Arka tarafta bulunan odalardan birinde, öğle namazını kıldım. Yanımda birkaç kişi daha vardı. Namazdan sonra aynı odaya geldim ki kimse kalmamış. İçimden;

            ?Bunlar camiye gitmiştir.?diye düşünürken, dışarıya çıktım. Bir baktım ki bizimkilerin hepsi orada. Ezan okununca Bilal Babayı ziyarete gitmişler. Namaz vakti ziyarete gidilmesi biraz tuhafıma gitti. Vergi dairesinde çalışan birisiyle, Mübarek zatı görmeye gittik.

           Odasına girdiğimizde karşımızda beyaz saçlı, boynu bükük, Mevlana duruşlu bir adam vardı. Bilal Baba dedikleri oymuş. Herkes gibi bizde onun elini öptük. Daha önce hiçbir zatın elini böyle düşüncelerle öpmemiştim. Öperken hiç tereddüt etmedim.

             Daha sonra oradan ayrıldık.

            Yolumuz üzerinde sahabe mezarlarının olduğunu söylediler. Sanırım ÖKKEŞ BABA isimli bir evliya mezarıydı. Onu da ziyaret ettik. Orada Bilal Baba külliyesinde gördüğümüz küçük adamla tekrar karşılaştık. Yine mezar başında gözyaşı döküyor, dualar ediyordu. Duruşundan anlaşıldığı gibi farklı bir adamdı. Bazı insanlar yapmacık davranışlarda bulunur. Bazıları da samimi olduklarını gösterirler. Bu ufak adam samimi ve inanmış bir davranış gösteriyordu. Bunu harekâtlarından hissedebiliyordum. İçimden ona yaklaşmak geldi. Bir fırsatını bulup tanıştık. İsmi Emindi. Herkes ona;

             ?Emin Amca.?diyordu.

             Bende herkes gibi;? Emin Amca.? diye hitap etmeye başladım. Bir birimizi yakından tanıdık. O da bizim Kadirlidenmiş. Hatta bizim köyün bitişiğindeki köydenmiş. Bayağı sohbet ettik. Yerimi söyledim. Bankada çalıştığımı anlattım.

           ?Ziyaretine gelirim.?dedi.

            Aradan uzun bir süre geçmeden Adana´daki çalıştığım yere geldi. Ona çay söyledim. Bayağı sohbet ettik. Ayrılırken:

           ?Bir kadın var.?dedi.?Evinde ocağı bitmiş. Ona bir ocak alabilir misin ??

           Bu tip para isteyenler bize çok gelir. Çoklarına para vermeyiz.

           ?Allah versin.?der. Göndeririz. Fakat Emin Amcaya yok demek içimden gelmedi. Ona bir tüp parası verdim. Daha sonra Kadirli de birilerine sordum. Onlarda;

           ?İyi adam.?dediler.?Arada sırada Hocalık yapar. Senden alır bir fakire ulaştırır. Kime ne verdiğini kimse bilmez.?

           Bir süre sonra sanırım bir daha geldi. Yine öyle bir yardım istedi. Bende şu anda verip vermediğimi hatırlamıyorum. Daha öncede dedim ya. Bizim çalıştığımız yere çok insanlar gelir para isterler. Hepsine vermeye kalksan işin içinden çıkamazsın. Zaten istesen de, istemesen de kendi akrabalarından birileri senden alıyor. Bazılarına vermek mecburiyetinde kalıyorsun. Dünya sistemi böyle işliyor.

          Yıllar sonra yaylaya çıktım. Bizim evin bulunduğu yerlerde cami yoktu. Beyoğlu´na gittik. Cami imamı Emin Amcaymış. Namazdan sonra karşısına geçtim. Elini sıktım ve

           ?Beni tanıdın mı ??dedim.

           Yüzüme baktı. Tanıyıcı gibi yaptı. Daha sonra;

           ?Sen Ahmetsin .?dedi.?Bizim Bankacı Ahmet.?

           Tanımasına çok sevindim. Caminin eksiklerinden bahsetti. Direk olarak para istemese de dolaylı yönden istiyordu. Ama o tip yardımlar bir çırpıda olmuyordu. Bizde geçiştirmeye çalıştık. Hoş beşten sonra oradan ayrıldım. Daha sonra onu hac dönüşünde gördüm. Tadı yoktu. Konuşmak bile onu yoruyordu. Hac´dan geldiğimizi söyleyince;

           ?Bir yemek ver, Yasin okut.?dedi. Ondan sonra da görmedim.

             Geçenlerde bize Çığşar muhtarı gelmişti. Evin oralarda yol yapımı için çalışıyordu. Bende işçilere öğle yemeği verdim. Yemekten sonra laf Emin Amcaya geldi. Muhtar;

            ?Emin Amca öldü.?dedi.

           Onun ölümüne üzüldüm. Nede olsa az çok merhabamız olmuştu. Ve bana söylediğini daha yerine getirememiştim. Durumu etraftakilere anlattım.

             Muhtar onu çok iyi tanıyordu. Ve onunla ilgili birçok hikâyeler anlattı. Hatta onu Hacda görenlerin olduğunu söyledi. Daha sonra;

             ?Görenlere sormasam inanmazdım.?dedi.

            Söylenene göre; Emin Amca Hacca gidenleri yolcu etmek istemiş. Otobüse binmiş. Yolda ilahiler söyleyerek milleti coşturmuş. İnsanlar kendi etrafında para toplayarak onun masrafını karşılamışlar. Onu da Mekke´ye kadar götürmüşler. Yolda kimse pasaport sormamış. Mekke´de dini görevini de yapmış. Fakat Suudiler pasaportu yok diye onu sınır dışı etmişler. Bütün bunları Muhtar anlattı.

            Doğru ya da yanlış. Durum hac olamaz da, belki Umre olabilir. Bunun üzerine fazla düşmek istemiyorum. Fakat Emin Amca saf ve temiz bir insandı. Bundan adım gibi eminim. Belki dini bilgileri eksikti. Belki elinde bir zenginliği yoktu. Kimseye para veremiyordu. Fakat birilerinden alıp birilerine ulaştırma görevini yerine getiriyordu. Ona yardım edenler paranın kime gittiğini bilmiyorlardı. Yardım alanlarda paranın kimden geldiğini bilmiyordu. Bu durum İslamiyetlin en güzel tarafıydı. Peygamberimiz(sav);

           ?Sağ elin verdiğini, sol el bilmemeli.?demişti. Diğer tarafa gelince o İslami bilgileri tam bilmiyordu. Tabi ki o kadar değildi. Çünkü bir camide imamlık yapabiliyordu. Arapçası tam değildi. Kuran tefsirleri okumamıştı. Belki de Kur´an meali bile okumamıştı. Bu okuma yazmasından belli oluyordu. Fakat bir olay vardı. Allah(cc.)  Adem için,şeytana ve meleklere secde edin dediğinde, Şeytan secde etmemiş ve şöyle demişti.

           ?Bana müddet ver. Onların ne kötü olduklarını ben sana göstereyim.? Eksik anlatmış olabilirim. Allah(cc) ona şöyle der;

            ?Sakın benim saf ve temiz kullarıma dokunma.?

             İşte Allah(cc)´ın tarif ettiği kullardan biridir Emin Amca. Bu gün Allah´ın rahmetine kavuşmuş bulunuyor. Toprağı geniş, ışığı bol olsun. Allah ona rahmet eylesin. Hepimiz o yoldan geçeceğiz.Ne kalırsa yaptıklarımız kalır.Gerisi boş.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22