Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


GÜÇLÜ TÜRKİYE


Türkiye gündemi vize krizi ile kilitlenirken, küresel güçlerin, bölgesel jeopolitiği etkileyecek çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde ilk denebilecek bir eylemsellikle ABD, Türk vatandaşlarını doğrudan etkileyen bir karara imza atarak, vize kısıtlaması getirip, yıllardır stratejik ortak kavramı ile uyuşturulmuş olan Türk Dışişleri hafızasını, tokatlarcasına uyardı. Türkiye Dışişleri bürokratları ve üst düzey danışmanlar ne denli kendine geldi, bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz. Ancak, Birinci Körfez Harbinden bu yana yapılan yanlışlar bir çetele haline getirildiğinde, ABD´nin çizgisinin hiç değişmediği görülüyor.

Değişen, değiştiği gözlemlenen ise, sadece, iç siyasi figürlerin, iktidar mücadelesindeki kazanımları doğrultusunda yaptıkları söylemler. Bu söylemler, kimi zaman siyasi zekayla oluşturulan mizahi anlatımlarla hedef kitleye sunulurken, kimi zaman halkın sosyal boyutuyla ve kültürel algılarıyla alışkın olup değer verdiği güçlü, otoriter, her şeyi bilen lider görünümü sağlamak için, spontane güç gösterisi içeren, sert ifadelerle halka ulaştı. Türkiye´de, değişen hükümetler, dış siyaset enstrümanlarını iç siyasette güç kazanımı için kullanırken, ABD´de değişen liderler, belirlenmiş ve uygulanmakta olan dış siyaseti, küçük uygulama farklılıkları yapsalar da hiç değiştirmediler. Küresel güçlerin bölgesel hedefleri, Birinci Dünya Savaşını oluşturan koşullardan bu yana hiçbir zaman değişmemişken, değişen, sadece güç dengeleri oldu.

Türkiye, oluşan konjonktürde istikamet değişikliğini tartışırken, hem ABD hem de Rusya ve Çin kazanım politikalarını değiştirmeksizin ve sertlikle uygulamaya devam ediyor.

Türkiye, S-400 füzeleri için Rusya Federasyonu ile anlaşma yapmış ve takvim belirlenmişken, Rusya´nın, Suudi Arabistan´la da S-400´ler üzerinden anlaşmaya çalıştığı ortaya çıktı. ABD, Katar ve Suudi Arabistan´la önemli boyutlarda silah antlaşmasına imza atarken, bir yandan da İran´ın bölgede artan etkinliği karşısında, Devrim Muhafızları Ordusunu terör listesine almaya çalışıyor. Üstelik Türkiye´nin, haklı gerekçeleriyle YPG/PYD=PKK iddiasına rağmen ve stratejik ortak olarak tanımladığı Türkiye´ye karşılık, YPG/PYD´ye tırlar dolusu silah yardımıyla, düzenli orduya geçişini de sağlamaya çalışıyor. Yeni oluşumun coğrafyasında inşa ederek, geliştirmeye devam ettiği hava üsleriyle, bir süre sonra, İncirlik üssünün önemi de ortadan kalkacak. 

Tüm bu gelişmeler devam ederken, bölgede oldukça sessiz kalarak dikkatlerden kaçan, bir de İsrail gerçeği var.

Gelişmeler, bölgesel jeopolitikte dengelerin her durumda küresel güç odaklarının kazanımları, istemleri doğrultusunda değiştiğini, geliştiğini ortaya koyuyor.

Önemli bir şahsiyet tarafından ortaya atılan, önemli bir ifade de dikkatlerden kaçmıyor. ABD Ankara Büyükelçisinin, DEAŞ 9,5 aydır Türkiye´de eylem yapmıyor söylemi.  Ayrıca, DEAŞ=IŞİD´in küresel coğrafyada yeniden ortaya çıktığı bölgeler şaşırtmıyor. IŞİD, halen dizayn maksatlı kullanılmaya devam ediliyor.  

Tüm gelişmeler denge üzerine kurgulanırken, önemli olan, Türkiye´nin bu dengelerde yeterli ağırlıkla yerini alabilmesi. Türkiye, Fırat Kalkanı, Astana görüşmeleri ve ardından İdlip harekâtı ile bölgesel dengelerde kararlı duruş sergilemeye çalışırken, en büyük eksiği, iç siyasette bütünlüğün sağlanamaması.

İç siyasete yönelik söylemlerin sertliğinde oluşan gündem, halkın, olaylara tabiri caizse at gözlüğüyle bakmasına yol açarken, iç dinamiklerin etkinliğinden de faydalanılamıyor. Oysa Türkiye, güçlü bir devlet geleneğine sahip ve muhteşem bir dış siyaset hafızası var. Güçlü ordu, güçlü devlet yapılanmasıyla birleştiğinde, Türkiye, önüne çıkabilecek hemen her engeli aşabilecek güce ulaşabilir.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00