Ahmet DUMAN


Hadi Gözünüz Aydın...


                                                                                                               

Spor dalları içerisinde en çok Atletizmi severim. Oysa gençlik yıllarımda bile atletizmle ilgilenmedim. Bu yakınlığın nedeni Atletizmde felsefi bir içerik bulmam olabilir.

Nedense Türkiye´de spor deyince akla futbol geliyor. Önceleri böyle değildi. Başka spor dallarıyla da insanlar ilgilenir hatta yapmaya çalışırlardı. Örneğin her köyde kesinlikle güreşen veya güreşten anlayan birkaç kişi bulunurdu. Spor dediniz mi? O güreşti? Dünyanın her yerine nam salmış pehlivanlarımız vardı. Şimdi yok. Varlarsa bile birkaç kişi. Şimdi futbolla uyuyup futbolla uyanıyoruz. ?Uyutuluyoruz? dememeye özen gösterdiğimi söylemek isterim. En baba gazetelerin en azından yarısı futbolla dolu. Özellikle yazın evlere şenlik manşetlerle kamuoyu diri tutuluyor. Çok da eğlenceli: Takımın biri, geçen sezon  ligde zor tutunmuş, birkaç çalıştırıcı değiştirmiş, nasıl olmuşsa olmuş ligde kalmış, bakıyorsun: Transferde şampiyon! Aslı astarı olmayan bir yığın doldurma haberle kamuoyu ve taraftar oyalanıyor? Ne oyuncular transfer ediliyor, ne oyuncular.

Galatasaray´ın bizim Kürkçülerspor ayarında bir takıma elenmesi ve diğer takımlarımızın da o ayarda ilk eleme turları oynadıkları sıralarda, on beş gün kadar önce, Dünya Atletizm Şampiyonası başladı. Ve bu günlerde bitti. Olanaklar elverdiği ölçüde izlemeye çalıştım. Şimdi uzun uzun şampiyon olanlardan organizasyondan söz etmeyecektim ama haksızlık olur: Organizasyon tv den izleyebildiğim kadarıyla çok görkemliydi. Teknik ve elektronik harikaydı?

Şimdi tam burada yani teknolojinin bu kadar yaşamın ortasında olduğundan söz ederken; o ortamda İnsan dediğimiz varlık zamana ve doğa koşullarına karşı gücünü kuvvetini aklıyla birleştiriyo, hala doğada en hızlı ve en kuvvetli olduğunu bir kez daha kanıtlamaya ve bunu teknolojik olanaklarla tarihe not düşmeye çalışıyor. Hiçbir donanımı yok. Neredeyse çıplak denecek kadar yalın. Ama koşuyor, zıplıyor ve atıyor. İşte o esnada İnsan olmanın gururunu duyumsuyorsunuz. Bu duyguyu 1988 Seul olimpiyat oyunlarında Ben Johnson´ı 100 metreyi 9.79 saniyede koşarken duyumsamıştım. İnsan o anda ?Ey insan nelere kadirsin? diyor. Fakat adam dopingliymiş meğer! Şimdi bu duyguyu yaşatan hem de onlarca atlet var.

Spor yazmayı çok istemiyordum ama, şu Dünya şampiyonası aklımı karıştırmış olmalı.

Lucescu, teknik bilmem ne olarak milli takımın başına getirilince bir yerde okumuştum: Yahu şu milli takımı da yabancı oyunculardan oluştursalar, yazmıştı birisi.

Spor yazmak sorunlu, hatta ufak tefek olsa da tehlikeli bir iş. Bir super starımız babası yaşında adama olmadık hakaret etmedi mi? Ezkaza bir de dövmeye kalksa uçak düşerdi maazallah! İşin birde şiddet boyutu var seyirci bu işe iyi hazırlanıyor. Bıçaklar, ses bombaları, hatta tabancalar bilenip zulalanıyor. Olasılıkla yakın döğüş ve telden tırmanma teknikleri geliştiriliyor. Anlaşıldığına göre seyirci de hazır: Gördünüz kupa maçını? Yönetimler? Onlar zaten hazır, sırf bu nedenle oradalar. Minareye değil Döner bıçaklarına kılıf hazırlamaya?

Yazının başlığında dilediğim Gözaydınlığı; Lig Başlıyor ya o nedenle. Herkes hazır!

Nasıl olsa elin memleketinde sporcu çok. Eee bizde de para çok. Körfez ülkeleri gibiyiz maşallah! Kim arayacak 80 milyonluk ülkede bir milli takım oluşturacak sayıda futbolcuyu, maraton koşacak on, on beş atleti? Olimpiyatlar yakın. Bastırdınız mı Amerikan dolarını birkaç Ramiz daha bulduk mu iş tamam?

Habeşistan ya da diğer Afrika ülkelerinden atlet transfer ederken dikkatli olmak gerek: Yol açıldı çünkü onlar da kendi bayraklarıyla zafer turu atmak isteyebilirler! Benden söylemesi.

 

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00