Türk Silahlı Kuvvetleri, bekasını korumak, sınır güvenliğini sağlayıp, bölgede bulunan terör örgütlerini ortadan kaldırmak ve Suriye´nin toprak bütünlüğünü korumak maksadıyla, 20 Ocak 2018´de saat 17.30´da başlattığı hava taarruzuyla, Suriye´nin Afrin bölgesinde harekâta başladı.
Harekâtın adı: Zeytin Dalı. Türkiye, uzun bir hazırlık sürecinin ardından, beka sorununu ortadan kaldırmak için bölgede bulunan güç odaklarıyla yaptığı tüm görüşmelere rağmen, hedeflenen doğrultuda ve yeterlilikte cevap alamayınca, kararlılığını göstererek, defaten yaptığı açıklamalara uygun olarak, Afrin bölgesinde bulunan terör örgütünü imha etmek için harekâta başladı.
Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, meşru müdafaa hakkı dâhilinde yapmaya başladığı harekâtla, bölgesel, etkin bir güç olduğunu ve bu coğrafyada, istediğinde, istediği yer ve zamanda, güç kullanımıyla etkin olabileceğini göstererek, imaj tazeliyor.
Harekâtın yapılmasıyla ortaya çıkan mesajlar ve aynı zamanda ortaya konulan güç gösterisi, önem kazanıyor. Türkiye, yaptığı operasyonel faaliyetlerde kullandığı isimler ve eylemsel hareketlerle, simgesel göndermeler yaparak, sağlam bir devlet geleneğine dayanarak, devletin hafızasını etkin olarak kullandığını da ortaya koyuyor ki bu çok önemli ve unutmadığını, yerinde ve zamanında mutlaka karşılık vereceğini deklare ediyor.
Zeytin Dalı Harekâtı, her ne kadar, yapılan topçu atışlarıyla esasen başlamış olsa da, 20 Ocak´ta yapılan hava taarruzuyla birlikte, bu harekâtın fiilen başladığı açıklandı. Yapılan hava taarruzunda kullanılan uçak sayısı 72 ve bu uçak sayısı, bir süre önce yapılmış ve başarıya ulaşmış olan Fırat Kalkanı Operasyonundaki şehit sayısıyla aynı olmasıyla anlamını buluyor. Ayrıca, 72 uçağın, hava harekâtı için oldukça dar bir alanda, aynı anda havada bulunup, operasyonel bir harekât yaparak, belirlenen hedefleri etkin vurup, zayiatsız olarak üslerine dönmesi, takdir edilmesi gereken ve rekor seviyesinde bir başarı. Dünyada, bunu yapabilecek ülke sayısı, bir elin parmaklarını geçmez. Türk Hava Kuvvetleri, yaşadığı olumsuzluklara ve tarihinin en önemli pilot zafiyetine rağmen, dimdik ayakta durduğunu gösterdi. Harekâtı adının Zeytin Dalı olması da Türkiye´nin, bu harekâtı bölgesel barış adına başlattığını ortaya koyarak önem kazanıyor.
Barışın simgesi olarak kabul edilen zeytin dalı, Ortadoğu´da önemli bir simge olarak anlamını bulurken, Kudüs´ün Zeytin Dağı bölgesinin, kutsal kitaplarda ve bölgesel mitolojideki anlamıyla da önem kazanıyor.
Türkiye, yetkililerinin yaptığı açıklamalarla, Zeytin Dalı harekâtının bir başlangıç olduğunu ve ardından Menbic ve sonrasında Fırat Doğusunun da terörden temizleneceğini beyan etmekten çekinmiyor. Güç olma iddiasında olan bir devletin, yapması gereken de bu.
Genel bölgesel bakışla, YPG/PYD/PKK´nın coğrafyadaki dağılımı dikkate alındığında, Menbic ve Sincar, konumlarıyla önem kazanıyor. Terör örgütü, bölgede bulunan tüm su ve enerji kaynaklarını halen elinde bulundurarak, bu konumuyla, Suriye rejiminin boğazını sıkarken, ABD´den aldığı destekle, devletleşme yönünde çaba sarf ediyor. Aynı zamanda, konumu itibarıyla da Türkiye için önemli bir tehdit unsuru olmaya devam ediyor. Yani Türkiye iddiasında haklı ve en azından bu harekâtın ardından, Menbic ile Sincar´ı vurma gerekliliğiyle, meşru müdafaa hakkını elinde tutmaya devam edecek.
Türkiye, tıpkı Kıbrıs Harekâtı sürecinde olduğu gibi, bu gün de, başlattığı harekât ve bu konudaki kararlılığıyla, güç odakları karşısında dimdik ayakta durmaya devam ederken, en büyük güvencesi, son iki yıl içinde üzerinde oynanmış olan tüm oyunlara rağmen, silkinip ayakta kalmayı başaran ve disiplinini ile imkân ve kabiliyetlerini her şeye rağmen koruyup, artırmayı başaran Türk Silahlı Kuvvetleri.
