Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


İNCELİKLER


Çok değil, sadece iki saat içerisinde, tam yanlarından geçerken gördüklerim ve duyduklarım şöyleydi:

Kızlı erkekli genç bir grup kendi aralarında şakalaşırken kızlardan biri dümdüz küfrediyordu. Hem de kendi cinsinin öznesini kullanarak. Oysa, dilini, canım, güzelim gibi sıfatlara alıştırması ne kadar yakışık alırdı.

Parkta oturmuş çekirdek yiyen iki çocuk, kabuklarını yere atıyordu. Hem de ayağıyla bankın altına iterek. Oysa, elindeki bir başka torbaya biriktirip az ilerideki çöp kutusuna atsa ne kadar doğru yapardı.

Karşımdan gelen bir beyefendi, ağzından çıkan ifrazatı yola bırakmakta hiç sakınca görmüyordu. Hem de kendi ayakkabısına sıçramasını göze alarak. Oysa, yanında bir mendil taşıması ne kadar kolay olurdu.

Daracık bir kaldırımda üç kişi yan yana yürüyordu. Hem de kendi kollarının birbirine çarpmasına aldırmayarak. Oysa, içlerinden birinin bir adım geride yürümesi herkes için ne kadar rahatlık sağlardı.

Hayvan dostunu yürüyüşe çıkarmış bir hanımefendi, onun doğaya bıraktığını toplamadan gidiyordu. Hem de sonrasında oradan insanların geçeceğini düşünmeyerek. Oysa, bir kürek, bir torba taşıması ne kadar işe yarardı.

Küçük, basit, sıradan davranışlar, alışkanlıklar. Hem de birbirimizin hayatını bu kadar etkileyerek. Oysa yapılması gerekenler olağan hale gelse dünya ne kadar yaşanacak güzellikte bir hale gelirdi.

Bizler ilkokula başladığımızda, karnelerimiz yerine, iyi insanlar olarak yetişmemizin önemsendiği zamanlardı.

Hayat Bilgisi derslerinde, toplum bilincinin ne yönde gelişmesi gerektiğini,

Türkçe derslerinde, dilin, insanın kendini ifade etmesinde ne büyük bir rol oynadığını,

Matematik derslerinde, yan yana dizilmiş rakamların beyin kıvrımlarını nasıl da işler hale getirdiğini,

Olağan bir akış içerisinde öğrenmiştik.

Yaptığımız resimlerde, bacası tüten bir ev, o evde gazetesini okuyan bir baba, çocuklarına masal anlatan bir anne ve örgüsünü işleyen bir büyükanne olurdu.

Söylediğimiz şarkılarda ağaçlar, ormanlar, fındıklar, cevizler, sincaplar, arılar bulunurdu.

Sınıf kütüphanesinden kitap alıp eve götürmenin heyecanını, getirdiğimiz beslenmeleri paylaşmanın sevincini, okul bahçesinde, körebe, saklambaç, kovalamaca oynamanın mutluluğunu, ecza dolabına koyduğumuz sargı bezlerinde, yere düşen arkadaşlarımıza yapacağımız yardımın inceliğini, küme çalışmalarında sorumluluk almanın anlamını, defterlerimize çizdiğimiz kenar süslerinde, hayal gücümüzün renklerini yaşardık.

Cumhuriyet, Atatürk ve Yerli Malı Haftasını, milli ve dini bayramları usulüne uygun kutlardık, dört mevsimin yer aldığı sınıf panosu hazırlardık. El İşi derslerinde düğme diker, kemer yapardık, kendi el emeğimiz olan uçurtmaları uçururduk.

İncelikler, önceliğimiz olurdu. Doğruyu, iyiyi ve güzeli yaşamaya özen gösterirdik. Bunu hep hatırlayın, daima iyi ve güzel olandan yana kalın.

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92