Dur! Bırak kaynasın kahvenin suyunu,
Bana İstanbul´u anlat nasıldı?
Bana boğazı anlat nasıldı?
Haziran titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı
Yıkanmış, kurunur muydu yine o yedi tepe
Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle.
İstanbul şiirleri derken, sanırız Nazım Hikmet´le başlamak gerekir. Onun dizelerindeki İstanbul özlemi çok sıcak yansımakta, içten bir biçimde kendini duyumsatabilmekte. İstanbul konusundaki diğer bir tanınmış şiir ise aslında şarkı olarak da literatürdeki yerini alan Orhan Veli´nin ?İstanbul´u Dinliyorum? adlı şiiridir.
İstanbul´u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul´u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Yahya Kemal´ın ?Aziz İstanbul? adlı şiirinde ise tarihi yedi tepeyi anımsatırcasına İstanbul´a bir tepeden bakar şair. Şiirde İstanbul yüceleştirildiği gibi, İstanbul´da yaşamanın değeri de anlamlı bir biçimde ortaya konur.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü´yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Şarkılarda, türkülerde olduğu gibi, şiirlerde de İstanbul şiirleri çok. Özdemir
Asaf´ın ?Olmak İsterdim? adlı şiirinin bir bölümüyle yetinmek zorundayız?
Şu anda İstanbul´da olmak isterdim.
Mihrabat Korusu´nun dar yollarında seninle
Yan yana yana yana yürümek?
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul´u.
?Uzanıp Kanlıca´nın orta yerinde bi taşa/Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar´a doğru? diyen Sezen Aksu da üstüne, akşamdan kalma sabah yıldızı düşürür.