Yılmaz AYDOĞAN / BÖYLE GİTMEZ!


K A D I N (2)


(DÜNDEN DEVAM)

 

Ertesi gün, Sağmalı muhtarı geldi. Muhtar kırklı yaşlarda, idareye yakın; köyünün sorunlarını bilen ve çare arayışı içinde, sorumluluk sahibi, sevdiğim biri idi. Anlattığına bakılırsa:

 

?Çocukların annesi Gözdeğmez köyünden Sağmalı´ya gelin gelmiş. İki çocuğu olduktan sonra, ne olduysa kocası ile araları açılmış ve ayrılmışlar. Çocuklara baba el koymuş. Henüz otuzuna bile varmamış kadın, baba evine gönderilmiş. Kardeşleri, kadını önce kendi köylerinden biri ile evlendirmişler. ?Evlendirmişler´ dedimse, arada resmi nikah filan yok. Sonra, yine imam nikahı ile karısını kaybeden altmışlı yaşlarda birine, deyim yerindeyse, satmışlar. Hem de, zamanın ve yörenin ölçülerine göre yüklüce bir para karşılığında!

 

Bu arada çocukların babası köyden ayrılarak, çalışıp para kazanmak üzere İstanbul´a gitmiş. Çocuklarını, aynı köyde yaşayan yedi çocuklu ağabeyine teslim etmiş. Altı ay sonra da ağabey gitmiş İstanbul´a, iş bulmaya. Çocukların babasından son on ayda ne para, ne de haber gelmiş. Kendisinin yedi çocuğuna bakmakta bile zorlanan yenge de, kaynının bu iki çocuğunu, köy minibüsü ile Özalp´e gönderip, atmış dışarı.?

 

Bu şartlarda suçlu kim, suçsuz kim? Kime, ne diyeceksin?

 

Gözdeğmez köyü muhtarını arayarak, ?çocukların annelerinin en son Şehittepe köyünde olduğunu ve evlendirildiği kişinin kimliğini? öğrendik. Ertesi gün için, söz konusu kişinin evinden kadını ilçeye getirmek üzere, İlçe Jandarma Komutanlığı´nı görevlendirdim ki, amacım çocukları annelerine teslim etmek.

 

Kadın, evlendirildiği ihtiyarla birlikte geldi. Bir yetmiş boylarında, yapılı bir kadındı. Sarılı olduğu kara çarşaf ve peçe içerisinde, eşek gözü gibi iri ve siyah gözleri görülüyordu sadece.

 

Makam odasına aldırdım. Oturttum. İkramda bulundum.

 

Kadın Türkçe bilmiyordu. Kaymakamlık görevlisi Tahir Efendi aramızda çeviri yaptı. Durumu kadına anlattım. ?Çocuklarının ortada kaldığını, kendisine vereceğimizi,? söyledim. Heyecanlandı. Çok sevindiği, gözlerinde beliren ışıltıda, görülebiliyordu. O sırada çocukları getirdiler. Ana ile çocukların buluşması anını gören, en katı yürekli kişinin bile, gözleri yaşarırdı.  

 

Onlar ana-evlat koklaşıp hasret giderirken, hiç beklenmedik bir şey oldu.

 

Kadının kocası pozisyonundaki adam:

 

?- Ka´makam beğ, bu çağalar imdi benim e´me (mi) gideceh?? diye sordu.

 

?- Evet,? dedim. ?- Çocukların anası senin evinde, babası kayıp! Bu çocukları ne yapalım? Anasına vermeyelim mi? Bu kadın senin çocuklarına bakıyor, analık yapıyorsa; sen de onun çocuklarına babalık yapacaksın!?  

 

İhtiyar, yerinde biraz dikleşti. Önce durdu, düşündü, içinden geçirdi; sonra öyle bir laf etti ki, mesleki hayatım boyunca hiç bu kadar acı çektiğimi, içimin böyle kıyıldığını, böyle yandığını, hatırlamıyorum.

 

?- Ben,? dedi. ?- Bu gadına para sa´dım. Parayı gadın için ve´dim, çağaları için de´l!?

 

?- Sen Müslüman değil misin?? dedim.

 

?- El´amdül´lah, el´amdül´lah. Elbet Müsl´man´ım,? diye karşılık verdi.

 

Kızmıştım:

 

?- Müslüman olmayı bırak, sen insan bile değilsin!? dedim.

 

Adamın bu tavrı karşısında kadının gözlerinin feri söndü. Çok üzüldüğü, omuzlarının çöküşünden belli oluyordu. Çocuklarına kavuşma sevinci, tam anlamıyla, kursağında kalmıştı.

 

?Çocukları annelerine veremeyeceğim? anlaşılınca, benim de elim kolum bağlanmış oldu.  Moralim bozuldu. Ayağa kalkıp kadına döndüm ve:

 

?- Üzülme, bu çocuklara biz bakarız. Devlet bakar,? dedim.

 

O anda kadın ayaklarıma kapandı. Kaçırmak istedimse de sol bacağımı kavradı. Bir yandan ağlarken, bir yandan da ayakkabılarımı, pantolonumun paçalarını öpüyordu. Bacağımı güçlükle kurtardım. Kendi dilinde bana dualar etti.

 

?Çocuklarını bir Devlet yurduna yerleştireceğimizi ve hangi yurda yerleştirildiğini kendisine daha sonra bildireceğimi,? söyledim.

 

Çocuklarından ayrılmak istemeyen kadını, kocası olacak adam, neredeyse sürükleyerek aldı götürdü. Çocukları yeniden Süleymancıların yurduna götürdük ve Devlet yurduna yerleştirme işlemleri sonuçlanana kadar, uzunca bir süre, orada misafir edildiler.

 

Konuyu takiple görevlendirdiğim İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü M. Fatih Ete´nin çabaları ve epeyce bir yazışma-görüşme sonunda, çocuklar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu´nun Bitlis Çocuk Yuvası´na yerleştirildiler.

 

Çocukların yurt kayıt numaraları ile nerede olduklarına dair yazılı bir belge hazırlatarak, Şehittepe köyü muhtarıyla annelerine gönderdim.

??????????????..

 

İşte, bazı bölgelerimizde bazı insanların kadına bakışı bu!  

 

Hep söylediğim ve inandığım odur ki; kadını ülke siyasetinin karar ve yönetim kademelerinde etkin hale getiremezsek, yerimizde saymaya devam ederiz.

 

Kurtuluşumuz kadının kurtuluşundadır.

 

Saygılarımla.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05