Ahmet DUMAN


Kalbur.


Bu günlerde siyaset yoğun. Aslında, bu denli yoğun olmak zorunda değildi, iktidar 31 Mart seçimlerinin sonuçlarına katlanabilseydi bu günlerde başka şeyler konuşuyor ve yazıyor olacaktık. Ama yoğunlaştırılıp önümüze koyulmuş gündem başka bir şeye izin vermiyor. Bir aralık bulup gündemin arkasına düşmek yerine yan tarafına geçtim.

Bu gün başka bir konuya değineceğim, belki de hiç aklınıza gelmeyen bir üretim aracından söz edeceğim; kalbur, bu sözünü edeceğim araç.

Köydeki evime bitişik tarlalar var, buralara genellikle buğday ekiliyor. Rastlantı ya, tarla ekilirken köydeydim. Biraz buğday tohumum vardı. Bu tohumu geçen yıllarda İzmir´de bir tarım fuarından yerli ürün diye almıştım. Küçük bir yere ekip çoğalttım. Sonbaharda, dediğim gibi, komşu, ekim yaparken ben de tarlanın evime yakın bir yerine bu tohumları ektim. Bu yıl hasat sırasında da köydeydim, bir çuval buğday aldım. Oldukça çöplüydü bir süre güneşte kuruttuktan sonra yabancı tohumlardan ayırmak için elemek gerektiğinden haliyle kalbur aradım bizim köyde kimsede kalbur yokmuş!

Biliyorsunuz belki ama yinede tanımlayıvereyim: Kalbur, yaklaşık yarım metre çapında kasnak denilen daire haline getirilen ahşabın kenarına delinmiş deliklere yarım santimetre aralıkla kurutulup özel olarak bükülerek bir ip haline getirilmiş hayvan bağırsağıyla örülen bir alet. Elek bildiğiniz. Bunun içine yeterince elenecek tahıl koyulup usulüne uygun olarak sallanınca tahılın içindeki yabancı bitki tohumları ayrılarak bazıları aşağıya dökülüyor bazıları da üste çıkıyor elinizle alıp kenara koyuyorsunuz. Bizim köyde bulamayınca komşu köye başvurdum orada bir evde varmış emaneten aldım ve buğdayımı eledim.

Eskiden birkaç çeşidiyle aşağı yukarı her evde bulunan bu alet şimdi kimselerde yok. Neden diye sordum ?artık buğdayları silindirle eleyip tertemiz ediyorlar kalbura gerek kalmadı? dediler.

Teknoloji bir aleti daha tarihin derinliklerine gömmüş veya gömmek üzere. Bir kuşak sonra ?kalbur neci ola?? diye sorulacak belki de?

Çağdaş gelişme böyle acımasız, zalim. Bir kalburda kaç iş vardı şöyle düşündüm; önce ağaç işçiliği sonra bağırsak veya deri, sonra o işlemleri yapabilmek için kullandıkları uzun kalınca sivri özel bir alet? O dediğim aleti ustalıkla kullanarak bağırsaktan bükülen iple kalburu tekdüze sıklıkla dokuyan kalburcu? Ekleyebileceğiniz daha farklı ama kalburla ilintili başka iş kolları. Teknolojik gelişmeye yenilmiş belki binlerce işsiz kalmış emekçi?

Şöyle bir düşünün daha nice el sanatları yok olup unutulup gittiler. Arkalarından bakakaldık. Sanayi devriminden sonra bakakaldığımız gibi?

 Bu insanlar şimdi ne iş yapıyorlar acaba? Ne yapacaklar olasılıkla zekât paketi bekliyorlardır?

Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Sadi Ertem´in ?Çıkrıklar Durunca? Romanı.

Okumuş muydunuz?

Okumamışsanız aldırmayın. Nasıl olsa sizi rahatlatacak olan siyasi polemikleri yazan yazarlarınız var. Onlar hepinizin yerine okuyup yazıyorlar?

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51