Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


KOKAR


Tatlılar yokuşundan Şah Harman mevkiine, oradan da kokarın deresine doğru yöneldik. Kayın birader önde Cengiz arkada oturuyordu. Cengiz´in yüzündeki sivilcelerin bir kısmı geçmiş, bir kısmı da tekrar yenileniyordu. Korkulan şey sivilcilerin izinin kalmasıydı.

İyi bilirdim o sivilcelerin ne olduğunu.

Sakalım daha çıkmamıştı. Yüzüm kıpkırmızı yaraydı. Kızların yüzüne bakmaya korkardım. Yüzümdeki sivilcelerin hiç geçmeyeceği korkusu beni yer bitirirdi. Kimse bir şey anlatmazdı. Bazıları yüzüme garip garip bakar sonra da sırıtırdı.

Çok gıcık kapardım böyle sırıtanlardan. Bunların içinde öğretmenler bile vardı. Yaşadığım olaylardan olacak Cengiz ile ilgilenmek istedim. Yüzüne baktım. Göz göze geldik. Çok güzel gözleri vardı. Saçları siyah, gözler maviydi. Boyu biraz kısa olmasa çok kızların canını yakardı. Gerçi kızlar şimdi göze bakmıyorlardı. Boyun kısa olması veya uzun olması da önemli değildi. Çoğunlukla cebe baktıkları kesindi. Belki de bana öyle geliyordu.

Ne kadar çam varmış burada? ?dedim.

 ?Kaç defa yandı buralar.? dedi kayın birader. Yıllarca ilçemiz Orman İşletmesinde çalışmıştı. Etrafımızdaki ormanlarda çok ağaç kestirmiş, kontrol etmişti. Başta da söyledim ya onlar bizden kıdemli diye. Kıdemli olmaları bu yörelerde çalışıp emekli olmalarındandır. Onlar bu dağlardan ekmek kazanırken, bizde Anadolu´nun değişik köşelerinde ömür geçirdik. Kadirli´li olmama rağmen Konya´yı ve Adana´yı buralardan daha iyi bilirim. Sadece memleketim Kadirliyi bilmem. Kadirliler de beni bilmez. Ankara´dan İstanbul´dan Manisa´dan Mersin´den bana mektup gönderen okuyucularım var. Ama Kadirliden yok. Bu benim içinde kötü bir sicil. İnsan hemşerilerinin de sahip çıkmasını çok istiyor ama mümkün olmuyor.

Eğri büğrü yollardan dereye doğru inerken,

 ?Bu sene kim işletiyor acaba? ?dedi.

?Neyi? ?dedim.

 ?Kokarı.?dedi. ?Özel idare Kokarı kiraya veriyor. İhaleye girip alıyorlar.?

Bilgim olmadığından olacak cevap vermedim.

?Koçlu köyünün muhtarı veriyor kiraya. ?diye devam etti kayın birader. ?Aha buraya bir otel yapacaklardı. Orman işletmesi izin vermedi. Çok uğraştılar Ankara´ya kadar gittiler ama yine olmadı.

Bu arada kokar denen yere gelmiştik. Havuzdaki suların kokusu burnumuza kadar ulaşmıştı. Garip bir kokuydu. Daha önce bu kokuyu tatmasam kayın biradere,

?Bu kokuda ne ?? diye sorabilirdim. Daha önce bildiğimden olacak sormadım.

Arabayı yolun kenarına park ederek aşağıya doğru indik. Geldiğimiz yer bir çay ocağına, ya da bakkala benziyordu. Belki her ikisi de hizmet veriyordu. Çünkü bir tarafta sandalyeler, masalar, bir tarafta da çocukların yedikleri çıtırlar falan asılıydı. Başlarında da elli beş, altmış yaşlarında beklide daha fazla yaşta bir adamla, bir genç vardı.

Yaşlı Adam;

?Hoş geldiniz.? falan dedi. Genç adam ise sadece sandalye gösterdi. Bizde oturduk. Kayın birader;

?Sezon başlamadı herhalde.? Dedi yaşlı adama.

 ?Başladı.?dedi yaşlı adam.?Hatta bu sene bir değişiklik yaptılar, kirayı üç aylık peşin aldılar.?

?Hani kimse yok !?diye devam etti kayın birader.?Eskiden buralar tıklım tıklım dolardı.?

 ?O eskidendi. ?dedi yaşlı adam.?Ben günde üç davar keserdim buralarda. Üçü de biter yine de yetmezdi. Şimdi davar kesiyorum kimse et almıyor. Çok pahalı diyorlar. Tabi eskiden ucuzdu.?

?Kriz sizi de vurdu desene.?dedi kayın birader. Sonra bize işaret ederek ?Haydi siz suya girin. ?dedi.

Adam ayağa kalktı. Havuzların bulunduğu yeri işaret ederek,

 ?Aşağıya inin.?dedi.?İçeride havuzlar var. Elbisenizi çıkarın girin. Havuzun dibindeki tıpayı kapatın, musluğu açın.?

Cengiz´le ikimiz hemen aşağı indik. Kapılar kırılmış, içeriden berbat bir koku geliyordu. Adamın dediklerini yapıp muslukları açtık Kendimizi soğuk sulara alıştırarak yıkandık.

Havuzun suyu ne ılıktı, ne soğuk. İkisinin arasında bir şey. Böyle olmasına rağmen dışarı çıkınca üşümeye başladım. Elbiseleri giyinip dışarı çıkarken bacağımdaki yaralara baktım. Kıpkırmızı yaralar hemen solmaya başlamıştı. Demek ki faydası olmuştu. Tam yukarı geldiğimiz yere doğru çıkarken, Kayın birader;

?Kurumlarından da sürün.?dedi.

Sonrada kurumun olduğu yerleri işaret etti. Kurum dedikleri havuzun hemen yan tarafında su akıntılarının kenarlarındaki siyahlıklardı. Bir kısmı kireç suyu gibi beyaz, bir kısmı da kömür suyu gibi siyahtı. Cengiz daha önce geldiğinden olacak eliyle yakalayıp yüzüne sürmeye başladı. Bende elime bulaşanları yaralarıma sürdüm. Daha Sonra yukarı çıktık. Kahve gibi yerde yaşlı adam ve kayın birader oturuyordu. Bizi görünce çay söylediler. Onların yanında tekrar yaralarıma baktığımı görünce;

 ?Çabuk geçer.?dedi yaşlı adam.

 ?O kadarda çabuk geçeceğini sanmıyorum.? dedim.

 ?Geçer geçer.?dedi. Genç adam.?Tam bu yaralar için burası.?    

Bacağımdaki yaralara bir daha baktım. Gerçekten ağrı falan kalmamış, kıpkırmızı olan yara beyaza doğru solmuştu. Bu iyi olacağı anlamına geliyor olmalıydı. Bu arada genç adamda çayları getirmiş, benim çayın yanına da üç adet şeker koymuştu. Şekeri almasını söyledim;

 ?Şeker hastasısın galiba.?dedi Yaşlı adam.

 ?Evet ?dedim. ?Bende şeker de var.?

?Ona da çare burası. ?dedi.

?Ne yani !?dedim.? Kokarın şeker hastasına da faydası mı var demek istiyorsun.?

?Evet.?dedi yaşlı adam. Kendinden emin olarak.

Bu güne kadar şeker hastalığı için çok değişik bitkiler, çaylar söylemişlerdi ama hiç birine itibar etmemiştim. Aslında hiç birini denemeye bile lüzum görmemiştim. Doktor babası olmanın herhalde zararı buydu. İlaçların dışındakilere tevessül hissi taşıyamıyordum. Yaşlı adamın dedikleri beni bayağı heyecanlandırmıştı. Zaten artı bir iş yapmadan denemiş olacaktım. En kolayı yarın sabah şekerimi ölçtüğümde sonuç görülecekti. Bu da zor bir şey değildi.

 ?Kesin çare mi diyorsunuz ??  dedim. Yaşlı adama

 ?Vallahi ben demiyorum.?dedi.?Daha önce gelenler, faydasını görenler, söylüyor bunları.?

Yaşlı adam bayağı iddialıydı. Yıllardır bu Kokarı çalıştırdığını ve çok insanla tanıştığını söyledi.

?Nerelisin sen ??dedi Kayın birader.

 ?Koçlu köyündenim.?dedi. Yaşlı adam.?Adım Mustafa? To?1948 Koçlu köyündenim.?

Cevap verişi sanki tekmil verir gibiydi. Belki de bunu bilinçli yapmış. Yâda bizimle dalga geçmek istemişti. Aynı zamanda Kokarın bekçisiydi.

 ?Vahap Kocaman´ın köyünden mi yani ??dedim.

 ?Evet. ?dedi Yaşlı adam.? Kocaman komşum olur.?

Bilenler bilir Vahap Kocaman´ı. Çukurova´nın yetiştirdiği büyük şairlerdendir. Yıllarca Türkiye birinciliği kazanmış, Kadirliyi Türkiye´nin her tarafında temsil etmiş, Kadirliler tarafından kıymeti bilinmeyen sitemli bir şair. Her yanı madalya dolu.

Hayatını şiirden kazanmış ender bir kişi. Çocukluğumdan beri destanlarını okuduğum bir efsane. İlkokul mezunu, beklide değil ama birçok Hoca´ya ders verecek bir destan yazarı. ?Allah rahmet eylesin.? demem gereken biri.

 ?Ahmet de yazar.?dedi Kayın birader. Onunda kitapları var.?

 ?Memnun oldum.?dedi Yaşlı adam.

?Şimdi? dedim.?Bu kokarın suyu benim şekeri düşürecek, yaralarımı iyi edecek değil mi ??

?Aynen katılıyorum.?dedi. Yaşlı adam.

 ?Düşürür Ağabey düşürür.?dedi genç adam.

 ?Başka hangi hastalıklara iyi geliyor bu kokar suyu. ?dedim.

 ?Ahmet Ağa.?dedi yaşlı adam.?Benim bildiklerim, Her türlü deri hastalıklarına. Şeker hastalığına, Ekzema hastalığına, Böbrek hastalıklarına, Yaralara, Sivilcilere, Mide, barsak ve ülsere iyi geliyor.?

Kokar suyu değil mübarek şifa merkeziydi. Başımda duran genç adamdan bir kâğıt kalem istedim. Yaşlı adam konuştu ben yazdım. Bu arada yıkanma ücretini sordum.

?Kişi başına akşama kadar 2 TL ?dedi.

Eğer doğruysa şifa merkezi bedavaydı. Kırılmış kapısıyla, çağ dışı tuvaletleriyle, ıssız gibi görünen yerleriyle, gelmeye değer bir yer. Eğer doğru değilse; Şekerimi düşürmüyor, yaralarımı da iyi etmiyorsa, iki dağ arasında kalmış bir virane olarak kalacaktı. Ve ben bir daha adını bile anmayacaktım.

Cengiz ile beraber tekrar havuza girdik. Çıktıktan sonra hem taze su aldık. Hem de bol bol içtik. Kurumlardan da yaralarımıza sürdük. Oradan ayrıldık.

Sabah uyandığımda sırtımda hiç ağrı kalmamıştı. Kıpkırmızı olan bacaklarım ise biraz daha solmuş, ağrısı kesilmişti. Şekerimi ölçtüğümde ise gözlerime inanamadım. Her gün 155?160 larda dolaşan şekerim; 73´e kadar düşmüştü. Ve ben kokarla dalga geçtiğime, ona tepeden baktığıma pişman oldum. Onu tanıtmam gerektiğine kendimi mecbur hissettim. Herkese de Köyümün bitişiğindeki Kokarı tavsiye etme kararı aldım. Herkese şifalar olsun.

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00