Elime bir kitap geçti. 2011’de yazılmış ve genişletilmiş ikinci baskısı. Yazar kendine yurttaş demiş. Adı Mazlum Çoruh. Mühendis. Kitabı yazdığında 66 yaşındaymış. Eğer hala yaşıyorsa, başına bir iş gelmemişse, 74 yaşında.
Kitap 447 sayfa. Aydınlara seslenmiş. Sık sık Sayın Aydın diye hitap ediyor. İnanılmaz bir mel’anetin anatomisini kaleme almış. “Bir ülkenin nasıl batırılır, Ç.E. Planı, Sular eminliğinden olmayan sulara, dolmayan barajlar, karanlığa yürüten basamaklar, Ç.E.P. mi, B.O.P.mu?” ara başlıklarla konuyu derinlemesine incelemiş. Ve önsözünde diyor ki, “Zamanı kıt, algılaması yüksek olanlar için, özetin özeti bölümü eklendi.” Tabi kendim için zamanı kıt bölümüne katılmakla birlikte algılamamın yüksek olduğunu kabullenmem egoya girer. Genel bir göz gezdirdikten sonra 8. Bölümü inceledim. Kitabın arka kapağında Recep Usta’nın bir yazısı var ki o da çok ilginç:
“Ülkemizde, yıllarca büyük barajlar yaparak, çok enerji üretip kalkınacağımız söylendi bize. Kimler mi söyledi?
Ders kitaplarımız söyledi.
Bürokratlarımız söyledi.
Bilim adamlarımız söyledi.
Uygulayıcı mühendislerimiz söyledi.
Siyasetçilerimiz söyledi.
Bu söylem, yıllarca, toplumsal belleğimizde- adeta- zorla ezberlettirildi. Şimdi Mazlum Çoruh isimli bir araştırmacı yazarımız, bu ezberimizi yerle bir ediyor.
Bu söylemlerin, yanlış ve yalan olduğunu, bu söylemlerin, çok vahim düzenlemelerin sürdürülmesi çabası olduğunu ve daha birçok bilinmezi, tüm yürekliliği ile anlatıyor.
Bu ve bunun gibi birçok nedenden dolayı okunması gereken, önemli bir kitap.”
Kitapta yazar, Muratlı, Borçka, Deriner, Artvin, Yusufeli, Arkun ve diğer barajların durumunu açıklanmış.
Kitapta özetle:
İçinde bekletilecek suyu olmayan nu barajlar peş peşe neden diziliyor?
Artvin barajının yapılma sebebi elektrik üretimi olamaz. Bu baraja da ihtiyaç yoktur; çünkü bekletilecek su yoktur. Bu barajında diğerleri gibi yapılma sebebi enerji üretiminin dışında aramamak akıl durmasıdır.
Bir plan veya proje, hedeflediği ürünü alternatiflerine göre:% 15’e kadar daha pahalı üretiyorsa; bu durum plan veya projeyi yapanların başarısızlıklarının sınırıdır; mühendisler yeniden eğitime tabi tutulmalıdır.
Yüzde 50 pahalı üretiyorsa; burada “su-i-istiğmal” vardır, projeyi yaptıran ve yapanlar hakkında soruşturma açılır.
Eğer, % 100 ve daha pahalı üretiyorsa; burada ihanetin olduğuna hükmedilir.
Peki % 400, % 600, %1000, % 2000 ve daha pahalı üretiyorsa neye hükmedilmeli?” deniliyor.
Ve en önemli konu ise:
Yapılan bu barajlardan dolayı yeniden coğrafi fiziki bir yapı ortaya çıkmıştır. Yıllar önce Ortadoğu’ya cetvelle şekil verenlerin, aynı harita NATO toplantısında Türk subaylarının önüne konulmuştur.
Aklımdan bir komplo teorisi olabilir mi diye geçirdiğimde yurttaş Mazlum Çoruh ona da şöyle cevap veriyor:
“Sayın Aydın, siz eğer, yine de bu planın, hayırlı bir amaçla yapıldığını düşünmeye devam ediyor, buraya kadar anlatmaya çalıştığımız hususları zorlama, komplo teorisi üretmeye meraklı birinin ürünü olarak görüyor iseniz; o zaman, aşağıdaki anlatmaya çalışacağım argümanla (destekleyici hususlara), kabul edilebilir, yeterli derinlikte cevaplar vermek durumundasınız. Bu aydın olmanın özgörevidir.”
Vatandaş Mazlum Çoruh kitabına iki tane harita koymuş. Biri ard arda dizilen barajların olduğu harita. Diğeri ise BOP haritası. İkisi tıpa tıp aynı. “ÇEP’in BOP ile bağlantılı olmadığını, coğrafyada meydana getirdiği tabi sınırlara, insansızlaştırılmış parçalanan hatta bakarak söylemek mümkün mü?” diye soruyor.
“ÇEP’in yarattığı coğrafi parçalanma çizgisiyle, BOP sınırlarının üst üste gelmesi sizce tesadüfî midir?”
GAP+ÇEP= BOP çuvalı.
Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirilmesi, NATO’nun Napoli toplantısında subaylarımızın önüne pervasızca BOP haritasının konulması bu işin bir “alıştırmasıdır” demek çok mu yanlış olur acaba?
BOP planının şekli şartları, bu planlarla tamamlanmıştır, tamamlanmaktadır.”
Çoruh Vadisi boyunca yapılan hidro elektrik santralleri ve barajları inceleyen yurttaş Mazlum Çoruh’un anlattıklarına inandım. Ve şimdi GAP’ta yapılan barajlar başta olmak üzere, Seyhan Ceyhan nehirleri üzere yapılan HES’leri ve barajların da aynı niyetlerle yapılmış olabileceğini düşünmeye başlamadım desem yalan olur.
Teşekkürler Mazlum Çoruh.
