Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


MUTLULUK BÖYLE BİRŞEY


Eskiden TRT Televizyonunu dinlerdim. TRT´nin anlattıkları haber, yorum çok önemliydi.

Bazıları onlara;?Hükümetin yayın organı.? derdi. Haber verirken; önce Cumhurbaşkanın, sonra Başbakanın, daha sonrada bakanların haberlerini sıralarlar muhalefeti de yok saymazlardı.

Koalisyon hükümetlerini de fazla takmazlardı. Herkes bilirdi ki bu memlekette hükümetler gelip geçicidir. Bir haber hükümeti düşürür, yeni hükümeti kurdurur. Yeni hükümette bazıları için tehlikeli olabilir.

Yine de en doğru haberi onların verdiğini çoğunluk bilirdi. Haberin doğruluğuna inanır herkes ona göre siyaset yapardı.

 Daha sonraları özel tv çıktı piyasaya. Rakibin çıkması bazı kişileri umutlandırdı. Bazı kişileri de korkuttu. Bir görüşe göre iki televizyon demokrasinin gereğiydi. Artık resmi kanalların veremediği haberleri özel kanallar verebilir şeffaflık sağlanabilirdi.

Bayağı da iyi oldu.

Bir süre insanlar memnun oldular. Yıllardır resmi politikalardan dolayı göremedikleri sanatçıları seyrettiler. Dansözleri daha fazla gördüler. Daha entel diziler görünmeye başladı. Tabi ki sinemalar kapandı. Yeşilçam havlu attı. Bazı porno filmlerle yaşamaya çalışıldı.

Bu arada Devlet televizyonu da boş durmadı. Bazı klasik dizilerle yeniden odak noktası oldu. Küçük Ağa, Osmancık, Üç İstanbul, Kartallar Yüksek uçar vs ortalığı yaktı geçti.

Daha sonra TGRT televizyonu çıktı. Bir grup insanı aldı götürdü. Geçmişte ne kadar evliya cinsinden insan varsa dizileri yapıldı. Bir tarafta TRT Televizyonu,  özel televizyonlar ülkeyi nerdeyse üçe ayırdı.

Resmiler,

Özelciler,

Dindarlar.

Doksanlı yıllarda ise TRT televizyonları da çoğaldı, özel televizyonlarda. Bu arada bazı radyolar piyasaya çıktı. Akşama kadar ilahi dinlettiler. İnsanları radyolara çıkardılar. Kenar mahalledeki varoşlar mikrofonla tanışıp kendinin de var olduğunu gördü.

Bende bunlardan biri oldum. Bu arada yerel kanallar bizi konuk etmeye başladı. Bir ayda on saat canlı yayına çağrıldım. Radyolar bizlerin tanıtımını yapıyor şiirlerimizi el üstünde tutuyorlardı.

Doksanlı yılların ortasında Televizyon enflasyonu başladı. Binlerce kanal yayın yaptı. Fakat bütün dikkatleri dini yayın yapanlar çekti. Seyircilerine konser düzenlediler. İlahi söyleyen sanatçıları halka getirdiler. Çok kısa zamanda CHP´sinin değişmez kitle grubu varoşlar dindarların eline geçti.

1993 de Necmettin Erbakan´ın

? Bugün yapılmış olan cihadı televizyonsuz yapmanın imkânı yoktur" sözlerinin ardından bağışlarla televizyonlar satın alınmaya başlandı. Alınan radyolar ve televizyonlar bütün düzeni yıktı. Yanlı haber vermeye başladı. İnsanların eleştiri noktaları dindarlık ya da dinsizlik üzerine yoğunlaştı. Hatta boyalı basın sözleri o günlerde duyuldu.

Ülke binlerce televizyonlar içinde kutuplaşma sınırına geldi. Kimse kimseyi duymaz oldu. Kimse kimseye inanmaz oldu. Haberler farklı, olaylar farklı, yorumlar farklı oldu. Birinin gösterdiğini öbürü göstermedi. Birinin inandığına öbürü inanmadı. Milli gelir yükseldi fakirlik arttı. Mallar ucuzladı borçlar yükseldi. Asgari ücret yükseldi sigortalı azaldı.

 İnsan geriye baktığında hayıflanıyor.

       ?Nerde o siyah beyaz televizyonlar.?diyor. ?Nerde o yazlık sinemalar. Çocukken giyemediğim patikler. Nerede nere de.? diye haykırası geliyor.

       

        Kısacası ,mutluluk böyle bir şey işte. Köyden şehre yayan gitmek gibi.Son model arabayla 240 km hız yapmak gibi.          

ahmet budanur
16.02.2017 16:12:06
Bizleri geçmişe götürdüm be Ahmet abi

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9698,89%0,56
  • DOLAR

    32,55% 0,03
  • EURO

    34,84% -0,06
  • GRAM ALTIN

    2431,37% 0,07
  • Ç. ALTIN

    4017,93% 0,00