?Dünyada teknolojik gelişme ve değişme nedeniyle, toplumların sosyal ekonomik, kültürel yapısında, insanların çalışma ve yaşam biçimlerinde, ruhsal durumlarında önemli değişimler ve sorunlar oluştu´
Uygar dünyada kısmen çözülmüş veya bastırılmış ya da keskinleşen eski sorunlara yenileri eklendi.
Toplumsal çelişkilerin çözümlenebilmesi için ortak arayış ve çarelere gereksinim var.
Toplumsal yenileşme ve değişme yolunda ileriye atılan her adımda yeni sorunlar doğuyor. Bu geçiş döneminde toplumda her insana sorumluluk ve yeniden düşünme görevi düşüyor.
Toplumsal değişmeler karşısında eğitim bilimi ilkelerini yeniden belirleyip sapta-mak zorundadır. Gelişen ve değişen toplumsal koşullara uygun olarak çağdaş eğitim bilimi ilkeleri çerçevesinde Türkiye´nin gerçeklerine uygun yeni bir eğitim anlayışının geliştirilmesi ve uygulanması için temel felsefe açıkça belirlenmelidir. Ancak temel felse-fenin belirlenmesi yetmez. Felsefeye inanan ve inançla savunan insanların bulunması gerekir. Felsefeye inanmayan ,sorumluluk yüklenmek istemeyen insanların uygulaması halinde hedeflenen amaçlara ulaşılamayacaktır.
Türkiye´de demokrasinin yerleşmesi, özgür ve bağımsız bir toplumun oluşması , insanların ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümlenmesi, güvence altına alınması, ül-kenin gelişen ve değişen dünya düzeni içerisinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için her alanda olduğu gibi eğitim alanında da yeni yapılanma şarttır.
Mevcut insan gücünü bilgi ve becerileri en iyi şekilde değerlendirerek yeni yüzyıl da başarılı olmak gerekir.
Geleceğin eğitimi ve eğitimcileri, kendilerini yeniden biçimlendirmeleri zorunlulu-ğunu kabul etmelidirler. Çağın gereklerine uygun yeni programlar üretmelidirler. Geli-şimi ve değişimi savunanlar, neyi, nasıl, kiminle yapacaklarını kapsayan bir programı halka sunmalıdırlar.
Yeni yüzyılda öğretmen ve eğitim: insanların dinine diline kültürüne saygılı ve hoşgö-rülüdür. Her türlü ırk, mezhep, bölge ayrımına ve her şeyi ?ben bilirim egoizmine? karşıdır. Aynı zamanda seçkinlerin ve bürokratların ülke yönetiminde söz ve karar sahibi olmamaları için kesin tavır koyarlar. Demokrasinin önündeki engel olduğunu bilirler.
Geleceğin eğitimcileri evrensel ilkelere ulusal gerçekler açısından bakar. Birçok sa-nayileşmiş Batı Avrupa ülkesinin eğitimcilerinden farklı olarak, uluslararası ilişkilerde sömürgeciliğe, yayılmacılığa, emperyalizme ve ayrımcılığa karşı açıkça tavır koyar.
Tarihte ilk ?Ulusal Bağımsızlık´ savaşı vermiş bir ülkenin insanları olarak sahip ol-duğumuz tarihsel mirası en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Bu da Türkiye´nin dışa ba-ğımlılıktan kurtuluşunun bir aracı olacaktır. Bu bir onurdur. Öğrenmeli, öğretmeli ve savunmalıyız.
Yeni Yüzyıl da eğitici tam bağımsızlığı toplumsal değişmeyi dayanışmayı, çağdaşlaşmayı temel ilke alır.
Bu yüzden ?Özgürlükçü Parlementer Demokrasi´nin temel haklarını korumak ve savunmak zorundayız. Bu düşünce öncelikle insan ve toplumu değiştirmeyi hedefler, eğitime, sosyal ve kültürel gelişmeye öncelik verir.
Yeni Yüzyıl da eğitim insanı değiştirmedikçe insana yatırım yapıp, insanı temel al-madıkça insanı değiştirmeyi amaç edinen programlar geliştirmedikçe, demokrasi özgür-lükler yeni düzen ve toplumun geleceği sağlam bir güvenceden yoksun kalacaktır. Bu anlamda yeni eğitim, yeni insan tipi yaratmaktır.
Yeni eğitim bireyin ?Fikri Hür Vicdanı Hür´ yetişmesini temel ilke olarak kabul eder.
Gelişim ve değişimden yana olanlar eğitim sistemine nasıl yön vereceklerini, yeni yüzyılda uygulanacak eğitim modellerini, yöntemlerini, ilkeleri, , planı, programı, içeriği ile açıkça belirlenmelidir. Hedeflenen amaç, eğitilecek bireylerin, sosyal, kültürel, eko-nomik yönleri, ilgi alanları, yetenekleri vs. özellikleri açıkça bilinmelidir. Bugün Türkiye de eğitim varsıl ailelerin bir imtiyazı haline getirilmiştir. Çağdışı gerici bir anlayış eğitime hakim olmuştur.
