Biliyorsunuz ben köyde yaşıyorum.2009 da Emekli olunca köye yerleştim.Bir yanım çiftçilik yapıyor, bir yanım yazarlık.Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Yazarlık yapanların çiftçilik yapamayacağına dair bir yasak yok.
Hatta yaşadığı ortamın durumunu bilmeyen yazarlar yanlış yaparlar.Masa başında ahkam kesmek her zaman doğru değildir.İşin içine gireceksin.Olayları yaşayacaksın.Sonrada en ince noktasına kadar olayı kavrayacaksın.Yazı yazmak ise birkaç saatlik iştir.
Yazarlık duygusallıktır.Hassas olmaktır.Olayı damarlarına kadar hissetmektir.En önemlisi de yazdıklarını benimsemektir.Yapmacık, göstermelik davranışlara girmemektir. Yada birilerinin yalakalığına soyunmamaktır.En nefret ettiğim şey de budur.Böyle bir yazar olmaktan utanç duyarım.
Daha önce 2-B yasasıyla devletten aldığım bir tarlam vardı.Derenin hemen kenarında.Her taraf yemyeşil orman.Buğday eksen biçemmezsin.Mısır eksen su yok.Çevresine daha önce ceviz dikmişlerdi.Bende tarlayı temizlettim ceviz diktim.Daha verim aşamasına gelmedi.Her yıl bakım istiyor.Dibini temizletmek,suyunu, gübresini,zehrini atmak gerekiyor. En fazlada; bahar aylarında otun içinde kalıyor.Otu ya biçecek ineklere vereceksin ya da zehir atacak büyümesini engelleyeceksin.Bizim ineğimiz olmadığından, zehir atıyoruz. Bir iki hafta önce zehir atmıştım.Ne oldu diye görmeye gittim.Eski otlar ölmüş.Yeni otlar çıkmış.Tekrar zehir atmamız gerekiyor.
Köyde yaşıyoruz dedim ya.Etrafımız orman kaplı.2009 dan bu yana her yıl ormanda birşeyler kesiyorlar.Bu dağların süsü olan hartlap ağacını bırakmadılar.Koca koca meşe ağaçlarının kökünü kazıdılar.Ayrıca gelincik,boruk,karadal,sakızlık ve kesme ağaçları bu dağların süsüdür.Bahar geldiği zaman etrafı, allı, yeşilli ve sarı görürsün.Her taraf burcu burcu çiçek kokar.Ayrıca kışa doğru hartlap ağacının cüllüpleri olur.O cüllüplere yüzlerce binlerce karatavuk gelir.İnsanlar onun avcılığını yaparlar.Kışın kara tavuk kömbesi,böreği ve mantısı şahane olur.
Tarladan gelirken ormana baktım ki;orman işçileri çalışıyor.Dağdan, taştan,her taraftan motor sesleri geliyor.Orada çalışanlara sordum;
?Çamları seyretiyoruz.?dediler.
Daha önce çam ağacı dikmişlerdi.Arada, sırada onları seyretmeye çalışıyorlardı. Bunu da ihale ile taşeronlara yaptırıyorlardı.Onlarda köyden veya başka yerlerden adam getirtip ormanı kestiyorlardı.Bu defa da öyle yapmışlardı.İşçilerini çamları seyrettirmek üzere ormana salmışlardı.Etraftaki motor sesleri onların sesiydi.
Buraya kodar her şey normaldi.
Çam ağaçlarının seyretilmesi uygun ve yararlıydı. Fakat; iş göründüğü gibi değildi.Ormana giren işçiler, dağda ne kadar Meşe ağacı varsa kesmiş, yol kenarına dizmişlerdi.Halbu ki o ağaçlar daha kesilecek durumda değildi.En az yirmi sene daha yaşaması gerekiyordu.
Bütün bunları Orman koruma muhfızlarının bilmemesi mümkün değildi.Orman Koruma muhafızları da bir yerlerden emir almadan buna izin vermezlerdi.O izin verenleri kınıyorum.Allahtan korkun diyorum.O meşeler bu dağların süsüdür.Onları yok etmeniz vatana millete ihanettir.Elli sene uğraşsanız bir meşe üretemezsiniz.
Biliyorum benim söylememin emir sahiplerine bir etkisi olmayacak.
Kesilen ağaçlar sadadece birkaç kişiye avanta sağlayacak.Fakat bu köylü yakacak bir meşe odununa hasret kalacak.Belkide gelecek nesiller;
?Meşe ağacı da nedir?? diye birbirlerine soracaklar.
Yapmayın bunu.
Meşe ağaçlarına dokunmayın.Boruk,karadal,hartlap ve sakızlık ağaçlarını kesmeyin.Onların yokluğu memleketin çoraklaşmasına sebep olur.Kuş gelmez,avcı gelmez,yağmur,kar,dolu gelmez.Çorak topraklarda yangınlar çıkar.Kuraklıklar olur.Ayrıca dünyayı gezsen bu saydığım dağ süslerini bulamazsınız.Çünkü; o bitkiler, ağaçlar ancak bu memlekette olur.Bir orman sevdalısı olarak yıllar önce yazdığım bir şiirimi sunmak istiyorum.
ORMANA AĞIT
Her yer toz duman, tepeler kara
Kuşlar paramparça, kanatlar yerde
Bir kibrit yok etmiş onca âlemi
Yangından güllerin, tohumu yerde
Hani yeşilliğin dağlar, tepeler
Hani türkülerin, uçuşan yeller
Hani suyun nerede, coşan dereler
Yangından bir çöl kalmış geride
Ne yöne baksam, bir yanık ağaç
İnsanlar ser,sefil karınlar aç
Şu vatan toprağı, nasıl da kıraç
Yangından küller kalmış geride
Gökte bulut, dökmez olmuş yaşını
Ağaçlar bu yerde, eğmez başını
Âşıklar yitirmiş, sır kardaşını
Yangından bir, ağıt kalmış geride
İbret al çocuğum, vatandır orman
Yoluna can verdi, şu yerde yatan
Bir cani ruhudur, ormanı yakan
Yangından közler kalmış geride
Dokuzoğlum kara bulut dolaşır,
Gelen giden acı acı bakışır
Orman olsa keklik, turaç ötüşür,
Yangından bir yaz kalmış geride.
Ormana sahip çıkalım.Hartlabı,karadalı,Gelincik,kirazı,boruk ve sakızlıkları kesmeyelim.Onlar bu dağların süsü.Onlarsız,kuş olmaz.Yağmur,dolu,hava olmaz.Bereket olmaz.Birlik,dirlik olmaz.Hayat olmaz.Biz olmayız.
Sirç´ü lisan ettik ise af ola.İsterim ki insan önce insan ola.