Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


ÖYLE BİR HAZİNE Kİ


Tedarikli başa kar yağmaz, derdi rahmetli annem.

Belki böyle büyüdüğümüzden, gün gelir lazım olur düşüncesiyle ne varsa yıkayıp paklayıp, bir kenara koymuşum.

Oldu da. Hep bir başkasının yarasına merhem gibi dokundular.

Ağırlıklarına katlanabilmenin tek anlaşılır yanı,

En başta, paylaşırken yaşattığı mutluluğun hafifliğiydi.

Sonra da eşyalarıyla arasında bağ kurmuş biri olarak, bir perdenin yaşama açılışında, bir halının karmaşık deseninde, bir fincanın aydınlık beyazlığında, bir yatak örtüsünün huzurlu uykusunda, güzel günlerin hatırının, başka yaşamlarda da devam ediyor olacağını bilmekti.

Aynı zamanda bir de hayat uzundur, biz olsak da olmasak da süreklidir, kısa olan ömürdür diyerek saklamışım bir sürü şey.

Doğduğumda sarılmış olduğum kundak, büyük ablamın, yavruağzı renkli, iki karış kumaştan diktiği, küçücük bir bebekken giydirdiği elbise, babamın okurken kullandığı gözlük, okul yıllarında yaptığım bir ev ödevi, tuttuğum hatıra defteri, annemin, üniversiteyi kazandığımda hediye ettiği saat, ilk aldığım maaşa ait bordro,

Üniversitede okuyan küçük ablamdan ve askerdeki küçük ağabeyimden gelmiş mektuplar, siyah-beyaz fotoğraflar, düğünümüzde gönderilmiş telgraflar,

Çocuklarımın kokularının sindiği zıbınlar, şeftali lekesi kalmış önlükler, sapsarı saçlarına tutturduğum tokalar, ilk adımlarındaki ayakkabılar, kalem tuttuklarındaki çöpten adamlar, onlar adına, henüz doğmamışlarken yazmaya başladığım günlükler, ilk düşürdükleri dişler, benim için yazıp da evin çeşitli yerlerine bıraktıkları notlar,

Ve daha neler neler. Her yaşamdan topladıklarımla, arttırdıklarımla çoğalmışım. Onlardan geriye kalan da yaşanmışlıkların en sahici iziydi.

Dolap içlerini açtığımdaki o kalabalık görüntünün adı, benim için bir anlamda, geçmişten gelen ne varsa hepsinde, geleceğe can veren bir hayat bulacağımdan emin olmaktı.

İşte ben, ara sıra bir çekmece ucuna, bir sandık dibine, bir dolap içine başımı uzatıp da o notları okuduğumda, o hazinelere dokunduğumda her mevsimdeki yaşantımı buluyorum.

İçinde, biriktirdiklerim, iyi günlerin, zor günlerin ama daima güzel andığım pek çok ömrün hakikati var. Bunlarla ne kadar da büyüdüğümü, zenginleştiğimi hissediyorum.

Paylaştıklarımın, huzurlu bir yürekten çıkan güveninin rahatlığını, kendime saklayıp, havalandırıp, dürüp büküp, yeniden yerlerine koyduklarımınsa ruhuma sinmiş mutluluğunu fark ediyorum.  

Çokça, bir sandığa konulan lavantalar gibidir hayat.

Yaşanılan, arttırılan, azaltılan her şey sadece bir ömre sığıyor zannedilse de sandığın kapağı her kaldırıldığında o kokunun her yana yayıldığını fark ediyorsunuz.

Kaç mevsim geçecekse üzerimizden, hepsinde, aynı birikmişliklerin tadının olması dileğiyle.

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00