Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


ÖZLEMİNİ DUYDUKLARIMIZLA


İnsanın okurken bile kanının donduğu, midesinin bulandığı, yazarken, insanlığından utandığı, böylesi sapık ve sapkın bir ruh hali karşısında dehşete kapıldığı her türlü tecavüz ve cinsel istismarın yaşandığı,

Herkesin birbirine şüpheyle ve öfkeyle baktığı, değerlerin yer değiştirdiği, kavramların karıştığı, hem çocukların eskisi gibi güvenli ortamlarda hem de eskiden var olanların şimdilerde bulunmadığı bir zamanda,

Düşünüyorum da bizler meğer ne şanslı çocuklarmışız.

Küçücük dünyamıza ait mahallelerde, tanıdık ara sokaklarda sabahtan akşama koşturmuşuz.

Düşünce yaralanacağını bildiğimiz dizlerimizin tek kaygımız olduğu sabahlara uyanmışız.

Okuldan eve döndüğümüzde kapıyı annemizin açacağından emin olmuşuz.

Akşamüzeri komşu bahçede top oynarken acıktığımızda, uzatılan sandviçten hiç kuşku duymamışız.

Ödevlerimizle ilgili başımız sıkıştığında yandaki evde hiç çekinmeden başvuracağımız birileri mutlaka olmuş.

Ekmek almaya gittiğimiz bakkal amcalar babacanmış.

Sıcacık evlerimizde vicdanlı, merhametli, erdemli olmanın örneklerini yaşatan ve anlatan ailelerimiz varmış.

Okuduğumuz kitaplarda yardımlaşmanın, paylaşmanın incelikleri anlatılırmış.

Öğretmenlerimiz en önce doğru ve iyi insan olmamız gerektiğini öğretmiş.

İhtiyacımız olan öncelikli duyguyla; kendimizi güven içinde hissederek büyümüşüz. Geleceğe bu güven duygusuyla adım atmışız.

Ve aslında gayet olağan, sıradan olması gereken bu durumları en doğal haliyle yaşarken, bütün bunların ne büyük bir nimet olduğundan habersizmişiz.

Ta ki altı üstüne karışan her şeyin, teknoloji sayesinde ufalan dünyanın, çoğalan kötülüklerin, fenalıkların herkes tarafından gözlemlendiği günümüze kadar.

Artık böyle bir dünyada bizler birer ana-babayız.

Çocuklarımızın sağlıkla, huzurla, güvenle, mutlulukla büyüdüğünü görmek, onları, hayırlı evlatlar olarak yetiştirmek, tek arzumuz.

Fakat gün geçtikçe bunun ne kadar da zorlaştığının endişesini taşıyoruz.  

Haklı olarak, çocuklara kendilerini nasıl korumaları gerektiği öğretiyoruz. Ne üzüntü verici ki onların küçücük omuzlarına, güven duymakla duymamak arasındaki o incecik dengeyi de yüklüyoruz.  

Oysa canımızla, kanımızla beslediğimiz, hasta olduklarında alınlarını ovduğumuz, ıhlamur demlediğimiz, iyileşmesi için başını beklediğimiz, hayalleri gerçekleşsin diye dua ettiğimiz, saçlarını, kalplerini, ruhlarını okşadığımız, sevgiyi, insanlığı, güveni yaşatmak istediğimiz çocuklarımız da geleceğe güvenle baksın istiyoruz.

Ne oldu bu topluma? Ne kaybedildi? Ya da hangisi daha önce yok oldu?

Kaybolan hafızamızı yeniden kazanmamızın zamanı çoktan geldi de geçmiyor mu?

Köşe başındaki bakkala giderken attığı adımların hafifliğini özlüyor bu ülkede çocuklar. Omuzlarındaki yükün sırtına astığı çanta kadar olduğu günleri. Başını okşayan elin, sadece şefkat duygusuyla dolu olduğu zamanları. Her nefeste o yıllardan kalma kokuyu. Huzurun sindiği duvarları olan odalarda uyanmayı, tanıdık yüzlerdeki güven gibi sıcak uykulara yatmayı.

En önemli ve anlamlı gücün bilgi olduğu unutulsa da, cehaletin ağlarından kurtulmak kolay olmasa da, duyguları ve zihni körelten karanlık her yanda kol geziyor olsa da her birimiz birer çığlık olmak zorundayız. Önce evlerimizde sonra çevremizde gerekli eğitimi sağlamalıyız.

Ta ki özlemini duyduğumuz o temiz toplum olana kadar.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22