Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


RADYO ZAMANLARI


Bazı evlerin kokusu ve sesi olur bana göre.

Çocukluğumun evinin kokusu yasemin ve portakal çiçeğiydi, sesi ise radyo.

Yerini siyah-beyaz televizyona bırakana kadar salonda başköşedeydi bizim büyük radyo. Bir tane de küçük olanı vardı ki o elden ele, odadan odaya dolaşırdı.

Demirbank hayırlı günler diler anonsuyla güne başlardık. Okula ve işine giden ev halkının ardından, o dakikalarda bütün işini gücünü bir kenara bırakan annemle radyonun önündeki kanepeye oturup, 09:40´taki Arkası Yarın´ı dinleyerek devam ederdik. Hemen sonrasında başlayan Okul Radyosu´nda, defterlerimin kenarlarına kırmızı kalemle kondurduğum çizgilerin arasına yaptığım kenar süslerini tamamlardım.

Akşamları, tüm aile birlikte oturduğumuz o kalabalık sofradaki çatal-bıçak seslerine karışan Akşam Ajansı´yla hiç ilgilenmezdim. Ama 20:00´de yayınlanan Uykudan Önce´yi kaçırmazdım.

Çarşambaları tüm kızlar bizim odada toplanırdı. Çıt çıkarmadan Radyo Tiyatrosu dinlenirken, -ablamlar önce onların seslerine âşık olmuştu- sanki Semih Sergen, Alev Sezer, Kerim Afşar, Tolga Aşkıner, Tomris Oğuzalp, Kerem Yılmazer, Nisa Serezli, Arsen Gürzap ve diğerleri evimize konuk olurdu, onların sesiyle uykuya dalardım. Efekt, Ertuğrul İmer anonsuyla o cızırtıların içinde bir dünya kurardım.

Pazarları ise merdaneli çamaşır makinesinin gürültüsünden şikâyet ederek futbol karşılaşmalarını dinleyen ağabeylerimin arasında adeta top koştururdum.

Ve ben, radyonun içinde insanların yaşadığını, orada bir yaşam olduğunu sandığım küçük yaşlarımdan itibaren radyo dinlemeye devam ettim.

Geçenlerde, bir Pazar sabahı, radyoda yeni bir kanal keşfettim. Başımda yaseminlerin uçuştuğu, bahçedeki çim kokusunun burnuma doluştuğu, bir üzüm salkımının arasına saklanmış çocukluğumdan şarkılar çalıyordu.

Uzun yaz günlerinde, uyumamak için direndiğim öğle uykularını hatırlattı. Green Green Grass Of home, The Music Played, Lady In Blue ile sanki daha dünmüş gibi ama çok uzak zamanlarda kalan anıları, sadece gözümün önünde değil, gönlümün taa dibinde canlandırdı.

Karpuz dilimlerinin ferahlığındaki, limonlu eskimonun rayihasındaki temmuzların sıcaklığını hemen yanı başımda hissettirdi. Hiç yorulmadan koşturduğumuz, kloş eteklerimizi savurduğumuz, bisikletlerin üzerindeki rüzgârda saçlarımızı uçuşturduğumuz, geçse de aldırmadığımız günleri yaşattı. Akşamüzeri oturup da hayaller kurduğumuz o bahçe duvarını anlattı.

Annemin, Hadi artık eve gel, yemek zamanı, diyerek çağırdığı pencereden gelen sesi oldu. Dönmek için sabırsızlandığım sokaklar, oynamak için acele ettiğim bahçeler yerine okumam için önüme konan kitapların yerini aldı. Kaptan Grant´ın Çocukları, Seksen Günde Devri âlem, Küçük Kadınlar camlı terastaki sedirin üzerinde öğle saatlerini birlikte geçirdiğim en iyi arkadaşım haline geldi. Ablamın nişan tuvaletinin rengi gibi canlı, ağabeyimin ensesine düşen saçları gibi hareketli ağustoslar içimde birikti. Singin in the rain, eylüle kadar unuttuğumuz ilk yağmur damlaları kadar ferahlattı.

Kendimizden bir şeylerin yitip gittiğini düşündüğüm bir an´da, hem eriyen ve yok olan zamanlarımızın tanığı, hem de sesi ve kokusu olan evlerimizdeki mutlu yaşamlarımızın ortağı olması özelliğiyle avuçlarımızın arasından kayıp giden yıllarımızı geri getirdi.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22