Kuşadası´nda Dilek Yarımadası´nın hemen karşısında bulunan Samos Adası´na en kolay ulaşım limandan her sabah kalkan motorlarla oluyor. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra adanın iki farklı limanından birine varılıyor. Pythagorion ve Vathy limanları. İkisi birbirinden çok uzak değil. Birinden diğerine ulaşmak için otobüsler var ama saatte bir ya da 20 Euro ödeyerek dört kişi taksi tutarak da ulaşabiliyorsunuz. İki yerleşim yeri de çok güzel masmavi deniz, kıyısına yanaşmış yatlar ve balık restoranları ve kafelerin inci gibi dizildiği klasik ada görüntüleri.
Yunanistan´ın Osmanlı dan en son aldığı adanın 2001 nüfusu 37. 000. Sokakları tertemiz ve insanları çok sıcak kanlı. Ekonomik krizden önce de öyle miydiler bilinmez ama turistlere karşı son derece kibar ve sevecen davranıyorlar. Bizim küçük feribotumuz Pythagorion´a yanaştı ve ben burayı Vathy´ den daha çok sevdim. Pythagorion aynı zamanda ünlü matematikçi ve filozof Pisagor´un doğup hayatının bir bölümünü geçirdiği yer.
Orta öğretimden hepimizin kulaklarında ve belleğinde yer etmiş Pisagor Teoremi´nin babası olan ünlü matematikçi M.Ö. 582 ya da 590 yılında burada doğmuş. Hala çoğumuzun hatırladığı denklemde : "Bir dik üçgende dik açının karşısındaki kenarın yani hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir." tezini günümüzden 2600 yıl önce ileri süren dahi Pisagor´un memleketini görmek pek mutlu etti beni. Sisam´da bir süre yaşadıktan sonra Mısır ve Babil´e gidip bilgilerini ilerleten Yunan matematikçi daha sonra doğduğu yere tekrar dönmüş. Bir süre sonra ülkesindeki politik baskılardan kaçarak İtalya ´nın güneyindeki Kroton´a yerleşip burada okul açarak şöhrete ulaşmış. Kurduğu felsefe okulu aynı zamanda dini bir topluluk haline gelmiş ve o günün politikasında söz sahibi olmuş. Onun buluşlarını haklı ününü hazmedemeyen bir takım siyaset adamları ve din yobazları halkı Pisagor´a karşı ayaklandırarak okulunu ateşe vermişler ve bu yangında M.Ö.500 yılında ünlü matematikçi öğrencileriyle birlikte hayatını kaybetmiş.
Pisagor ve ada için yazacaklarım bu kadar değil, önümüzdeki hafta kaldığımız yerden devam ederiz değerli okurlar. Üzücü bir gerçek var ki o da şu: Dünya kurulalı beri bilime, yeniliklere ve buluşlara gözü kapalı bir kesim var ve onların tek bildiği yakıp yıkmak (!)Ve onlar dünya döndüğü sürece de hep var olacaklar ne yazık ki... Onlar hepimizden, hepinizden çok uzak olsunlar...
Son bir kaç aydır ülkemizin üzerinde kapkara bulutlar dolaşıyor. Terör her geçen gün artan tırmanışta. Sayısı giderek artan ocaklara ateşler düşüyor. Hergün bir iki değil onlarca şehit haberi, yüreği yanan analar, babalar, eşler ve bu işin farkında olmayan minicik yetim çocuklar, genç yaşta yitip giden askerler, polisler... Her gün bu son olsun diyerek başladığımız günü yine yürek dayanmaz acı haberlerle bitiriyoruz. Hepimizin dileği bu kara günlerin bir an önce bitmesi ve barışın sağlanması, yurdumuzun her karışına yeniden güneş doğması. Umarız daha çok kan dökülmeden bu sıkıntılı süreç biter. Tüm şehitlerimize Allah ´tan rahmet acılı ailelerine de başsağlığı diliyorum.
Dr. Belkıs Dilmen Uçaroğlu.
