Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,


Şeker Tadını Kaçırmış Şeker Politikamız


Türkiye´deki Şeker Fabrikalarının Kuruluş Tarihi

Cumhuriyet ilk yıllarında, savaştan yeni çıkmış Anadolu toprakların önemli bir kısmı işlenmiyor. Ülkenin dört bir yanı yakılıp yıkılmış, son derece harap bir ülke, sanayisi neredeyse yok denecek nitelikte ve birçok sanayi ürünü ve işlenmiş ürünler ise yurt dışından sağlanıyor. Yeni yeni kent yaşamı oluşan halkın şeker ihtiyacı Rusya´dan, içilen çay ise Hindistan´dan sağlanmaktadır. Cumhuriyeti kuran kadrolar kişisel çıkarlarını düşünmeden ülkeyi ayağa kaldırmak için önce iyi bir toplumsal analiz yaparak bir tarafta kırsaldan toplumun eğitimi geliştirdiler (Kök Enstitüleri modeli) diğer taraftan tarım ve tarıma dayalı sanayiyi geliştirdiler. Cumhuriyetin ilk yıllarında (1923-1933) dönemlerinde özel teşebbüs ve 1929 dünya ekonomik krizi sonrası devletçi ekonomik model ile özel teşebbüsün üstlenmediği alanları da devlet üstlenmiştir. 1923 yılında İzmir´de düzenlenen I. Türkiye İktisat Kongresinde kabul edilen planlı kalkınma sonrası şeker fabrikaları, özel kişiler ve devlet işbirliği ile gelişmiştir.

Bir tarım ülkesi olarak doğal olarak sanayisi de tarıma dayalı olarak gelişmek zorundadır. Tarımda dayalı sanayi ürünlerinden birde şeker üretimidir. Türkiye´de şeker sanayi Avrupa´daki pancar şekeri sanayinin gelişimi sürecine denk gelen Osmanlı döneminde başlamıştır. Ancak bütün girişimler başlamış olmakla birlikte uygulamaya bir türlü geçilemediği için şeker üretimi Osmanlı döneminde yapılmamıştır. İlk girişim Uşaklı Molla Ömer oğlu Nuri (Şeker) Efendi tarafından yapılmış ancak o dönemdeki savaşlarla nedeniyle fabrika kurulamamış. Kurtuluş Savaşı sonrası 1923 yılında Nuri Efendi bir grup arkadaşı Uşak Terakki Ziraat AŞ´yi kurarlar ve 1925 yılında temeli atılır ve 1926 yılında üretime başlar Uşak Şeker Fabrikası. Aynı dönemde İstanbul´da Türkiye İş Bankası AŞ, Ziraat Bankası ve Trakya illeri Özel İdare Müdürlükleri ve varlıklı şahısların da iştiraki ile 1925 yılında kurulan İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş. şirket Alpulu Şeker Fabrikası´nın kurar ve 26.11.1926 tarihinde ilk Türk şekeri üretimi yapılmış olur. Bunları takiben 1933´de Eskişehir ve 1934´de de Turhal Şeker Fabrikaları kurulur. 1935 yılında ise mevcut dört şeker fabrikayı tek çatı altında tutulması için Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (TÜRKŞEKER) kurulur.

1953-1956 yılları arasında Adapazarı, Amasya, Konya, Kütahya, Burdur, Kayseri, Susurluk, Elazığ, Erzincan, Erzurum ve Malatya Şeker Fabrikaları kurulur, 1962 ve 1963 yıllarında Ankara ve Kastamonu fabrikaları, 1977´de Afyon Şeker, 1980-1992 yılları arasında Muş, Ilgın, Bor, Ağrı, Elbistan, Erciş, Ereğli, Çarşamba, Çorum ve Kars ve 1998 yılında ise Yozgat Şeker Fabrikasını kurulması ile toplam 33 şeker fabrikasının kurulu kapasiteleri 3,1 milyon tonu bulur (Türkiye Şeker Sanayi İşçileri Sendikası ? www.sekeris.org.tr). Ancak 2012 yılı itibarı ile Türkiye şeker üretimi 2.315.000 ton ile dünyadaki yeri %1.3 konumundadır. Şeker tüketimi ise 2.300.000 bir ton kadar olup kişi başına tüketim yıllık 25 kg kadardır. 

Türkiye´de TÜRK Şeker´in 25 şeker fabrikası ve Panako Birliğin elindeki 4 şeker fabrikası kapasitesine göre şekerpancarı ekim alanları belirlenmektedir.

Türkiye´de Şeker Pancarı Üretimi ve Tarımı

Türkiye´de Cumhuriyetin ilk kuruluş dönemlerinde açılan şeker fabrikalarınınhammadde ihtiyacını karşılamak için başta İç Anadolu ve Marmara Bölgeleri olmak üzere birçok bölgede şekerpancarı üretimi yapılmaktadır. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (TÜRKŞEKER) kurulması ile ağırlıklı olarak devletin denetiminde olan şeker fabrikalarının kapasitesi oranında ekim gerçekleştirmek için destekleme alımlarıda başlamıştı. Bu bağlamda şeker şirketi çiftçilere gübre ve şeker desteği yanında avans niteliğinde maddi destektesağlamaktaydı. Ta ki 2001 yılında yapılan özelleştirmelere kadar. Şeker pancarı üretimi yapan bir ailenin bireyi olarak hatırladığım kadarı o dönem çiftçiye ürettiği oranda avans, torbalar ile şeker dağıtılır ve gübre verilirdi. Özelleştirme sonrası çiftçiye yapılan bu destekler kaldırıldı.

Türkiye´ninŞeker Pancarı Ekim Alanı Ve Üretim Potansiyeli

Türkiye´nin şeker pancarı ekim alanı, verim ve üretimi FAO´nun istatistik verilerinden yararlanılarak hazırlandı (Çizelge 1) (FAOSTAT 2018). Çizelge 1´de görüldüğü üzere şeker pancar ekim alanları 1961 yılından 2000 yılına kadar ekim alanı üç katı artmış birim alanda verimi iki katından fazla artmıştır. Ancak 2000´li yılarda ise giderek ekim alanları azalmış birim alanda verim ve toplam üretimde çok değişmemiştir. 2016 yılı itibarı ile ekim alanlarımız 3219530 dekar (1000 m2), verim dekar başına 6046 kg ve toplam üretimde 19 milyon ton kadardır (Çizelge 1).

Çizelge 1. 1961 ile 2016 yılları arasında on yıl ara ile ekim alanı ve verim değişimi  (FAOSTAT 2018)

Yıllar

Ekim alanı dekar

Verim dekara

Üretim ton

1961

1303440

2207,32

2877113

1970

1230160

3457,79

4253631

1980

2633840

2568,88

6766017

1990

3775430

3704,41

13985741

2000

4081790

4610,98

18821033

2010

3286510

5459,32

17942112

2016

3219530

6046,05

19465452

Türkiye´de 1998 yılında sonra planlama temelli kota uygulaması başlamıştır. Bu dönemden sonrada üretim alanlarısınırlandırmış ve kayıt altına alınmıştır. Yıllar itibarı ile aşağıda Çizelge 2´de görüleceği 1998 yılından 2014 yılına kadar çiftçi sayısı üç katı düşmüş, ekim alanlarında daralmalar baş göstermiş ve tohum, gübre, sulama ve toprak işleme girdilerinin etkisi ile verimde  % 20-25 oranlarında artış göstermiştir.

Çizelge 2. 1998 ile 2014 yılları arasında yıllık çiftçi sayısı, ekim alanı, verim değişimi

Yıllar

Çiftçi Sayısı

Ekim alanı

Üretim

Verim

(Bin kişi)

Dekar

(Bin Ton)

Kg da

1998

492.495

5009510

22.060

4420

1999

420.106

4161900

16.855

4040

2000

411.324

4083670

18.759

4590

2001

479.243

3565170

12.551

3520

2002

492.232

3717950

16.523

4440

2003

459.571

3194980

12.758

4000

2004

390.635

3206770

13.753

4290

2005

347.814

3355560

15.181

4520

2006

311.799

3237140

14.452

4440

2007

246.797

2988740

12.415

4130

2008

209.115

3207310

15.488

4810

2009

187.937

3239700

17.275

5320

2010

196.901

3286510

17.942

5450

2011

171.752

2938410

16.126

5430

2012

140.640

2801860

14.920

5330

2013

126.307

2909000

16.483

5670

2014

 

 

16.860

 

FAOSTAT 2018

Şeker Fabrikalarının Özelleştirmesi Fikri ne Zaman Gündeme Geldi?

Türkiye´de Nişasta Bazlı Şeker Üreten Şirketler üzerinden üretim yapılması 2001 krizinden sonra yapılan özelleştirmeler ile giderek yaygınlaşmıştır. Hatırlayacak olursak 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrası dönemin Hükümeti IMF´de başkan yarımcısı olan Kemal Derviş Türkiye davet edildi ve neredeyse ekonominin direksiyonu kendisine bırakıldı. Kemal Derviş, o dönemde basına yansıyan bilgilerden IMF´nin dayatmalarına bağlı olarak ?IMF borç para vermek 15 günde 15 temel yasanın çıkmasını istiyor. 15 günde çıkarması isteniyordu. Söz konuş meşhur yasalardan tarım ile ilgili olan şeker, tütün ve tuz yasları Anadolu çiftçisini özelleştirmeden dolayı perişan etmişti.

Türkiye´de Şeker Yasası ve Toplumsal, Ekolojik Etkileri

2001 yılında çıkarılan ?Şeker Yasası? ile: Şeker pancarında taban fiyatı kaldırıldı, fiyat belirleme fabrikaların keyfine bırakıldı. Pancar üretimine kota dönemi başladı. Köylü pancar ekemez hale getirildi. Fabrikaların bir kısmı satıldı, diğerlerinin satılması gündemde. Şeker ithalatının önü açıldı. Türkiye, Cargill´in şeker üretimi ve ithalinin önü açılmış oldu.

Tütün Yasası: Tütün üretimine kota başladı. İthal tütünün önü açıldı. Sigara fabrikalarının tamamı satıldı. Biri hariç diğerleri kapatıldı. Tütün depolan ve işleme merkezleri kapatıldı. Tütün piyasası yüzde 95 oranında yabancıların eline geçti.

Tuz Yasası: Tuz işletmelerinde devlet tekeli kaldırıldı, İşletmelerin tamamı satıldı.

Tütün ve tuz Cumhuriyetin kuruluşu ile tek elden toplanmış, Reji idaresi kaldırılmış ve Tekel kurulmuştu.  

2001 yılından sonra özelleştirmeler ile serbestleşen nişasta temeli şeker üretimi ve ithalatı ile ülkemizde faaliyet gösteren özel şeker üretici şirketler şunlardır.

Amylum Nişasta San. ve Tic. AŞ.

Cargill Tarım ve Gıda San. ve Tic. AŞ.

PNS Pendik Nişasta San. AŞ.

Sunar Mısır Entegre Tesis. San.Tic.     

Tat Nişasta San. ve Tic. AŞ.  

Söz konusu şirketlerin mısır üretimi ve nişastadan şeker üretimine kadar birçok alanda üretim yaptıkları ve şeker kotasından daha çok yaralanmak istedikleri belirtiliyor. Yıllık Türkiye´de 1 milyon ton civarında nişasta bazlı şeker üretim kapasitesine sahip nişasta temeli şeker üretim şirketleri mevcut durumda yasası ile kendilerine verilen kotanın 232 bin ton olduğunu ve bunun artırmasını istemektedirler. .

Bugün açıkça söylenmese bile konu ile ilgili Dünya Gazetesinin 7 Mart 2018 tarihinde Ali Ekber Yıldırım ?Türkiye, Amerika´nın nişasta bazlı şeker pazarı mı olacak?? başlıklı yazsında şeker fabrikalarının özeleştirmesinin arkasında şeker piyasasının yeniden düzenlenmesi var diyor. Bugün geçmişte kalan ve bir türlü özelleştirilememiş şeker fabrikaları da bugün özelleştirilmek istenmektedir. Bunun arkasında sıkça acaba 2001 yılında serbest bırakılan şekerin özelleştirmesi ve Cargilin üretim potansiyelinin sağlanması mı var sorusu soruluyor.

2001 yılında çıkarılan 4634 sayılı şeker kanunu ile üretim kotası başlamıştır. Bu yasa ile üretilecek şeker türleri ayrı ayrı belirlenmiştir. Yıldırım ?şeker yasası ile belirlenen fiyat düzenlemesi artan gidi maliyetleri ile dengelenmemiştir? diyor.

FAOSSTAT verilerine göre Türkiye dönem dönem şeker ithal etsede halen rafine şekeri ihraç eden ve bundan da önemli derecede gelir elde etmektedir (Çizelge 3). Son yıllarda artan şeker hammaddesinedeniyle şeker şurubu ithal etmekte ancak seker ve şekerden elde edilen ürünlerin ihracatından da önemli derecede döviz elde etmektedir. Bu bağlamda Türkiye´de şekere dayalı tarımsal girdilerimiz halen Türkiye´nin lehine görülüyor.

Çizelge 3. Türkiye´nin 1961 2013 yılları arası şeker ihracatı ve ithalatı ve parasal karşılığı (FAOSTAT, 2018)

 

Rafine Kristal Şeker

Seker Şurubu

Şekerleme Ürünleri

Yıllar

İthalat miktarı

İthalat gideri

İhracat Miktarı

İhracat değeri

İthalat miktarı

İthalat gideri

İhracat Miktarı

İhracat değeri

İthalat miktarı

İthalat gideri

İhracat Miktarı

İhracat değeri

 

ton

1000 US$

ton

1000 US$

ton

1000 US$

ton

1000 US$

ton

1000 US$

ton

1000 US$

1961

0

0

244800

16690

0

0

0

0

0

0

0

0

1965

0

0

79502

8180

0

0

0

0

0

0

17

11

1970

0

0

39745

3945

0

0

0

0

0

0

55

35

1975

98664

59183

0

0

0

0

0

0

0

0

287

425

1980

163959

126752

0

0

0

0

0

0

0

0

934

1446

1985

135

48

283500

53242

7

7

0

0

33

48

3023

3614

1990

647310

296301

78

190

2351

1357

24

45

95

458

10192

20899

1995

402160

189089

4090

1718

499

678

24

51

1148

3099

74436

186422

2000

2087

750

560618

129116

686

630

33

38

2894

8351

43438

92777

2005

3939

2761

8094

4654

1634

1577

1109

2002

1985

4771

74750

177343

2010

4214

4919

77308

45162

7835

6251

984

2121

2373

10074

102992

279009

2013

9044

9390

63840

44375

9611

7777

1713

2832

3010

13623

172525

489758

                             

Şekeri Pahalıya mı Yiyor uz?

Türkiye´de mevcut şeker fabrikalarının özeleştirmesi bir siyasi tercih ve arkasında uluslararası ilişkiler ve ticaret politikaları bulunmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ?Şeker üretimi konusunda Avrupa´yla rekabet edemediklerini, şekeri pahalıya ürettiklerini, amaçlarının ise millete daha ucuz şeker yedirebilmek olduğunu belirtiler?. Bakan bey bir konuşmalarında ?elimizde gerçekten çok iyi 11 tane şeker fabrikamız kalacak ama diğerleri satılıp da kapatılmayacak. Satılıp da imara verilmeyecek. Daha fazla üretim yapılacak. Şuanda Avrupa´yla rekabet edecek konumda değiliz ve şekeri pahalıya üretiyoruz.

ZMO´nun yaptığı analize göre 2002 yılından 2014 yılına kadar pancar alım fiyatı % 113 düzeyinde artmış, ancak mazot, gübre ve diğer girdiler ise % 300 artmıştır  (ZMO http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23142&tipi=17). Doğal olarak vatandaşın pancar ekimine olan ilgisi azalmıştır. Ayrıca şeker pancarının fazla su tüketmesi nedeniyle ekolojik olarak da İç Anadolu gibi yer altı suyu kullanan alanlarda ekolojik etkileri de sıkça işlenmektedir.

Tabii denilebilir ki Avrupa nasıl ucuza üretiyor da tarım ülkesi Türkiye pahalıya üretiyor. Avrupa Birliğinde (AB) şeker kotalarının olduğu resmi olarak biliniyor. ZMO (http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23142&tipi=17) raporuna göre AB, 30 Eylül 2017 tarihine kadar yürürlükte kalacak olan yeni beyaz şeker kotasını 17 Aralık 2013 tarihli ve 1308/2013 sayılı tüzük ile toplam 13,5 milyon ton; kota kapsamındaki früktoz (izoglukoz) üretim miktarını da kuru madde bazında 720 bin ton olarak belirlemiştir. AB`de izoglikoz kotasının toplam şeker kotasına oranı %5,3 olarak belirlenmiştir. Ülkelerin şeker kotası sorunu olduğunu ve buna göre ticaret yapılmaktadır. Türkiye´deki kota sorunu ise ekim dikim ile sınırlıdır. Şirket buna göre destekleme ve planlama yapmaktaydı. Şimdilerde özelleştirmelerden dolayı eski sıkı politikaların çok işlenmediği çiftçilerden gelen eleştirilerden anlıyoruz.

Şeker Fabrikalarında Özelleştirmesi Ne Getiri Ne Götürür

2001 yılında çıkarılan şeker yasası ve bunu takip eden özelleştirmeler ve Dünya Bankası ile yapılan pazarlıklar sonucu Türkiye Şeker şirketine ait şeker fabrikaları fiili olarak özelleştirmeye alınmış ve 20 Aralık 2000 tarih ve 2000/92 sayılı kararında özeleştirme fiilen yasalaşmıştır. Geniş bir çiftçi kitlesini ilgilendirdiği için kamu şeker fabrikalarının özelleştirilmesi çalışmaları Danıştay tarafından birkaç kez iptal edilmiştir. Ancak şimdi yenden özeleştirme gündeme gelmiştir. Her ne kadar şimdilerde sayıları 200 bin civarında olsalar da aile bireyleriyle birlikte sayıları milyonu aşan pancar üreticileri ile şeker fabrikalarında çalışanların ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz olacaktır. Özeleştirmeler ile doğal olarak işletmelerin el değiştirilmesi ile çalışanların işten çıkarılması berberinde mağduriyetler yaratabilir. Tarım Bakanı Sayın Fakıbaba´nın belirtiği gibi AB´de daha ucuza şeker üretiyor ifadesi ile üreticilerin şeker pancarı ekmesi sonucu oluşacak şeker açığı ya ithal edilecek ya da nişasta tabanlı şeker şurubundan sağlanacaktır.

Türkiye´nin yıllık 2.3 milyon ton olan şeker tüketiminin şeker şurubuna dayandırması toplum sağlığı için ciddi sorunlar doğuracaktır. Sağlık bilinci yeterince gelişmemesi toplumumuzun doğal şeker pancarından üretilen şeker yerine karaciğerinin ayrıştırmakta zorlandığı ve tanımadığı früktoz temelli şurup ile sağlığının dehada bozulacağı kaçınılmaz olacaktır.

Bu bağlamda tarıma dayalı sanayileşmeye çalışan ülkemizin planlı ekonomiye uygun olarak kamu kaynakları ile şeker pancarı ve şeker üretimini yenden düzenleyerek çiftçisini ve vatandaşını mağdur etmeden sağlıklı büyümesini ve gelişmesini sağlaması en gerçekçi yol olacaktır.

Şeker Politikamız Genel Tarım Politikalarımızdan Farklı mıdır?

Türkiye´nin şekerde özelleştirmeye gitmesi konusunda çok sayda kişinin aklına geçmişte yapılan ?Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu (SEK), yem sanayi işletmeleri gibi kurumların? özelleştirmelere sonucu toplumun en temel hayvansal gıda kaynağı olan et, süt pazarının sağlanması sorusu gelmektedir. Ülkemiz sürekli dışarıdan et ithal etmek zorunda kalmakta ve Türkiye Gürcistan gibi az gelişmiş ülkeden 8 kat daha pahalıya et yemektedir (Basın, Şubat 2018) .

Türkiye o gün yapılan yanlış özeleştirmelerin ceremesini halen çekmekte ve sürekli canlı hayvan ve et almaya çalışmakla kalmıyor samanda ithal etmek zorundadır. Bütün bu politikalar berberinde birçok sektörde etkilemektedir. Et balık kurumu özelleşince hayvancılık azaldı, meralar elden çıktı, et pahalıya satılınca itirazlar başladı. Politikacılar toplumu menün etmek için yenden kurmaları kamulaştırmak istedi. Ancak bugün halen et-süt ve yem piyasasında arz-talep tarafındaki dengesizlik ve fiyatlardaki değişkenlik toplumu rahatsız etmektedir. Bu bağlamda şeker şirketlerinin özeleştirmesi ile ileride olacak şeker piyasasındaki oynaklıklar tüketime yönelik yaşanabilecek olası sorunlar kolay kolay çözülemeyebilir.

Şeker Şurubu Toplum Sağlığını Bozmuş Görülüyor

Bir diğer ifadeyle şeker fabrikalarında yaşanacak özelleştirmeler ile Türkiye´nin orta ve uzun vadede şeker ihtiyacının karşılanmasında pancar mı ön planda olacak yoksa mısır şurubu mu? Bu soru bugünlerde çok sık konuşuluyor çünkü sağlık bilimcileri günümüzde şeker eşittir zehir ifadesini doğrudan kullanıyorlar (Prof. Canan Karatay, 6 Nisan 2017). Dünyada % 30´lara varan obezitenin altında günümüzde kullanılan früktoz şeker şurubu gösterilmektedir. Türkiye´de şeker pancarından üretilen şekerden ayrı olarak mısır bitkisinden elde dilen nişasta temeli şeker ise AB`de izoglukoz, dünyada ise genelde yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) olarak adlandırılmaktadır. Nişasta bazlı şekerler de glikoz ve türevi olan izoglikoz (HFCS yüksek früktozlu mısır şurupları) pancar şekeri muadili olarak çeşitli gıdalarda kullanılmaktadır. Yüksek fruktoz içerikli mısır şurubunu tüketenlerde früktoz oranı artmış olduğu için milyonlarca yıllık beslenme sisteminde olmayan bir şekerin parçalanması sorunlu olmaktadır. Diğer bir ifade ile vücudumuzun glukoz toleransı bozuluyor. Uzmanlar bu tür şekerleri kullanan insanlarda ?hiper insüline, hiper trigliserid, hiper tansiyona, obezite ve ileri düzeyde ise kansere yakalanma riskini de artırıyor´´ (http://www.bilim-teknoloji.com/seker-en-olumcul-zehirdir-sekerin-zararlari/). Kısacası Karaciğer tarafından tanımayan yüksek fruktoz kan yağında trigiliseritin yükselmesine sebep oluyor bu şeker yağa dönüşmekte ve biriken yağ hücre ölümüne (siroz) ortam hazırlandığı belirtiliyor. Son yılarda artan şeker temelli sağlık sorunlarının yaygın olarak tartışılması ve sorunun ağırlıklı olarak früktoz eksenine oturulması doğal olarak tüketicilerin nişasta bazlı şekere ilişkin kaygıları göz ardı edilemez boyuta gelmiştir.

Sonuç olarak ülkemizin geniş bir alnında ekimi yapılan şeker pancarı üretimi ve üretilen pancarın şeker fabrikalarından işlenmesi ve topluma kadar ulaştırması zincirinde milyonlarca insanı doğrudan ilgilendiren bir tarımsal sektör. Ayrıca ülkemizin ekonomisi ve tarıma dayalı sanayileşmesi ve toplum sağlığı ve gıda güvenliği için şeker fabrikalarının kamunun elinde bulunması büyük önem taşımaktadır. Nişasta bazlı şekerin ticaretinin toplumun sofrasından uzak tutulması veya minimize edilmesi sağlıklı toplum için önemlidir. ZMO tarafından yapılan araştırmada şeker fabrikalarının zarar etmediği tam tersine kar ettiği belirtilmektedir. Diğer bir deyişle şeker fabrikaların değil uygulanan politikaların sonucu fabrikaların özelleştirmesi önerilmektedir. Halen bir tarım ülkesi olan ülkemizin tarıma dayalı gelişmesinin ilk nüveleri olan şeker fabrikalarının özeleştirilmesi Türkiye ekonomisi ve tarımı için elverişli görülmemektedir. Türkiye´de havza bazlı (yeraltı su kaynaklarını tüketmeyen ve çevreye zarar vermeyen alanlarda) şekerpancarı üretimi halen Türkiye tarımı için önemli bir tarımsal faaliyettir. Ayrıcaşeker pancarı üretimine dayalı şeker fabrikalarının işletilmesi ülkemizin sağlıklı gıda tüketimi ve toplum sağlığı için önemlidir.

Şeker fabrikalarınınözelleştirmesinde kaygı duyulan önemli bir konuda bu fabrikaları satın alan şirketler, ilerde taahhütlerine ne denli sahip çıkarak burada şeker pancarına dayalı şeker üreteceklerdir. Geçmişteki özelleştirmelerde yaşanan taşınmazların mallarının arsa olarak üçüncü ellere satılması konusu önemli bir kaygıyı beraberinde getiriyor. Söz konusu fabrikaların arazileri fabrikalardan daha değerli olduğu belirtiliyor. Bu durumda birkaç yıl sonra fabrikaları alan şahıs veya şirketler üretim karı değil elden çıkaracağız diyerek arazileri arsa olarak satar veya daha karlı konut veya alışveriş merkezlerine dönüştürmeyeceğigarantisi var mı? Gibi birçok dikkat çeken soru bulunmaktadır. Ayrıca şeker pancarı üreticileri ve şirketlerde çalışanlar içinde ayrıca önem arz etmektedir. İlave olarakmevcutlu olarak fabrikalardaçalışan işçilerin durumu işsizliğin genelde yüzde 10´un üzerinde ve genç nüfus içinde ise %20´den fazla olduğu ülkemizde ciddi bir kaygı yaratmaktadır.

Bu bağlamda ülkemizin bir dönemlerinin guru kaynağı şeker fabrikalarınözelleştirmesinde bu hususların da dikkate alınacağını bekliyoruz.

Yararlanılan İlgili kaynaklar;

FAOSTAT, 2018. http://www.fao.org/faostat/en/#home

http://www.diken.com.tr/gida-muhendisilik-seker-fabrikalarinin-satisindan-gelecek-para-tedaviye-gidecek/

https://www.dunya.com/kose-yazisi/seker-fabrikalarinda-ozellestirme-gene-gundemde/10964

ZMO http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23142&tipi=17).

24 Nisan 2018, Adana

Not: Sayın hocam, birçoğunuzun E-Posta adresi bir şekilde makinemdeki adres defterime yerleşmiştir. Amacım kimsenin zamanını almak ve rahatsız etmek değildir. Hepimizin ortak sorununu bir şekilde dile getirmektir. E-posta bu bakımdan düşüncelerimizi kolay paylaşabildiğimiz bir ortam. Ancak peşinen eğer istenmeden e-posta aldıysanız özür dilerim. Eğer geri bildirimde bulunursanız listeden adresinizi hemen çıkarırım.

 Prof. Dr. İbrahim Ortaş, iortas@cu.edu.tr

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92