Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


SİYASET


 

 Perşembe akşamı akrabaların düğünü vardı. Küçük kızlarını vermişler, kınası yanacak, sonra da düğünü olacaktı. Bu köyde evlenecek kızlara düğün hediyesi alınır. Biz de hediyemizi alıp düğüne gittik.

 Hava soğuktu. Bir ara yağmur yağdı. Yağmurda ıslandım. Ya da sırtım yazlık olduğundan üşümüş olabilirim. Sabah kalktığımda kulağımda bir ağrı vardı. Öğleye doğru ağrı daha da şiddetlenmeye başladı. Doktora gittim. Doktor tanıdık çıktı. Bizim aileyi tanıyormuş. Bayağı ilgilendi. Kulağımın ağrısının şekerden(Diyabetten) kaynaklanmış olabileceğini, hastaneye yatırabileceğini söyledi.

 Tabi bizim pazar günü kutsal görevimiz vardı. Beni sandık başına yazmışlardı. Sonuçları alıp partinin internet sitesine bildirecektim. Görevim buydu. Görevden kaçmak da bize yakışmazdı.

 Cuma akşamı ve cumartesi günü hayatımın en zor anlarını yaşadım. Kulağımın içi zonklamayla birlikte müthiş bir ağrı yapıyordu. Bir an gidip hastaneye yatmayı bile düşündüm. Çünkü çok fena durumdaydım.

  O akşam sabaha kadar yatamadım. Kesik, kesik uykularla geceyi geçirdim. Sabah namazında kahvaltımı yapıp görev yerine gitmeye karar verdim. Seçim mahalline vardığımda daha saat 06.00 olmamıştı. Hava açık olsa güneş görünürdü. Kapalı olduğundan güneş görünmüyordu.

 Seçim mahallini yeni yapılan okul toplama merkezine vermişlerdi. Seçim yerinde ne sandalye vardı, ne masa, ne de elektrik. Yeni binanın badanası bitmiş, kapıları yeni takılmış, henüz temizlenmemiş odalarında görev yapacaktık. Her taraf inşaat tozuyla kaplıydı.

 Dikkatimi bizim komşulardan biri çekti. O benden önce gelmiş, arabasının içinde oturuyor, birinin gelmesini bekliyordu. Beni görünce yanıma kadar geldi ve selam verdi. Selamını aldık. Niçin geldiğini tahmin ettim fakat beklemiyordum.

 Seçime AKP´ den görevlendirilmişti, ama yedek listeden çağırmışlar, mesaja uyup gelmişti. Bu arkadaşın özelliği karısının sakat maaşı, çocuklarından birinin mağdur aylığı ve annesinden hem yaşlılık, hem de bakım aylığı alıyor olmasıydı. Bütün bunları almasında bir sakınca yoktu. Şartlar uygunsa herkes bu davranışı gösterebilirdi. Devlet veriyor O´ da alıyordu.O bu hizmetlere karşılık vicdanını tatmin etmek istiyordu.

   Biraz sonra iki kişi daha geldi. İkisi de bizim komşulardandı. Biri seçim mahallinin AKP´ den sandıklar sorumlusu, diğeri de sandık başı görevlisiydi. Bunlar da kendi köyünde, kendi partilerinde görev almış kişilerdi. Parti delegesi olmuş birinin bu işler için görevlendirilmesi normaldi.

 Bu arada saat altıyı geçiyordu. Belki de yedi olmak üzereydi ki, iki araba daha geldi. Bunlardan biri seçimde görev yapacak devletin görevlendirdiği öğretmenler, diğeri de CHP´nin sandık sorumlularıydı. Hep birlikte yanımıza kadar geldiler. Tokalaştık. Birbirimizi tanıttık. Seçim yapılacak bölgeyi birlikte gezdik. Kapılar bile kilitliydi. Bir yerden anahtar getirtip kapıları açtık.

 Bir süre sonra Jandarma görevlileri geldi. Onlar da binanın etrafını gezdiler. Amaçları tedbir almaktı. Daha sonra komutanları yanımıza geldi. Köyün mezarlık yanındaki depoda seçim malzemeleri olduğunu söylediler. Benim arabayla onları aldık. Seçim için kapalı alan oluşturduk. Bu arada muhtar gelmişti. Muhtarla görüştüler ve odalar için masa sandalye istediler.

 Bizim sandıkta tam altı kişi vardı. Biri öğretmen, diğerleri ise bizim köyden benim gibi parti görevlileriydi. İlk önce hepsini AKP görevlisi sandım. Hepsinden görev belgelerini istedim. Onlar da verdiler. AKP görevlisinin kâğıdı yoktu. Onu yedek listeden yazmışlardı. Asil gelmediğinde o görevli sayılıyordu. Asil üye mazeretini bildirdi, O´nu devreye soktuk.

 YSK seçimde görev alacak kişilerin isimlerini seçmen listesinin sonuna eklemişlerdi. Orada hepimizin ismi vardı. Başka listelerde isimlerimiz var mıydı, yok muydu? Onu bilmiyorum.

 İlk olarak seçim pusulalarını ve zarfları mühürledik. Ayrıca, adetlerini tutanakla kontrol altına aldık. Herkes yapacağı görevi biliyordu. Ben hariç, hepsi daha önceki sandıklarda görev almışlar, yapılması gerekenleri biliyorlardı. Ben ise, 1987 yılında seçim kurulunda görev yapmış, o yıl birçok seçmen listesini hazırlamıştım. Ayrıca o yıl yapılan referandumda kendi mahallemde sandık başkanı olmuştum. Daha sonra ise sayım da görev almış, seçmenleri bulundukları adreste yazmıştım. Bu işler kolay değildi. Daha sonraki yıllarda görev istemedim.

 Hep birlikte yapılacak işleri tamamladık. Ben seçim pusulalarını tarif etmekle görev aldım. Her gelen vatandaşa kime oy verebileceğini, nereye basarsa kime oy vermiş olacağını açık ve net bir şekilde tarif ettim.Vatandaş bu tarifimden memnun oldular. Bu davranışın sebebini biraz açmak istiyorum;

 Elimizde iki adet oy pusulası vardı. Biri Cumhurbaşkanlığı seçimi için, diğeri Milletvekili seçimi için. Birinde şahıs resimleri, diğerinde Parti amblemleri vardı. Vatandaşın ezbere iş yapmaması için, açıklama yapmam önemliydi. Hepimiz deriz ki;

 

             ?Vatandaş cahil, vatandaşın okuryazarlığı yok. Birileri vatandaşı kandırıyor.?

             Bunların hepsini ortadan kaldırıp onları kendi özgür iradeleriyle oy kullanmalarını sağlamak istiyordum. Bu sebeple de hepsine;

 

             ?Bunlar Cumhurbaşkanı adaylarının listesi. Hepsinin resimleri mevcuttur. Hangi resmin altındaki yuvarlak bölüme mührü basarsan, ona oy vermiş olursun.?

 

             Seçmenin o kadar da cahil olmadığını gördüm. O, okuryazar olmayan kadınlar, amcalar, teyzeler tarif ederken şuna dikkat ediyorlardı; Oy vermek istedikleri kişinin resmini görmüşlerse,      

                   ?Tamam ?diyorlar.

 

                    Yok, görmemişlerse, ya da çıkaramamışlarsa, ne dersen de inanmıyorlar, bir anda cahil oluveriyorlardı. Hemen eşinden, oğlundan birini yardımcı vermemizi istiyorlardı. Biz de yardımcı oluyorduk. Yanında birinin bulunmasına göz yumuyorduk.

 

                   Sabah tam sekizde göreve başladık.

                   Bir ara dışarı baktım. Bir tanıdık, yayladan gelmiş,gözleri görmüyor. Okulun giriş kapısını bulamamış, yan duvardan ilerlemeye çalışıyor. Müdahale etmem imkânsız.

 

                  Yanımızda çalışan AKP temsilcisi ikide bir ayağa kalkıp bir şeylere bakıp geliyor. Anladım ki birilerine görünmeye çalışıyor. Bir de yaşlı annesine nasıl oy kullandırırım telaşının içinde.

 

                  Daha sonra kalıplı bir genç geldi. Yaklaşık yüz yirmi kilo civarında. Elektrik direğinden düşmüş ayağının biri sarılı. Sanırım kırılmış. Üç kişi koltuk altına girmişler yanımıza kadar getirdiler. Adama sandalyemi verdim. Oyunu kullandı geri gitti.

 

                  Başka birisi karısıyla geldi. Karısına tarifi yaptım içeri oy kullanmaya gönderdim. Bu arada kendisine de tarif yaptım. Oy pusulasını eline aldı, resimleri dürdü, büktü ve RTE´nın resmini üste getirip içeri girdi.

 

               Yine yanlışlıkla bir kadın sıraya girdi. Tarifi yaptım içeri girmişti ki, yandaki arkadaş ?yanlış oldu. O kadının ismi yok.?dedi.

                Hemen içeri girdim işlemi durdurdum. Kadın mührü basmıştı. Geçersiz saydık.

                Bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz?

                Partilerle birlikte bir seçim devresi yaşadık. Birçok yerlerde bulunduk. Birçok insanla tartışmalara katıldık. Muhalefet olarak bu millete birçok şeyler söyledik. Mesela, Dolar 4.75, Euro 5.50, çeyrek üç yüz yirmi lira oldu. Elli liraya dolan mazot bidonu yüz elli liraya çıktı. Patates 6 lira, soğan 7 lira oldu. Bu yükselişler hepimizin karşısına zam olarak çıkacak. Ekmek üç lira, şeker sekiz lira olacak dedik. Ama vatandaş umursamadı bile.

 

           Çünkü o yandaş medya onların kulaklarına öyle şeyler fısıldadılar ki;

 

          ? Başımıza gelecek her felaketi muhalefetin icat ettiğini. Etrafımızda yaşanan olayların hepsinin amacının RTE´ nı düşürmek olduğunu. Kılıçdaroğlu´nun PKK ile, Feto ile, IŞIT ile işbirliği yaptığını. Muharrem İnce´nin önce PKK yı ziyaret ettiğini, onlarla anlaştığını söylediler.?

 

           Ama şunları söylemeden yapamayacağım. Gizli bir el bu köylerin en ücra köşelerine kadar geldi, onların vazgeçemeyeceği teklifleri getirdiler.

 

            Belki içlerinde birkaç yaşlı insan olabilir ama diğerlerinin hepsi memlekette neler oluyor, ne dümenler dönüyor,  bir CHP´ li kadar, bir İP´ li kadar biliyorlar. Bildikleri halde o yönde oyunu kullanıyorlar. Bu davranışa da biraderin bana dediği gibi;

 

            ?Sen siyaseti bilmiyorsun? diyorlar. Yani bu iftiralara ?SİYASET ?diyorlar.

         

             Böyle bir ortamda seçimi bitirdik. Herhangi bir hırsızlık olayı olmadı. Beraber çalıştığımız insanların hepsi de dürüst, vatana, millete bağlı kişilerdi. Fakat İnsanlarda, öyle bir RTE sevgisi vardı ki, bu da sandıklara yansıdı. Sonuç;

 

               Toplam oy:  311 RTE  217;  M.İNCE 35;  M. AKŞENER 52 

 

               Sanırım ünlü; ?FARELİ KÖYÜN KAVALCISI MASALI? bizim köyde yaşandı.

 

                Sürç´i lisan ettik ise af ola. İsterim ki insan önce insan ola.

 

YAZARLAR

  • Perşembe 25.8 ° / 16.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 24.1 ° / 17.8 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Cumartesi 24.1 ° / 16.4 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • BIST 100

    10045,74%-0,37
  • DOLAR

    32,41% 0,09
  • EURO

    34,52% -0,08
  • GRAM ALTIN

    2381,04% 0,05
  • Ç. ALTIN

    3886,52% 0,00